Ünüversite Tanıtım Günü

545 37 13
                                    

Yine sıradan bir gündü Hanji ile sınıf kapısına doğru ilerliyorduk karaoke yaptığımız gün 1 hafta önceydi bir hafta içinde sıradan şeyler olmuştu marco, Jean'in sırtına at yüzlü yazılı kağıt yapıştırmıştı jean o kağitla 1 gün boyunca gezmişti, annie sasha'nın bütün patates cipsini bitirmişti bu yuzden sasha akşama kadar depresyonlu bir şekilde gezmişti, herşey normaldi. Hanji ile sınıf kapısının önünde duruyorduk, hanji kapıyı açıp içeri girdi bende onun arkasından ilerliyordum sınıfa girdiğimizde sanki bir kargaşa vardı herkes telaşlıydı. Hanji anına eliyle vurdu sanki bir şey unutmuş gibiydi doğruca bana döndü "Mikasa sana söylemeyi unuttum, bu hafta sonu ünüversite tanıtım günü" ben şaşkına ona bakıyordum anlamamıştım "lise son öğrenciler bizim okulumuza gelmesi için ne yıl yapılan bir gündür. Her sınıf kendine başka bir aktivite bulur ve öğrencileri okulumuza çekmeye çalışırız" şimdi taşlar yerlerine oturuyorlardı kısmen anlamıştım aynı üniversite gezisi gibi bir şeydi ama sıniflar kendilerine aktivite bulmaları ve insanları kendi aktivitelerine çekmeye çalışıyorlardı. Anladığımı belli ederek kafa salladım hanji ama hala açıklama yapıyordu "ama ne yazık ki her şeyi halledip hangi aktiviteyi seçiceğimize hala karar vermedik ve bu günü de sayarsak 3 günümüz kaldı" deyince bende telaşa girmiştim herşeyi 4 günde halletmemiz gerekiyordu ve bu zor olacağa benziyordu sırama yönelip oturdum, öğle tenefüsü gelmişti bile. Şu an öğle tenefüsündeydik, sınıf başkanımız olan Ervin öğretmenin masasasına oraya gitti sanki konuşma yapılacak gibiydi, bütün sınıf sıralarında oturmuş onun konuşmasını bekliyordu. Ve konuşmaya başladı "herkesin bildiği üzere bu hafta sonu ünüversite tanıtım günü ve biz hala aktivitemizi seçmedik sıkça buna karar vermeliyiz önerisi olan parmak kaldırsın" bir kaç kişi parmak kaldırıp önerilerini söylüyordu ama öbür sıniflar o aktiviteleri kapmışlardı bile. Hala aktivite bulamamıştık ve herkesin de önerisi yok gibiydi ama birisi parmak kaldırdı o kişi Armin 'di, Ervin ona söz verince fikrini söyledi "belki sınıfı bir cafeye dönüştürebiliriz ortaya bir kaç masa koyarız ve çay ve kahve gibi içecekler verebiliriz" Armin 'in sözü bitince Ervin etkilenmiş gibi bakıyordu zaten her zaman Armin'in aklında iyi fikirler olmuştur çocukluğunda bile. Ervin bu fikri onayladığını söyledikten sonra görev dağılımı yapmaya başladık. Ymir, levi, eren, Sasha içecekleri ve bulaşıkları halledeceklerdi. Ben, Armin, Hanji, Historia ve Annie siparişleri alıp içecekleri goturecektik Ervin ise kasada olucaktı geri kalanlar ise okulun giriş kapısında bizim sınıfın tanıtımını yapıcaklardı böylece cafemize daha çok müşteri çekecektik. Bu iyiydi  Armin cafe menüsünü yazıcaktı ve yarında kızlardan bazı kişiler bende dahil cafemiz için gerekli eşyaları almak için markete gidecektik. Cuma ise dersler iptal edilmişti bu yüzden cuma günü çağımızın hazırlıklarını tamamlıyıp masaları yerlestirecektik. Herkes kabul etmişti 20 dk sonra öğle tenefüsünün bittiğini haber veren zil çaldı. Okul bitmişti koşarak kendimi odama attım gerçekten yorulmustum ve uykuya daldım. Yarın