Berbat bir liseye gitmiştim. Belki de bana göre öyle geliyordu ama bana göre olmadığı daha kapının en başından anlaşılıyordu... Ben kendi içimde düşünürken buraya nasıl alışacağımı karşımda beliren bir kadın beni o okula bağlayan odak noktası oldu. Ben seni daha ilk görüşte sevmeye başladım. İlk göz göze geldiğimiz an sana olan sevgim başladı daha o ilk anda. Saçların dalga dalgaydı ve ben sana hayranlık ile bakıyordum sadece... Seninle konuştum ve birbirimize çok yakıştık. Sonra sen gittin ben bittim. Üzerinden kaç sene geçti sevdiğim, üzerinden kaç mevsim geçti hiç saydın mı? Ben bir caddede seninle karşılaşma ihtimaline kadar hesapladım. Evinin civarında olmaya çalıştım belki seni görürüm diye ama olmadı. Sen gittin ya ben işte o gün hayatımda her şeyi sildim attım... Ben kendimi dahi sildim attım...
Her şey güzel başlamıştı. Mükemmel derecede güzeldi. Kusursuz. Seninle geçen her günüm huzur dolu geçmeye başladı. Yanımda olman bana huzurdu. Sahi kaç kere sana sarılabildim? Utanarak senin elinden tuttuğum anlar gözümün önünden gitmiyor sevdiğim...
Tam tamına 7 sene oldu, tam 28 mevsim oldu sen yoksun. Tek bir tane fotoğraf karemiz bile olmadı seninle. Şimdi sadece bir yerde karşılaşmayı bekliyorum. Gerçi karşımda dursan da ne diyebilirim ki? Bu kadar zamandan sonra beni hayatın da isteyecek misin?
Yokluğun bana iyi gelmedi, seni tanıyan herkesten gizli gizli seni sordum. Aslında bir nevi sürekli senden haber alıyordum ama bu senin yanında olmanın huzurunu veremez sevdiğim.
Şimdi sadece bilinmezlikler içinde bir hayat devam ediyor. Gelecek misin yoksa gelmeyecek misin hatta seni bir kez dahi olsa görebilecek miyim? Uzaktan görmek için elimden geleni yaparım da sevdiğim yanında olmak bir bambaşka... Sussak bile karşılıklı oturup susalım ben gözlerinin içine bakayım uzun uzun, özlediğim yüzünü santim santim ezberlemeye çalışayım... Gözlerin bir derya ben o derya kaybolacak derviş...
Gökyüzüm de her daim var olan kadın, hayallerimin içinde yer alan kadın, seninle olursak evlenirim diye anlatıyorum da gelmeyeceksin onu da biliyorum ama hani fakirin ekmeği umuttur ya o misal düşün sevdiğim. Gelmeyeceğini bile bile sevmek benim ki, ihtimaller üzerine kurulu olan gerçekleri kendime anlatamayacak kadar acı bir umut gibi görünüyor ama ben o ihtimali bile sevecek kadar seni seviyorum...
Olur da bir gün beni görmek istersin, sesimi duymak istersin ben her daim yanındayım sevdiğim...
Her satırı içimi dökerken bir gece ansızın telefon çaldı yabancı bir numaraydı acil bir durum söz konusudur diye açtım ve duyduğum ses ağlamaklı ve senelerdir duymak istediğim ama duyamadığım ses tonu;
-Nerdesin sana ihtiyacım var?
-Dinliyorum... Sesin kötü geliyor iyi misin?
-Yanıma gelebilir misin?
-Hemen çıkıyorum...Yıllar sonra aramasına sevinecekken duyduğum ses tonu korkutuyordu. Kendi kendime bir dünya soru sorarak gidiyordum. Gecenin bir yarısı ve telefonun ucunda olan kişi benim yıllardır beklediğim kadın. Evlerinin önüne gittim ve mesaj attım
-Aşağıdayım...
Apartmanın kapısı açıldı ve ben yıllar sonra sevdiğim kadını görüyordum. O an işte nefesimin kesildiğini, kalbimin ise çok hızlı attığının farkına vardım.
Arabaya bindik, yüksek bir yere gidip oturduk arabanın içinde ve o göz yaşları içinde hıçkıra hıçkıra ağlarken elimden bir şey gelmemesi canımı yakıyordu. Kafasını omzuma koydu ve bir müddet o şekil durdu. Uzun bir sessizlik hakimdi... Ta ki o konuşana kadar...-Uzun zamandır koca bir yalanın içindeymisim. Ben onun uğruna her şeyden vazgeçtim. Ne dediyse iki olmadı. Şimdi ise gitti...
Sevdiğim kadın omzumda ağlayarak sevdiği adamı anlatıyor bana,bunun nasıl bir acı olduğunu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. Ben sadece ard arda yaktığım sigaralar ile onu dinliyordum.
-Ne diyeceğimi bilemiyorum sadece yanında olmaktan başka bir şey elimden gelmiyor.
-Suskunluğunun bile ne kadar iyi geldiğini bilemezsin.Saçlarını dokundum ilk defa hemde saçlarına dokundum. Sabaha yakın olmuştu artık ve o sadece bana sımsıkı sarılmış nefes alışını dinliyordum. Sabah oldu ve gözlerini açtı
-Beni mi bekledin tüm gece
-Uyku tutmadım...
-İçinde kıyametler, fırtınalar koparken nasıl oluyorda susuyorsun?
-Eskiden kalan bir alışkanlık, neyse beni boşver hadi gidip güzel bir kahvaltı yapalım seninle olur mu?
-Soruyor musun bir de...O kahvaltı yaparken ben sadece çay ve sigara ile yetinirken
-Ne kadar çok sigara içiyorsun...
-Uzun bir süreden beri böyle. Sigara sadece içimden kopan fırtınaya karşı oturup yaktığım hayatım hepsi bu. Belkide bundan dolayıdır bu kadar çok içmem...Sadece susmak ile yetindi. Hem zaten ne diyecekti ki? Ben 7 sene boyunca neler yaşadım haberi bile olmadı o kendi hayatını yaşadı ben ise kendi hayatımı bitirdim hepsi bu. Kahvaltısını bitirdi ve eve bıraktım. Arkasından sadece baka kaldım. Evime geri döndüm, duş alıp yatağıma uzandım. Kafamın içinde olan sesleri susturmak imkansız gibi bir şeydi...
İçimde sadece tekrarlanan bir kelime vardı o da suskunluğun arkasına sığındığın hiçbir acı geçmeyecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskunluk
RomansaUzun yılların aldığı bir sevda... Hikayenin mutlu sonu olur mu bilmem ama elbet bir gün onunla tekrar karşılaşmayı bekleyecek olan bir hikaye...