Sabah uyandım alarm çalmamış telefonun şarjı yok kapalı hemen saate baktım yarım saat geç kalmışım birde duş alacaktım hemen üstüme tişört ve siyah kotu mu giydim spor ayakkabılarımı ayağıma geçirip taksi beklemeye başladım. Bir taksi geldi tam binerken adam benzinin bittiğini en yakın petrolü sordu hemen gösterip gelen minübüse bindim. Hastaneye koşarak girecektim ki bir araba bana çarpıyordu korkudan bacaklarım tutmadı bayılmışım. Gözlemi açtığımda kolumda ince bir sızı vardı serum bağlamışlar ve bizim hastanenin odasındayım içeri bir doktor girdi.
- Sen burda çalışan staj öğrencisisin değil mi?
- E evet ben biraz gecikmiştim. Koşar adımlarla hastaneye giriyordum ki bayılmışım. Beni buraya kadar kim nasıl getirdi?
- Seni buraya bu hastanenin ortaklarından birinin oğlu hastanenin bu odasına kadar taşıdı.
- Hâlâ burada mı? Birde Fatih abiye haber verdiniz mi?
- Evet birazdan gelicek kafanı zemine çarpmışsın. Doktor tomografini çekecek serum bitince çıkabilirsin. Ailene haber vermedik.
- İyi yapmışsınız ben iyiyim onları telaşlandırmaya gerek yok.
Doktor dışarı çıktı. Tekrar kapı tıklatıldı ve içeriye uzun boylu, mankenleri kıskandıracak kadar yakışıklı bir adam girdi bu adam dün bana su sıçratan siyah arabalı adamdı.
Üzerinde beyaz önlük vardı, ne yani doktor ve benimle mi ilgileniyor asla inanmam.
- Yola atlamadan önce sağa sola tekrar sağa bakılır ilkokulda bunu öğretmediler mi küçük hanım.
- Öncelikle ben küçük hanım değilim. Acelem vardı geç kaldım olamaz mı yani...
- Ben de bu hastanede staj yapıyorum tıp 4. sınıf öğrencisi olarak seninle ilgilenicem. Ayrıca seni hatırlıyorum su birikintisinin kenarında duran şaşkın kızsın sen birde resim çektin arabayı çok beğendin herhalde.
- Ne beğeneceğim ya ben şikayet etmek için çekmiştim o resmi.
- Seni muayene etmeye geldim. Başın çok ağrıyor mu?
Evet.
- Başka bir yerde ağrı hissediyor musun?
-Başımın altında bir sızı var birde arada bacaklarım titriyor ayak bileğimi burkmuştum orası ağrıyor.
- Bacağında bir sıkıntı yok o psikolojik. Ayağını da sargıya alalım. Eğer rahatlamak istersen sana ağrı kesici yapabililirim
- Sen mi yapacaksın yok istemiyorum serumun içine karıştırsanız olmaz mı?
- Öyle olmuyor. Bu katta hemşireler çok yoğun merak etme kötü niyetim yok ben senin doktorunum.
- Ben istemiyorum uyusam geçer. Fatih abiyi çağıra bilir misin? Ben sıkılırım burda işime dönmek istiyorum ben iyiyim hepsi senin yüzünden.
Ayağa kalktım kapıya yaklaşmıştım ki başım döndü yer ayaklarımın altından kaydı ve ayağim sanki kırıktı yere düşerken iki kaslı kol beni tuttu.
- Kafana darbe alıcaksın aniden kalkma ne istiyorsan söyle bana.
- Şu serumu çıkarır mısın kokusu daraltıyor beni ben hava almak istiyorum.
- Serum daha bitmemiş ve pencereyi açabilirim.
- Kapı tıklatıldı ve içeriye Fatih abi girdi.
- Hande endişelendirdin beni bu hastanenin bahçesine girdiğin anda benim sorumluluğum altındasın. Sen niye oturuyorsun uzan bakıyım.
- Fatih abi ben çok sıkıldım şunları çıkarın da laboratuara gideyim n'olur?
- Önce sen şuraya bir yat bakalım ben doktorunu çağıracağım.
Gelen doktor sevimli bir kızdı ve şimdi gözlerini aç ve ışığı takip et dedi- Bunlara hiç gerek yok ben iyiyim.
- Yatağa uzandım ve ışığı takip ettim.
- Sol gözünde kayma var son günlerde basın döndümü hiç?
- Birkaç kez yaşadım. Önemli birşey yok değil mi?
- Sen uzan ve kalkma serum bitmiş. Tomografiye gireceksin.