olmuştu bile okul bitmiş son zil çalmıştı ben, Sasha, historia ve Ymir ile odalarımıza uğradıktan sonra malzemeleri almak için yola çıktık. Şu an büyük bir marketin kapısında duruyorduk Ymir içeri doğru adımını attıktan sonra bizde onu takip etmeye başladık. İçerideydik elimize bir market arabası aldıktan sonra reyonları gezmeye başladık. Listedeki eşyaları almaya başlamıştık şu an arabanın içinde kahve tozu, çay, farklı markalardan 2 tane bisküvi kutusu, 3 tane kek paketi ve sasha için cips. Biraz daha reyonlarda gezdikten sonra kasaya doğru yöneldik ve aldıklarımızın parasını ödedik. Elimizde poşetlerle dışarı çıktık her ihtiyacımızı almıştık doğruca okula doğru yürümeye başladık. Bu gün cumaydı dersler iptal edilmişti bütün sınıf ilk önce sınıftaki sıraları ve sandalyeleri kullanılmayan bir sınıfa götürdük sonrasında ise levi'nın önderliğininde elimizde cam bezleri ve kovalarla sınıfı temizlemeye başladık işimiz bittiğinde sınıf çok güzel ve temiz gözüküyordu. Bazı erkekler içi gereksiz şeylerle dolu bir sınıfa gidip 5 tane yuvarlak ve plastik masa ve plastik sandalye getirdiler erkekler dinleniyorken biz kızlar tozlanmış masaları silmeye başladık, masalarla işimiz bittiğinde masaların üzerine masa örtüsü erdikten sonra herşey güzel gözüküyordu ama bir şey eksikti SÜS bazı kişiler sınıf kapısını süslerken bizde sınıfın içini süslüyorduk işimiz bittiğinde her şey harika gözüküyordu bir cafeden farksızdı. Herkes çok yorulmuştu sınıftan çıkıp kapıyı kapatıp dağıldık. Ben odama dönüp bir düş alıp eren ile mesajlaşmaya başladım. Sonunda o gün gelmişti uyanıp kahverengi saçlarımı taradım üzerime sı yan bir pantalon ve de koyu yeşil bir tişört giydim artık tamamdım ilk önce yolumun üstü olan mutfağa uğradım burası okulun mutfağıydı içicekleri ordan alıp müşterilere götürecektik  mutfağın içinde levi, eren vardı herşey iyi gibi gözüküyordu içeri girip onlara selam verdim onlarda bana karşılık verdi mutfaktan çıkıp sınıfa doğru yöneldim Ervin kasanın oraya oturmuştu Armin ve Hanji bir şeyler konuşuyorlardı onların yanına gidip selam verdim daha erkendi 1 saat sonra müşteriler gelmeye başlardı ama biz son hazırlıkları ayarlamak için erken gelmiştik. Yavas, yavaş müşteriler gelmeye başlamıştı müşterilerin tamamı lise son öğrencileriydi, hem onların okul ile olan sorularını cevaplıyor hemde siparişleri götüruyordum bu öylene kadar devam etti. Tam yeni siparişi alırken kapının önünden PAT diye bir ses duydum kafamı kampın önüne çevirip koşarak oraya gittim ve pat sesi hanjiden gelmişti yere düşmüştü. Onu hemen ayağa kaldırdım ama ayağının üstüne basamıyordu büyük olasılık ayağını burkmuştu bir sandalye çekip hemen oraya otutturdum. Hanji ayağı kalkmaya çalışıyordu ve her defasında acıyla sandalyesine geri oturuyordu dayanamayıp "Hanji revire gitmem lazım ayağın kötü gözüküyor" Hanji hayır dercesine kafasını sallıyordu "olmaz mikasa eğer revire gidersem siparişleri 4 kişi almanız gerekir ve o zaman..." o sözünü bitirmeden hemen lafa girdim "biliyorum zor olur ama merak etme seni revire götürdukten sonra bizim sıniftan birisini bulup bize yardım etmesini isterim" hanji bu lafımdan sonra tatmin olmuş bir biçimde tamam