[01:21]
[Lp:Lost on you]
Yağmurun olanca şiddetiyle vurduğu cama silik bir buğu bırakan nefesimi üzüntüyle verdim.Kararsızlığım ete kemiğe bürünüp omuzlarımdan sarsıyordu sanki.Korkak değildim ancak hislerimin önünü de alamıyordum. Saatlerdir olduğu gibi aynı cümleyi zihnimden geçirmek yerine fısıltıyla söyledim."Ne kaybederim ki?"
Ve parmaklarım ikinci bir tereddüte düşmeden klavyede gezindi.
Ethereal.1: Bugün olduğu gibi her zaman susacaksan eğer yağmurun altında sırılsıklam olman hiçbir işe yaramayacak...Ürkekçe cama yaklaştım.
Allahım...telefonuna bakıyor.
Yüzünü yağan yağmurdan seçemiyordum.Kalbim delicesine atıyordu.Cevap verecek miydi?Zihnimden ona ulaşmak için bağıran tüm kelimeler onun vereceği cevabın yıkacağı seti bekliyordu.
Etrafına bakma zahmetine girmedi.Ve...
Ve telefonu cebine gerisin geri koydu.Gözleri yeniden saatlerdir olduğu gibi önündeki boşluğa daldı.Öyle umarsızdı ki yaz yağmuru olmasına rağmen benim hasta olması ihtimali ile kavrulan kalbime inat öylece oturuyordu eskimiş bankta.Ellerimi canımı acıtacak kadar sert,avuçlarıma geçirdim.Anlık yanma hissi ile elimdeki telefonu yatağa fırlatıp odamdan çıktım.Salona girmemle telaşlı adımlarımı,miskin adımlarıma bıraktım.Ellerimi umarsızca dağınık saçlarımda gezdirirken orta sehpanın üzerinde resim çizen ufaklıklara baktım.
"Ne yapıyorsunuz bakalım?"
Mira hevesli gözlerle bana bakıp işaret parmağıyla kardeşimi işaret etti.
"O beni çiziyor.Bende onu çizeceğim."
Selim kafasını kaldırıp onu süzdü.
"Benim kadar iyi çizemiyor ama.Baksana abla,benim burnum o kadar kocaman değil ki?"
Tebessüm ederek yanına gidip saçlarını karıştırdım.
"Belki de o kadar kocamandır,pinokyo."
Selim,mahçup bir şekilde bana bakıp üzgünce mırıldandı.
"Özür dilerim,abla.İnan bir daha asla yalan söylemeyeceğim size.Babam bana kızamasın diye öyle söyledim."
Tekli koltuğa otururken cama kısa bir bakış attım.
"Konu ne olursa olsun,yalan söylemek kötü birşey ufaklık.Ayrıca okuldan bir daha kaçarsan bir yıl boyunca benimle parka gitmeyi unut."
Usulca yutkunurken çok tatlı gözüküyordu.
"Söz bir daha yapmam abla."
Gülümseyip Mira'ya seslendim.
"Mira,güzelim.Camdaki çiçekleri gördün mü?Annem onları saksıya dikmeden evvel istediğin bir tanesini alabilirsin?"
Hızla kalemini bırakırken gözlerini kocaman açtı.
"Gerçekten mi?!"
Oyubazca sırıtıp planımın işe yaramasını umarak minik saksıları işaret ettim.
"Gerçekten.Hadi,gidip onlardan birini seç."
Hızla doğrulup pencereye koşturdu.Çiçeklere hevesle bakarken beklediğim serzeniş daha erken geldi.
"Aa,Liz abla!"
Sahte bir oyunculukla ona döndüm.Yanına ulaşmış olan Selim ile benim saatlerdir içimi burkan noktaya baktı endişeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELKİ DE
Short StoryYağmurun silemediği sönük tebessümüm genişledi... "Belkide..." Çatılan kaşları,titreyen dudakları...Tam şu an yere bakan hareleri... Tanrım...zaman duracaksa eğer tam şu an,tam da şu an durmalı.Biz tüketmeden,hatıralara karışmadan durmalı. ¤