Tamam yürüsem olmaz mı?
- Hayır olmaz başın tekrar dönebilir. Ve ayağını da oynatma
Bana çarpan çocuk hala odadaydı ve çok yakışıklıydı hem bir de doktor olacak. Sedyenin üzerinde odaya gittim ve diğer yatağa Fatih abi kucaklayıp yatırdı.
- İyice hasta yaptınız beni ne gerek vardı Fatih abi?
- Sen sus küçük hanım ben doktorum ve ne dersem o.
Küçük hanımmış yeter ne bu ne küçük olsam kreşte olurdum bir kere kolumu biri tuttu bana çarpan çocuk keşke adını bilsem o mavi gözlerin ismi ne acaba?
- Sen ne yapıyorsun çek elini kolum acıyor bir daha serum takmayın olur mu hem ben iyiyim hiç gerek yok diyorum inanmıyorsunuz.
- Sen ne inatçısın ya senin kocana sabır versin Allah. Hem bu çeneyle kimse almaz ona göre seni uyutcaz damar arıyorum
- Benim uykum var zaten gerek yok.
En büyük yalanlardan biri daha.
- Sen benim gözlerimin içine bak hiç hissetirmeyeceğim....Gözlerin hırçın okyanusları andırıyor mavinin en güzel yoğunluğu bakmamak imkansız..
- Ahhh istemiyorum iyiyim diyorum. Cıkarın bbeni...
- Ondan geriye say tamam mı?
- 10-9-8-... birden uykum geldi ve yatak haraket ediyor....
Uyandığımda hastane odasındayım kapı açıldı uyuma numarası yaptım. Bu benim işime gelir dedi ve seruma baktı sesten ve ağrıdan anlıyorum. Sırt üstü yatmışım pantolonun iniyor gözlerimi açamam hemen yatakta döndüm.
- Hande Demir hemen uyanmalısın hey kime diyorum ilaç saati iç şunları.
Yeni kalkıyormuş gibi gözlerimi kırpıştırarak açtım.
- Ya ben hasta felan değilim ilaçta içmeyeceğim.
- İçeceksin Fatih bey istedi senin meraklı değilim.
- İçocokson sonon moroklon doğolom.
Fatih abi geldi bugün izinli olduğumu söyledi ve kafamda bir sorun yokmuş gözlemlemek için akşama kadar burdaymışım. Şu gün bir bitseydi sıkıntıdan ölecem bana çarpan çocuk gitti. Konuşacak kimse yok yanımda telefonumu bulup annemi aradım.
- Anne ne yaptın kardeşim yanında mı?
- Yok kuzum uyuyor o bende yemek yapıyorum.
- Anne ben hastaneye gelirken bana araba çarpıyordu bayılmışım hastanede yatırdılar beni ama ben çok iyiyim kafamı vurmuşum başım ağrıyor diye sürekli yatıyorum çok sıkıldım anne. Sen telaşlanma eve geleceğim biraz sonra.
- Sana araba mı çarptı kırık var mı çok acıyor mu hemen geliyoruz baban yanımda herşeyi duydu.
- Anne beni bir din...
Telefonu yüzüme kapattı. Kapı açıldı içeriye arabayla çarpan uyuz girdi.
- Yemek saatin geldi. Yoğurt çorbası içeceksin ardından ilaçlarını.
Yemeği önüme koydu ve kaşığı eline aldı.
- Bebek de değilim hastada ben kendim yerim yemeğimi.
İlk kaşığım masaya döküldü ikincisi yere üçüncüsü üstüme. Neden boyle oldu anlamadim sol kol ile yemek yenmiyormuş.
- Evet çok güzel yedin sıra bende.
Kaşığı hızla aldı elimden.
- Yeter doydum içim almıyor teşekkür ederim.
- Bu çorba bitecek Fatih abinin isteği ayrıca sana vereceğim ilaçlar çok güçlü o yüzden içmelisin. Bir kaşık daha bir daha hadi bir daha
- Hiç bitmiyor o bir kaşık doydum diyorum.
- Bir daha bir bir bir bir bir bir.
Sonunda kase bitmişti. Kapı açıldı içeri babam ve annem geldi. Annem hemen ateşimi kontrol etti.
- Kızım sana çarpan adam kim seni o mu getirdi?
- Annecim önce sakin ol herşeyi anlatıcam baba sende otur şöyle bir kenara.
Herşeyi anlattım annem önce yakışıklı doktoru azarladı sonra teşekkür etti.
- Oğlum sen kaç yaşındasın?
- 22 efendim
- Yüzük yok sevdiğin var mı?
- Ay sana ne anne ne yüzüğü?
- Elif teyzen varya onun kızı Sude o da 21 yaşında yakışırlar da
- Sidikli Sude mi saçmalama anne okula bit ondan geldi saçlarıma.
- Hanım sen bırak bu konuları zamanı değil.
- Bir yerin ağrıyor mu Hande eczaneden alınacak varsa alıyım.
- Sen öğrenci misin bir doktor için fazla gençsin. Beni doktorun yanına götür.
- Hande Hanımın ilaçlarını veriyim gidelim.
- Baba sen dışarda bekle annem kalsın.
- Önce şu haplar sonra şurup ayrıca birde iğne var.
Yavru köpek bakışlarını anneme yolluyordum.
- Bana hiç bakma öyle doktor bey oğlum ne diyorsa o.
- Ben gerçekten iyiyim hiç gerek yok hele ki iğneye.
- Aaa o zaman niye versinler kızım?
- Hepsi reçetenizde yazıyor ayrıca iğne Feyza hanımın kesin emri zorunlu yani.
3 tane hap içtim acı şurubuda içtim.
- Fatih abiye hepsini verdim dersin olmaz mı?
- Kan değerlerinde çıkar.
- Yaa anne yardım et istemiyorum ne meraklıymışsın.
- Hadi kızım şimdi çoktan bitmişti.
- Başka bir taraftan yapsan hıı.
- Olmazz
Çok yaktı ne varsa içinde. Odadan yakışıklı gitti. Biraz sonra içeriye Fatih abi ve babam girdi. Ardından yakışıklı girdi.
- Emre reçeteyi çıkardın mı?
- Evet efendim
- Ver bana. Kızınızın durumu iyi kafasına darbe almasın orda küçük bir morluk var. Vereceğim ilaçlarını düzenli kullansın. Geçmiş olsun.
Demek adı Emre güzel isim. Şu ortamdan kurtulmuştum eve gidip banyo yapmak ve uyumak istiyorum. Babam nöbetçi eczane de durup ilaçları aldı. Ne iki tane iğne mi? Bu da olacak iş mi şimdi ? Arabada uyuyakalmıştım. Uyandığımda sabah 8 geliyordu ve yatağımdaydım. Beni babam getirdi kesin taşımaları da bir bitmedi. Neyseki kötü gün bitti. Üstümü çıkardım ve banyoya girdim sıcak su iyi geldi. Kahvaltıyı hazırlayıp fırından ekmek ve poğaça aldım. Saat 9.30 olmuş. Evdekilere uyandırıp kahvaltıya başladık. Annem pek sevinmedi hasta halimmiş.
Kahvaltıyı toplamama annem izin vermedi. Ben de küçük kardeşimi sevip televizyon izledim.
- Ağrın var mı kızım ilaçları iç ben onları süs diye almadım.
Bir haftanın sonunda iyileşmiştim artık. İşime gidiyordum. Bugün hafta sonuydu çok mutluydum fotoğraf çekmeyi severdim fotoğraf makinemi aldım ve yeni yapılan bir parka geldim burası çok güzeldi süs havuzu oldukça büyüktü ve ördekler vardı. Çok güzel resimler çekmiştim bunları bir dergiye gönderiyorum ama hiç cevap alamadım ve hiç vazgeçmedim. Vapura bindim biraz da burada foto çektikten sonra hep gittiğim kafeye gittim. Hoş şirin bir yerdi. Yorulmuş ve acıkmıştım sabah da hiç birşey yememiştim. Her zamanki yerime oturdum ve yiyecek bir şeylere bakıyordum. Yemeğimi yedim ve çilekli milkshake söyledim. Okulu astığımda ya da okul çıkışı gelir kahve içerim. İçeceğimden bir yudum aldım çektiğim fotoğraflara bakıyordum. Birisi içeceğime uzandı ve hepsini içti.
- Ya sen kimsin ya sende hiç tiksinme yok mu ya ağzıma aldığını geri içine verdiysem parasını öde bunun beleşci.
- Sen öyle rezillik yapamazsın. Hem beni hatırlamadın mı?
- Tanışıyor muyuz ki hatırlıyım?
Tabi ki de hatırlamıştım bana çarpan uyuzdu bu, bir de su sıçratmıştı. Birazcık onu sinir etmek istedim sadece.
- Hatırlatırım küçük hanım bir hafta önce arabamın önünde bir kız bayıldı 1 gün hastane de yattı ve doktoru bendim odaya kendi ellerimle taşıdım çok ağarsın tomografi çektirdim kafasında yara izi vardı ayağını burkmuştu bu sensin küçük hanım dediğimde de kızmıştın Hande.