dedi ona yardim ederek revire götürdüm revirden kosarak çıktım yeni bir garson aramaya koyuldum bir türlü bizim sınıfta birini göremiyordum birazcıkta öbür sınıfların yaptıkları şeyleri inceliyordum gerçek yaptıkları şeyler ilgi çekiciydi korku sınıfı, yoga sınıfı gerçekten farklı şeylerdi sınıfları incelerken birisine carpmistim yere düştüm ayağı kalktığımda çarptığım kişiyi görünce mutlu olmuştum bu bizim sınıftan Petra'ydı bu kızla iyi anlaşamıyordum ama bunun bi önemi yoktu şu an. Hemen petra'ya olanları anlattım ve sınıfa doğru beraber yürümeye başladık yeni garsonumuzu bulmuştum. İşler iyinilerliyordu biraz zaman geçit sonra kaleyi kapatmaya karar verdik 1 saat için herkes acıkmistı bu yüzden çoğu sınıfta 1 saatliğine kapatmıştı eren ve armin ile yemek yedikten sonra eren ve armin odalarina uğrayacaklarinı söylediler cafenin geri açılmasına az bir zaman kalmıştı sınıfa doğru yürümeye başladım tam mutfağın önünden geçerken içeride Levi'nin olduğunu gördüm ve içeri girdim. Levi bulaşıkları yıkıyordu onun biraz yanına yaklaşıp "Levi, sen yemek yemeyecekmisin" dedim bulaşıkları yıkamaya devam ederken şöyle dedi "ben yemeğimi çoktan yedim hem orda boş durmak yerine bana yardım etsene" levi'nın yanına geçip bende bulaşık yıkamaya başladım zaman hızlı bir sekilde geçiyordu bi an duvardaki saate baktım cafenin geri açılmasına 5 dk kalmıştı levi'ye dönüp "levi cafenin geri açilmasına 5 dk kalmış benim oraya gitmem lazım" tam arkami dönüp gidecekler bulaşıklar yüzünden yere dökülen sabunlu su yüzünden ayağım kaydı geriye doğru tam düşecekken belimden levi yakalamıştı ve kendine doğru çekti belimden aramizda 5 cm vardı ikimizde gözlerimizin içine bakıyorduk bir anda kalbim hızlanmaya başladı kızardığımdan emindim. Ben biraz dikleşmeye başlayın elini belimden çekip bir adım geriye doğru gitti ikimizde utandığımız için birbirimize bakamıyorduk ben kekeleyerek konuşuyordum "ş..şey b...ben gitsem i..iyi olacak" kafasinı salladı koşarak mutfaktan çıktım bu neydi şimdi kalbim hala çok hızlı atıyordu doğruca sınıfa doğru gittim cafe geri açılmiştı bile doğruca içeri girdim içeride jean oturuyordu beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi yüzü bira telaşlıydı "Mikasa iyi misin? Revire gitmek ister misin?" Şaşırmış bir şekilde onun yüzüne bakıyordum "Ne? Ne için?" "Mikasa yüzün kızarmış hasta mısın?" Ne yüzüm mü kızarmıstı ellerimi yanaklarıma götürdüm sanırım gerçekten öyleydi, Jean'ın hala bana baktığını görünce "gerek yok jean, iyiyim" cevabimdan tatmin olmamış bir şekilde sınıftan çıktı. Saat sekizdi sınıfı eski haline getirmiştik kazandığımız parayı aramızda bölüştukten sonra odalarımıza dağilmıştık tam odama girecekken kapının önünde Petra'nın beklediğinı gördüm yavaşça ilerliyordum petra beni görünce sinirli bir sekilde konuşmaya başladı "seni gördüm mutfakta levi ile olanları sakin umutlanma çünkü Levi benim" diyip kapının önünden uzaklaştı gercekten bu kızdan nefret ediyordum. Odama girip üstümü değiştirip yatağima uzandım

Yeni bir bölümle yine karşınızdayım nasıl buldunuz? Biraz uzun bi bölüm oldu umarım beğenmişsinizdir.

 Your Voice (Rivamika)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin