-1-

63 7 0
                                    

Oldukça sakin bir sabahtı. Evdeki herkes derin uykudaydı. Ama bilmedikleri şey, bir dakika sonra sinir bozucu alarm sesinin duyulacağı ve tüm evin uyanmak zorunda olduğuydu. Alarm çalınca, evin her bir yanından teker teker tıklatma sesi duyuldu ve alarmlar sustu.
"Bu evde sabahları kalkmayı tek sevmeyen ben değilimdir umarım." dedi bir kız. Bu, evin en küçük kızıydı. Dalgalı, kahverengi saçları vardı gözleri de kahverengi idi. Daha yeni uyandığından gözlerini açması biraz zorlayıcı oluyordu ama.

"Ben de pek memnun sayılmam aslında." dedi başka bir kız. Bu, evdeki ortanca kardeşti. Bazen düz, bazen kıvırcık gibi görünen saçları vardı. Kendisi de bundan memnun sayılmazdı aslında. Kardeşi gibi, onun da kahverengi saçları ve gözleri vardı. Ama o, gözlerini kardeşinden daha erken açmayı başarmıştı.

"Hadi ama, zaten bu hafta son kez okula gidiyorsunuz. Cumartesi günü istediğiniz saatte kalkabileceksiniz." dedi en büyük kardeş. O düz ve koyu saçlı bir erkekti. Diğerlerine göre boyu daha uzundu, ayrıca kahverengi gözleri bulunuyordu.

Üçü de aynı okulda fakat farklı sınıflarda okuyorlardı. Çünkü aralarında yaş farkları vardı.

Her sabah olduğu gibi aşağıdaki mutfağa indiler ve ailecek acele ile bir kahvaltı yaptılar. Evden en erken çıkan kişi evdeki babalarıydı. İşi hepsinden erken başlar, hepsinden geç biterdi. Evin annesi ise, evde kalırdı. Üç kardeşi sabahları okula hazırlardı. Her ne kadar anneleri ona kendi kendilerine hazırlanmalarını söylese de, onlar bir türlü bunu yapamazdı. En büyük kardeş, doğal olarak kardeşlerine de yardım ediyordu. O gün, her zamanki gibi fazla sıradandı.

Üçü de arka arkaya annelerine veda edip evden çıktılar. Yerdeki ufak su birikintilerine basmadan gitmeye çalışıyorlardı. Dün gece, kuvvetli bir yağmur olduğunu babalarından öğrenmişlerdi. Hava aslında kapalıydı. Güneş ışığı pek yoktu. Yağmur yağacağını tahmin edebiliyorlardı.

Okula her seferinde erken gelirlerdi. Binanın kapısına girdikleri anda üçü de dağılırdı. İkisi üst kata, biri sola; daha sonra biri tekrar yukarı, biri de sola. Böylece sınıflarına gelirlerdi. Cuma günleri, her zamanınki heyecanını koruyordu. Çoğu öğrenci kendilerini iki günlük tatile hazırlıyorlardı.

Tüm okulda bir sınav meselesi vardı. Yavaş yavaş okulun sonlarına gelirken, sınavlara giriyorlardı.

Okulun son zilinin çalması ile, bütün öğrenciler bahçeye akın ettiler. Herkes aceleyle evlerine, servislerine veya duraklara koşardı. En küçük kardeş, ilk çıktığı için diğer iki kardeşini beklemek zorunda kalırdı. Bu yüzden genelde okuldan en son onlar çıkardı. Hemen binanın kapısının önünde, ayakları ile ritim tutarak bekliyordu küçük kardeş. Diğer kız kardeş binadan tam çıkarken kardeşini gördü ve yanına gitti. Küçük kardeşi heyecanla sordu. "Sınavların nasıl gitti? Zor muydu? Süren yetti mi? Bir şey oldu m..."
"Seneye sen de görürsün işte, o kadar merak edilecek şeyler değil. Çalışırsan hiçbir sınav zor değildir. En azından benim için öyle."

Küçük kardeş, hemen büyümek istiyordu. Aslında, ortanca kardeş ile aralarında pek bir yaş farkı olmasa da küçük kardeş olduğu için o büyük bir fark gibi görüyordu. Kardeşlerine sürekli sorular soruyordu. En büyük kardeş ise, onu büyümemesi için uyarıp duruyordu.

Büyük kardeş bugün de geç kalmıştı. Artık alışmışlardı. Okuldaki bazı şeylerden sorumlu olduğundan daha geç çıktıkları zamanlar olurdu. Hatta bazen onları beklememeleri için uyarır, okuldan daha geç çıkardı. Ama bu sefer öyle olmadı. Çantasını tam olarak sırtına alamadan hızlıca yürüyerek yanlarına yaklaştı.
"Biliyorum, biliyorum, beklettim. Ama biliyorsunuz, benim de bazen işlerim oluyor." dedi.
"Kardeşin biraz büyümek istiyormuş, ona yardımcı olmak ister miydin acaba?" dedi ortanca kardeş.
"Zamanı geldiğinde o zaten çoktan büyümüş olduğunu anlayacak ve üzülecektir." dedi büyük kardeş.
O sırada hava yavaş yavaş kararmıştı. Kafalarında bir su damlası hissettiler. Yağmur yağmaya başlamıştı neredeyse. Biraz daha hızlı yürümeye başladılar. O sırada şiddetli bir rüzgar oldu ve neredeyse dengelerini kaybediyorlardı. Hepsi birden yukarıya baktı. Mavi bir ışığın onlara yaklaştığını fark ettiklerinde, hepsi birbirine baktı. Büyük bir mavi ışık patlaması oldu. Ortanca kardeşin çantası yere düştü, kendisi ortada yoktu. Sadece bir toz bulutu vardı. Toz bulutu da anında rüzgar ile uçuşup gitti. Büyük kardeş, küçük kardeşe elini uzattı. Küçük kardeş de elini uzatırken tekrar bir ışık patlaması oldu. Büyük kardeş gözlerini kolu ile kapamıştı. Kardeşinin çantasının yere düştüğünü duydu. Hemen kolunu çekti ve toz bulutunun uçuştuğunu gördü. Okul binasına baktı. Ateşler ve dumanlar içinde yanıyor, yıkılıyordu. Gökyüzüne doğru baktı, mavi ışığın ona yaklaştığını görebiliyordu. Gözlerini kapattı ve son bir patlama daha oldu. Okul mahvolmuştu, bahçede kimse kalmamıştı. Tek ses yıkılan taşlardan ve yanan yerlerden geliyordu.

***

ElementlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin