Bir zamanlar...
Okçuluk turnuvasına az zaman kalmıştı.Arkadaşım Alpaslanla düşünüyorduk.Nasıl geçecek bu turnuva diye.Ben dedimki;İyi birşey olmazsada canımız sağolsun dedim.Sürekli kepaze çekiyorduk ama daha çok çekmem lazımdı.Aynı eski zamanlardaki kemankeşler gibi hayatını okçuluğa adamış bir yiğitlerdi onlar. Onlar oklarını yaylarını kendileri yapardı.:........ ........
-
-
-
Yay, ok atmak için kullanılan bir alet. Kavs veya kabza da denir. Ateşli silahlar bulunmazdan önce savaşların önemli silahı olan ok, yayların sağlam, kullanışlı olmasına göre isabetli olurdu. Yayın yapımı uzun bir emek mahsulü olduğu kadar ince bir sanatın da ifadesiydi. İyi bir yayın yapımı çok sabır ister ve yıllarca sürerdi. Türk yayları 110-140 cm uzunluğunda, 300-360 gr ağırlığında olurdu. Ağaç, kemik, sinir ve tutkal yay yapımında kullanılan esas maddelerdir. Yapımda kullanılan ağaçların en kıymetlisi akça ağaç ve kızılcık ağacı sürgünleridir. Yayın önemli bir parçası kemik, öküz veya manda boynuzundan yapılırdı. Yaya gerilen ve atış hızı sağlayan sinir ise öküzün, bilek ve dizi arasından çıkartılırdı.
Türklerde yay yapımına çok önem verilirdi. Sanatkarane yapılanlar altın ve yaldızla tezyin edilirdi. Süslemelerin bir köşesine yapan ustanın adı ile yapım tarihi konurdu. Bilhassa askeri müzelerde eski tarihlerde kullanılan çeşitli yay örnekleri pek çoktur.
Yaylar yapılışına göre tımanlı veya sağınlı; kullanılma sahalarına göre de tirgeş , menzil, peşrev(pişrev), kepaze, hedef ve savaş yayları gibi çeşitleri vardır, yaylarla yapılan ok atış mesafelerine geze, atışı yapana da kemankeş denirdi.
Ok ve yay günümüzde sadece spor spor amaçlı olarak kullanılmakta olan eski bir savaş aracıdır. Eski çağlarda ve Orta Çağ savaşlarında büyük bir rol oynamıştır. osmanlı’da yay ve ok:
Ok Türk’ler tarafından i’câd edilmiştir. Daha önceki devirler hakkında bir bilgimiz olmadığı için ok ve okçuluğun en parlak zamânının Osmanlı’lar devrine rastladığını söyleyebiliriz.
Ok ile ilgili Hazret-i Muhammed’e atfedilen 40 hadîs, Sultan İkinci Mahmud zamânında Eyüp Câmi’i imâmı Abdullah Efendi tarafından tefsîr ve tercüme edilerek pâdişâha sunulmuştur.
İslâmiyet’in ilk zamanlarında Arap oklarının mesâfesi bugünkü ölçülerle 500 metreyi geçmiyordu. Osmanlı’ların elinde ok 845.5 metreye kadar fırlatılmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Turkey
Narrativa StoricaBir zamanlar... Bir Türk obasında vatanı ve milleti için cana ve ailesini feda eden yiğit vatansever Türklerin düşüncelerini ve hayatını anlatan tarihi ve vatansever kişiler için güzel bir kitap olacak.