Sorumluluklar insanın en büyük dertleridir özelikle de çocuğunuz varsa bu daha farklıdır çocuğunuzun sorumluluğu dert değil sizin için daha başka birşey oluyor dert olmaktan çıkıp hayatınız değiştiren en güzel şey oluyor benimki de öyle oldu yıllar önce olan herşey herkesin hayatını tam anlamı ile değiştirdi.En başta benim sevgilimden hamile kalmam üstüne kardeşinin özel hayatında yaşadığı sorunlar ve en ihtiyacım olduğu zamanda beni ve ailemizi sessiz sedasız terk etmesi üstüne anne babamızın herşeyi öğrenmesi ve beni bunlarda sorumlu tutması bi yandan haklılardı kendi hayatımı yaşacağım diye kardeşimi çok boşlamış ve gitmesine sebep olmuştum üstüne benim hatalarım yüklenince hayat daha da zorlaştı ama neticede olan oldu giden gitti kalan ise dertler ile uğraştı
Bazen kardeşime kızıyorum ne sorunun olursa olsun ailesini bırakıp gitmemeliydi bununda neticesinde gitti. Herşeye rağmen yeni bir hayat kurdum ve o hayatı yaşıyorum hayatımda ki yeni insanlar ile.
"Anne!" kafamı kucağımda yatıp çizgi-film izleyen kızıma eğip "efendim minnoşum?" "Babam ne zaman gelecek? " "sen babanı mı özledin? " kafasını hafifçe sallayıp burnunu çekti. Burnunu mu çekti! Yok artık! Hemen kendime çevirip yüzünü avuçlayarak kendime çevirdim "minnoşum sen ağlıyor musun? " ah hayır bu soru sorulmamalıydı hafif olan ağlaması iyice şiddetlenip kafasını göğsüme gömdü.
Saçma gelebilir ama benim kızımın da huyu bu ağlarken ya da ağlamadığı zaman ağlıyor musun diye sorarsanız şiddetli bir şekilde ağlamaya başlar kocası ölmüş karılar gibi.
Kollarımı beline sarıp saçlarından öptüm "tamam minnoşum özür dilerim ağlama babayı aramak ister misin?" ve evet ağlama anında kesildi ağlatmasını bildiğim gibi susturmasını da biliyorum kafasını sallayıp yanında duran telefonu elime verip beklemeye başladı. Hemen arama tuşuna hoparlöre de alıp bekleme başladık
Ikinci çalmada açıldı telefon "baba" "kızım" bu kelime o kadar hoşuma gidiyordu ki sadece benim değil kızımın da aynı şekilde hoşuna gidiyordu ikimizinde ağzı kulaklarındaydı "baba gel" kızım nerdeyse 2 buçuk yaşına girecekti konuşması gayet akıcı ve güzel bazen bu zekasını benden aldığı bariz belli maşallah.
"Annene verir misin telefonu?" duyduğum sesle düşüncelerimden çıkıp telefonu alıp hoparlörü kapatıp kulağıma dayadım "efendim" " Ne yaptın başvuruda bulundun mu?" az önce zekadan bahsetmiştim ya bazen işe yaramıyor galiba "evet ama mezun olur olmaz bir kaç tane yapmıştım bugün yine yaptım ama sonuç yok" "tamam o zaman sana güzel bir haberim var ama şimdi kapatmam lazım beş dakikaya evdeyim " tamam deyip telefonu kapattım
Acaba haber neydi? " hadi annecim baban birazdan gelicek biz pijamalarımız giyelim"
"Hadi annecim geçir su kolunu kaç dakika oldu bi gıyinemedin baban gelecek şimdi " baba gelecek cümlesi +giyinme +sakar bir kız = gözüme giren bir adet minik parmak "kızım ama ya gözümü çıkardın yavaş " bi yandan gözümü ovalayıp bir yandan da elinden tutup odadan çıktık.
Tama zamanında! bu adam 5 dakika dediyse 5 dakikaya burda olur kapının zilini duyması ile son iki basamağı uçarak inmişti ne bu bana sevgisi sanki seni o doğurdu.
Bense hala gözümü tutuyordum Suyun kapıyı açması ve babasının kucağıma zıplaması eş zamanlıdır"Babammm" abi bunlar alt tarafı 9 saat ayrı kalıyor sanırsın 40 senedir görmediler kuzey koreli ve güney koreli akrabalar bile buluştuğunda böyle sarılmıyor "ohoo bu kadar kıskandığını bilseydim sana da böyle sarılırdım " yok artık gözlerim yuvalarından çıkacakmışcasına bakıp "anlamadım" dedim ölü takliti yapmak her zaman işe yarar " kuzey kore güney kore desem yetmezse 40 yıl da diyebilirim anlaman için " deyip göz kırptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PLÜTON (GAY)
FanfictionPlüton'u seviyorum benim gökyüzündeki özgürlüğümdü taki o da diğerlerinin arasından çıkarılana kadar...