- Evet hatırladım adımı unutmamışsın. Şimdi beni rahat bırak git başımdan.
- Sen git ben buraya her hafta gelirim. Asıl sen git o ağacın altı benim yerim.
- Yok ya ilk ben geldim bana milkshake parasını ver bir de benimkini içtin terbiyesiz adam.
- Benim çenesi düşük birisiyle uğraşacak zamanım yok önemli bir ameliyatım var ve ona hazırlanmam gerek.
- 4. Sınıf öğrencisini ameliyata alıyorlar mı ki ben çenesi düşük değilim kendini hatırlatan sensin.
- Benim gibi çalışkan ve başhekimin oğlu ise alırlar. Sen istedin bende burda oturuyorum
- Keyfin bilir.
Bir garson yanımıza geldi ben bu sefer meyveli soda söyledim o da sade kahve siparişlerimizi aldıktan sonra gitti.
Ben fotoğraflarıma bakmaya devam ettim. O da laptoptan araştırma yapıyordu. Meyveli sodam gelmişti. En sevdiğim resmi işaretledim.
- Bence bir önceki daha profosyeneldi.
Arkamda bir nefes hissettim.
- Sen hangi ara arkama geldin neyse boşver gerek yoktu ama teşekkür ederim. Senin adın neydi?
- Emre benim adım. Sen hangi bölümü okuyorsun Hande?
- Ben kimya okuyorum en büyük hayalim hastanede çalışmak.
Telefonuma bir bildirim gelmişti saat 3 olmuş benim kalkmam gerek.
- Ben seni arabayla bırakırım. Nerede oturuyorsun?
- Hiç gerek yok hem vapura binmem gerekiyor.
Ne kadar söylesemde dinletemedim.
Evimi tarif ettim ve mahallenin girişine kadar bıraktı beni.
- Teşekkür ederim. Hadi sen git biri bizi görür hiç iyi şeyler olmaz.
- İyi günler Hande görüşürüz.
Eve geldim kitabımı okudum ve biraz da ders çalıştım saat 7 ye geliyordu yemek için anneme yardım ettim. Bugün hep beraber akşam yemeği yedik ve film izledik. Komedi filmiydi çok eğlendik hepimiz. Yarın pazardı annemle alışverişe gidecektik. Odama gittim ve günlüğümü yazdım.
Merhaba günlük,
Bugün o kadar çok resim çektim ki hepsi güzeldi ama birini çok beğendim birini de Emre beğendi gerçekten çok yakışıklı ikisini de dergiye gönderince belki kabul edilir. Emre de o kafeye çok gidermiş biliyor musun? Bir de benim içeceğimi içti. Ben de onu tanımamazlıktan geldim. O bir doktor çok başarılıymış. Onunla evlenecek kız çok şanslı kene gibi yapışıyor tüm ilgisini gösteriyor ve dediğini yaptırıyor uyuz herif.
İyi geceler günlük.
Kitabımı alıp okumaya devam ettim. Uykum gelince gece lambasını kapattım ve uyudum.
Sabah kalktım dişlerimi fırçaladım. Üzerime beyaz tişört ve kot tulum giydim. Daha hiç kimse kalkmamıştı.
Kahvaltıyı hazırladım ve fırından sıcak poğaça aldım. Herkes masada toplandı ve kahvaltımızı yaptık. Hemen masayı annemle topladık.
Annem küçük kardeşimin bebek arabasını çıkardı ve içine oturttu.
Bende beyaz converse giydim. Gideceğimiz yer iki sokak ötedeydi. Yürümek iyi gelmişti. İlk olarak giyim mağazasına girdik. Ben küçük kardeşime elbise bakıyordum. Bir tanesi çok hoşuma gitti hemen bedenini buldum ve anneme gösterdim çok beğendi. Hemen almıştım. Başka bir mağazaya girdik ve bebek mavisi bir elbise beğendim deneme kabininde denedim annem şok olmuş gibi bakıyordu.
- Kızım bunu kesin almalıyız sanki sana özel tasarlanmış gibi kesin al Hande.
- Ben de çok beğendim anne fiyatı da oldukça uygun alıyorum ben bunu.
Mağazadan çıktık 2 mağaza gezmemize rağmen annemin eli doluydu. Benim elimde tek bir tane vardı. Bir ayakkabıcıya girdik ben dolgu topuklu bir sandalet beğendim bir de spor ayakkabısı ikisini aldım. Takı mağazasına girmiştik ben birkaç eklem yüzüğü aldım birde toka aldım.
