06.30
Çalar saat;
Dididit dididit dididit dididit
Gözlerimi hafifçe araladım ve "Allahını seven şunu sustursun!" diye bağırdım. Tabiki kimse susturmamıştı çünkü evde benden başka kimse yoktu. Bende kendi çabalarımla susuturmya karar verdim. Elimi yavaşça komidinin üstünde gezdirmeye başladım ve işte olan olmuştu elim o bir bardak suya çarpmıştı ve tüm su kafama dökülmüştü çok güzel yeni bir güne ıslak ıslak uyanmış olmuştum. "Offf Allah'ım niye ben ya offffff" diye bağırdım ve yataktan kalktım. Asla sevmediğim ve her fırsatta değiştirmek istediğim ama asla ona yeticek kadar para biriktirmediğim yeşil mermerli banyoma girip,mini bir duş aldım. Duşdan çıktığımda kendimi o kadar rahatlamış hissediyordum ki bu rahatlığımi ikiye katlamak için tekrar pijamalarımı giydim. Ve artık tek eksik güzel bir kahvaltıydı. Kahvaltı yapmak için mutfağa gittim. O da ne aman Allahım saat tam 07.00 olamaz tam bir saatim var ve yol yarım saat sürüyor tarfik olmazsa tabi. Yarım saat içinde hem hazırlanıp hem kahvaltı yapmam imkansızdı ikisinden birini seçmek zorundaydım bir anda gözümde şu kıyamet sahnesi canlandı işten kovulmuşum ev kirasını ödeyemeyince kötü kalpli pis yaşlı buruşuk suratli iğrenç ev sahibim beni evden atmış ve sokakta uyumaya başlamışım sonra bir markete ısınmak için girmişim ve karşımda onu görmüşüm o mükemmel,o harika, o lezzetli en sevdiğim browni intense dayanamayıp son paramı da ona vermişim ve bir kaç gün içinde açlıktan ve soğuktan yani sıcaktan -yazın yaz günü ne soğuğu- ve açlıktan ölmüşüm... Hayır hayır bu kıyamet yaşanmamalıydı sonum böyle olmamalıydı onun için koşarak koridordan geçtim ve odama saptım en sevdiğim sarı elbisemi giydim laptopumu ve çantamı alarak evden çıktım durağa dogru hızlı adımlar atarken bir yandan da " Allah'ım nolur kaçırmış olmiyim, nolur trafik olmasın,nolur geç kalmiyim" diye kendi kendime konuşmaya başladım.
Çok şükür otobüsü kaçırmamıştım ama azıcık da olsa tarafik vardı bu yüzden tam 10 dk geç kalmıştım kimseye özelliklede Selin'e yakalanmadan odama geçmeliydim bizim ofis 8. kattaydı bu sıcakta tam 8 kat, imkansız. Zaten oldum olası merdiven çıkmaktan da inmekte de nefret ederim. Bide bu sıcakta beni hiç bir güç merdivenle çıkartmaz Selin bile. Bu arada Selin benim ofis arkadaşım,çok iyi bir kızdır ama Allah bir çene vermiş dakikada 5000 kelime. Mübarek Ceza'dan daha hızlı konuşuyor. Ben şahsen Ceza yerine onu dinliyorum- azıcık,biraz,azbişey tamam itiraf ediyorum baya abarttım ama cidden çok konuşuyor-. Asansörle yukarıya çıktım çok küçük adımlarla sessiz bir şekilde odama doğru gidiyordum bir yandanda arkamı kolluyordum çok şükür arkamda değildi derin bir nefes aldım omuzlarımı dikleştirdim ve önüme döndüm Allah kahretsin ofisde ki masama oturmuş beni bekliyordu.
"Günaydın Selin" dedim ve yerime doğru bir adım attım. "Hop hop nereye?" "İzin verirsen oturcam." "Öyle hemen oturmak yok canım beni dinliyceksin!" "Offf tamam gönder" " Bak Aslı bir iki gün olur okey ama sen tam bir haftadır aynı şeyi yapıyorsun ya yeter ya ben usandım seni beklemekten,ya Cansu hanım gelirse ne diycem diye düşünmekten kafayı yicem, ya sen hiç kovulmak tan korkmuyorumusun kadın zaten hepimizi işten atmak için bahane arıyor sonunda başaracak atıcak seni işten görüceksin..." "Offfff yeter da sus bi boğaldum tarfik var ben napiyim hem Cansu Hanım geldi mi görüyorum ki gelmemiş o zaman problem yok bitti." " Hayır canım bitme..." " Sus bitti dedim bitti benim çalışmam lazım işlerim var." " Çalış sen tabi çalış sorarım bunun hesabını ben sana" dediginde çoktan yerime yerleşmiştim. Derin bir nefes aldım ve laptopumu açtım. Aaa ben size ne iş yaptığımı söylemedim demi. Özel bir reklam şirketinde grafik tasarımcısıyım Selin de öyle -aslında ben çocukluğumdan berri hep pastacı olup şirin bir butik pastane açmayı hayal ederdim ama işte çevre baskısı. Yok pastacılık da meslek mıymış , para yokmuş , sıkılırmışım,o kadar okul okuduğum boşuna mı gitseymiş öyle yani bende sonuç olarak grafik tasarımcısı oldum. Bu arada yanlış anlamayın işimi sevmiyor değilim aksine çok seviyorum zaten pastacılığada hobi olarak devam ediyorum.- Laptopumu açtığım gibi Cansu Hanım'ın toplantı odasına diye bağırması bir olmuştu. Laptopumu kapatıp odaya girdim Cansu Hanım yeni bir deterjan markasına reklam çekiceğimizi orijinal fikirler beklediğini söyledi. Ve bir anda adımı söyledi " Aslı , Aslı Işık grafik tasarımcımız tam 1 haftadır işe geç kalıyor." " Allahım nolur kovulmiyim nolur kovulmiyim..." demeye başladım sessizce. Herkes bana bakıyordu derin bir sessizlik vardı. Bir süre sonra Cansu Hanım konuşmaya devam etti " Eğer bu şekilde tam 2 defa daha geç kalırsa kovulucaktır. Sadece kendisini bu konuda ikaz etmek istedim. Toplantı bitmiştir. Dağılabilirsiniz arkadaşlar." dedi. Ben sadece etrafa bakıyordum boş boş Selin gelip saçımı çekene kadar " Ne dedim sana ben!" diye yüzüme bağırdı. "Offf ben napıcam ya offf,2 gün dedi 2 gün ya offf offf napıcam şimdi ben, kesin kovulcam ya kesin"
(Medyadaki ofisimiz arkadaşlar )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞANSSIZLIK İŞİ
HumorBir insan ne kadar şanssız olabilir? Otobüsü kaçıracak kadar mı,yoksa limonatasından sinek çıkacak kadar mı? Şanssızlığı ve sakarlığı hayatının bir parçası haline gelmiş bir kız ve en büyük şanssızlığının ona getirdikleri... Unutmayın şanssızlık ve...