Toplu saç çok yakışıyorJisoo'dan...
"Jisoo-ya! Gelir misin biraz?"
Taenin bana salondan seslenmesi ile elimdeki sarı tezgah bezini bıraktım ve mutfaktan ayrıldım.
Patron, fazla açıklamaya lüzum görmeden bu gün kafenin açılmayacağını çalışanlara mesajla bildirmişti.
Her ne kadar merak etsemde umrumda değildi.
Taenin yanına yerleştiğimde ellerimi önümde birleştirip konuşmasını bekledim. Gözlerini benimkilerle buluşturduğunda, derin bir nefesle konuşmaya başladı.
"Malûm, kolum düzelmeye başladı. En azından işimi görebilecek kadar. Sana daha fazla yük olmadan eve döneceğimi söyleyecektim."
Gözlerini ayırıp halının olmayan desenlerine bakmaya başladı.
Diyecek bir şey bulamıyordum. Ona alışmıştım her ne kadar kendime itiraf edemesemde. Eğleniyordum. Bu evde, dört duvar arasında yalnız kalmıyordum o varken.
Ama kendi kararıydı.
Daha iki gün önce 'kolun iyileştikten sonra gideceksin' diyen ben, şimdi nasıl ona 'kal' diyecektim ki?
Cevap bekler gibi tekrar gözlerimin içine bakmaya başladı.
"Y-yani, ne d-diyebilirim. Senin kararın."
Hayatımda kurduğum en iğrenç cümle olmasına, ve bununla da kalmayıp kekelememe lanet ediyordum.
İçimdekileri dökemeyip, o kahrolası beş kelimeyi söylemiştim.
"O halde her şey için te-"
"Bir gün daha kalsan? Sadece bir gün?"
Umutla ona bakarken kaşlarını kaldırmış beni izliyordu. Anlaşılan böyle bir teklif beklemiyordu.
Ben de beklemiyordum gerçi..
"Peki. İstiyorsan.."
Yarım bıraktığımız işe geri dönmek için ayağa kalktığımda, kolumdan çekilerek geri oturmam bir oldu.
Hadi ama! Mutfakta iş bekliyor beni!
"Eğer istersen bugün dışarı çıkıp gezelim mi?"
Vallaha mı lan!
"Olur farketmez."
Koltuktan kalkıp odama gittim ve ne giyeceğim hakkında beynimi yemeye başladım. Adam gibi giyinmeliydim. Özenerek..
Dolabımın kapağını açtım ve giysilerime göz gezdirdim.
Niye bu kadar zevksizim niye?
Biraz daha giysileri karıştırıp elimden geldiğince güzel parçalar alıp üstümü giyinmeye koyuldum.
Son kez aynada kendime bakıp odadan çıktım.
...
Evden ayrılalı yarım saat olmuştu ve biz yarım saat boyunca sadece yürümüştük. Çok sıkıcı.
"Sıkıldın mı?"
Taenin konuşmasıyla düşüncelerimden ayrılıp yüzümü ona çevirdim.
"Hemde çok."
Suratımı asıp yoldan geçen arabalara bakmaya başladım. Renkli arabalarda gözümü dolaştırırken Taenin kafama vurmasıyla sıçradım.
"Gülümse! Suratını astığını görmeyeceğim!"
Beni düşünmesi, gülümsememi istemesi hoşuma gitmişti açıkçası.
"Peki."
"Seni tavuk dükkanına götüreyim mi?"
"Gerçekten mi?!"
Tavuk kelimesini duyunca kendime engel olamayıp ona sarılmıştım. O kadar sıkı sarılmışım ki öksürmeye başlamıştı.
Ondan ayrılıp utançtan kızaran yanaklarımı, başımı eğerek saklamaya çalışmıştım farkedeceğini bildiğim halde.
Yanımızdan bizim yaşlarımızda üç erkek geçtiğinde Tae sertçe beni kenara çekmiş ve elimi tutmuştu.
"Bakmamaları için illa s*kmem mi gerek yani?"
Elimi kendime doğru çekmeye çalıştığımda daha sıkı tutmuştu ve bu sayede kalp ritmim hızlanıyordu. İstediği beni kalpten götürmekse kısa sürece amacına ulaşacak.
"Tae elimi versene ya! Senin mi?!"
"Kes sesini. Sahipsiz sanmasınlar. Elimi bırakmayacaksın!"
Sakince konuşamıyor muydu? Ben biraz düzeldi sanıyordum. Hala ruhsuzmuş..
"Sahipsiz ne demek? Ben hayvan mıyım?"
Adımlarını hızlandırdığında, elimi eline kenetlediği için ben de hızlanmak zorunda kalmıştım.
"Evet kaplumbağasın."
Kıkırdadığımda o da gülmüştü. Kapısı açık olan tavuk dükkanına girdiğimizde burnuma harika kokular geldiğinde karnımın guruldadığını farkettim.
Çaktırmadan karnımı boşta olan elimde yumruklayıp masaya yerleştim. Tae de karşıma oturmuştu.
Peki benim karnım niye hala susmuyor?
Devam edecek...
Bö!
Dofgkdodkod
Acayip şekilde can sıkıntısından gülesim var aq
Kdkdkdkdk
Voteleyip yorum yapmayı unutmayınÖnceki bölüm ve bu bölüm 20 voteyi geçtiğinde bölüm atacağım
Görüşürükkkk
Ben bu shopu yapanın ellerini öpeyim harikaaaa
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• Tren Yolu • vsoo ✓
FanfictionTren Yolu'nda ne yapıyorsunuz? \vsoo ©loliera'2018 #vsoo içinde 1