- Anne ben acıktım birşeyler mi yesek acaba?
- İlerde bir kafe var orda yeriz Hande.
Kafeye geldik ve siparişlerimizi verdik. İşimiz bitince biraz daha oyalandık ve eve gittik.
Aldıklarımı dolaba yerleştirdim.
Doğum günüm yaklaşıyordu 2 hafta kalmıştı. Mutfağa gittim ve bir bardak soğuk su içtim. Leptobumu aldım ve yatağında yabancı dizi izlemeye başladım çok seviyorum vakit çabuk geçiyor. Babam haberleri izliyordu. Beraber izledik. Annem sofrayı kurmuştu yemeğimizi yedik. Ben odama çıktım kitap okuyordum çok kötü karnım ağrıyordu. Anneme söyledim ıhlamur limon kaynattı iyi gelirmiş nefret ederim bu tür otlardan mecbur tek yudumda içtim yoksa içemezdim. Odama gittim yarın okul vardı. Çantamı hazırladım ve yattım. Uykum gelmiyordu. Biraz geçmişti ağrı ama uykum yoktu hâlâ. Telefonuma bir mesaj geldi.
Bilinmeyen numaradan hemen açtım."Beni hatırlarsın umarım küçük hanım."
"Sen kimsin benim numaramı nereden buldun?
"Ben senin yakışıklı doktorun Emre sen uyurken kaydettim."
"Seni ukala başka işin yok muydu uyurken başımda mı bekledin? "
"Hayır saat başı ateşini ölçmek gerekiyordu. Hem tipim değilsin ben kızıl severim."
"Aa sanki tipin olmak için ölüyorum sen de benim tipim değilsin bay ukala ben sarışınlardan hoşlanırım."
"O sarışınlar senin gibi çenesizlerden hoşlanır mı ki acaba ?"
"Ne sarışınlar hoşlandı benden ah bir bilsen bu laflarını yedirirdim sana okulda en çok çıkma teklifini ben alırdım."
"Neyse ben sana birşey sormak istedim sözümü kesmeden dinle."
"Hastanenin kuruluş yıldönümü Cuma günü tüm sosyete olacak ve tabikide basın mensupları da ayrıca annem beni uygun gördüğü bir kızla evlendirmek istiyor."
"Kızdan nefret ediyorum. Onlara karşı benimle katılırmısın sevgilim rolünde?"
"Destan yazdın sanki tüm sosyete diyorsun hiç sevmem gösteriş meraklılarını ben gelemem."
Cümlenin altını okumamıştım tekrar tekrar ve tekrar okuyunca anladım bu dünyada da yakışıklı olmakta çok sakıncalı.
"Şey hala ordamısın bilmiyorum ama ben korkuyorum kabul ettim diyelim ya gazetelerde haberimiz çıkarsa babam benimle asla konuşmaz."
"Korkmana gerek yok aslında basına fazla gözükmeyiz ya da daha sonradan içeri alırız."
"Bir şartla kabul ederim o zaman."
"Haydaa herkes benim için ölüp bitiyor sen şart sunuyorsun olacak iş değil ama madem bir işe başladık şartın neymiş bakalım?"
"Benim her dediğimi ikiletmeden yapacaksın ve sağlık sorunlarım da buna dahil.Ayrıca gerekmediği sürece benden uzak duracaksın."
"Tamam kabul ediyorum ama sağlık sorunlarında söz veremem."
"Peki sen bilirsin benim yerine birini bul bay çokbilmiş."
"Tamam tamam hemen kesip atma hepsini kabul ediyorum."
Başka bir şey yazmasını beklemeden uyumuştum öyle bir uykum geldi ki gözlerimi bile açamıyordum en sonunda uykuya teslim oldum.
Bugün günlerden salıydı. Okuldan erken gelebilirdim ve Ayla ile beraber alışverişe çıkabiliriz. Formamı giyip converselerimi de giydikten sonra aşağı indim. Annem kahvaltı hazırlıyordu. Yanaklarından öpüp dışarı çıktım. Okula yürüyecektim. Gece yağmur yağmıştı. Çok severim yağmur sonrasını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kilitli Kalpler
Teen FictionKilitli Kalpler O yemin etmişti Bir daha asla aşık olmayacaktı. Hem annesi derdi ki aşk aptalların işiydi geçici hevesti üstelik aşk karın doyurmazdı... Bu aşka kaçıncı inanışıydı. Yine aldatıldı Erkek değil mi hepsi aynıydı işte. Sadece onu sevmi...