Uzunca bir aradan sonra tekrar birlikte olmak beni çok sevindirse bile okur-severlerim için kötü bir haberim var. Evet bölümün kısa olması yetmiyormuş gibi bu kitabı askıya alma kararı aldım. Bu yıl lgs ye gireceğim için 2 kitabı birden yazmak benim için zor olacağa benziyor ve Meyra ve Miraç için kafamda pek taslak düşünce var ve size sunmam için biraz daha düşünmem gerekiyor ve inanın bazen ilham perilerim benden ayrıldığı için pek bir şey yazamıyorum yazsam bile yazım yanlışları kısa cümleler ve ortaya çok alakasız şeyler çıkıyor. Ben bu kitabı robot kelimelerden değil duygu kokan hislerin ağıtlarından parçalarla yazmak istiyorum ve isterseniz Miraç'ın bu işlere nasıl bulaştığını merak ediyorsanız yani oyun yapımcısının sağ kolu olma hikayesini size bir flashback sahnesi yazabilirim ve öyle de ara verebilirim. 15 tatile kadar bölüm atamayacağım ama ben hep buradayım bana özelden de ulaşabilirsiniz. 600 kelimecik kısacık bir bölüm olabilir..
Ama Bomba bir bölümle sizlerleyim..
&&&
Meyra uyanmıştı ama kimse bunun fakında değildi. Sadece etrafındaki sesleri dinlemekle meşguldü. Miraç'ın sesi duyuldu.
''Büyücü Anu senin burada olduğunu bilseydim ben bunu yapmaz...''
İhtiyar Anu Miraç'ın lafını kesti.
''Ben olayım yada olmayayım kıza bunu yapmaya hakkın yoktu.''
Miraçtan ses gelmeyince lafına devam etti.
''Ne düşündüğünü ve ne halde olduğunu emin ol senden daha iyi biliyorum oğlum. Bundan sonra burada kal. Siyah bölgeye dönemezsin.''
Miraç sinirle güldü.
''Artemis denen iyilik prensesinin yanında mı kalacağım ?''
''İste yada isteme genç adam onu buradan alıp götürmene izin vermem, bu kızı kendi bataklığının içine sokamazsın!''
Miraç sessizce güldü ve adamın güzel sesi Meyra'nın kulaklarına dolduğu an gülümsedi. Bir ölü kadar sessiz olmaya özen gösteriyordu ama ne yapsa nafileydi ve dudaklarından kıkırtılar sessiz odada duyuldu.
Meyra gözlerini açınca Miraç'ın sırtını gördü. Miraç Anu'ya bakıyordu. Anu Meyra'ya dönerek konuşmaya başladı.
''Ben bahçedeyim kızım bir şey olursa gelirsin.''
Anu Miraç'a uzunca bir bakış attıktan sonra odadan hızlıca çıktı.
Meyra yataktan kalkıp yanındaki sandalyeye oturdu. Kendini yorgun hissediyordu ve hala bu elbiseyle nasıl rahat uyuyabildiğini çözememişti. Miraç ona doğru diz çökünce refleks ile bakışlarını ellerine çevirdi. Adam kızın çenesinden tutup kendisine çevirdi.
''Bana bak Meyra''
Kız bakışlarını adama yöneltti. Meyra konuştu.
''Ne oldu ?''
Miraç derin nefes verdikten sonra bir süre öyle kaldıktan sonra devam etti.
''Artık gücümüzü birbirimizden almak zorundayız.''
O biraz önceki sessiz bir kedi olan kız bir kaplanın pençeleri kadar keskin bir şekilde bağırarak bütün odayı titretti.
''Ne demek almak durumundayız ?!''
İkisi de iliklerine kadar yorgundu ve adamın sabrı tükenmeye başlamıştı bu yüzden iğrenircesine konuşmadan edemedi.
''Çok kötü bir durumdaydın ve yapabileceğim tek şey buydu. Dua et ki yanındaydım ve seni kurtarmak zorunda olmadığım halde kurtardım. Daha neyin sitemi bu?''
Meyra'nın sinirleri altüst olmuştu onun leş bedeninden enerji almak falan istemiyordu işte.. Ölsün daha iyiydi.
''Senin gibi günahlarla boğulan birinden güç falan alamam ben tamam mı? İğrenç Herifin tekisin sen! Neden yaptın bunu senin gücünden beslenen muhtaç bir kıza dönüştürmen beni zevk mi verdi sana? Seni karşımda görmeye bile tahammülüm yokke..''
Adam sessizlik iskelesinden karşısında alabora olan gemiyi izliyordu. Kız sustu.. Onunla konuşmak duvarla konuşmaktan farksızdı. İkisi de sinirliydi ve hiçbir lafa tahammülleri kalmamıştı. Yorgunlardı.. Hayat yoruyordu işte insanları.. Adam üzgün ve kırgındı.
Ne yapmıştı şimdi bunları hak edecek.
''Sen sadece kendini düşünen pislik herifin tekisin!''
Dalgalı uzun saçlarını koparırcasına sertçe çekti bir an.. Hakim olmak için kendine beyhude bir çabaydı bu, sakin olmaya çalışıyordu çünkü hayatında ilk defa can yakmaktan korkuyordu ve manolya kokulu kadın onun sınırlarını bilmiyordu. Sahi bu koku yüzünden miydi onun yanındayken bütün günahlarının ruhundan arınıp gitmesi..
''Ben sadece kendimi düşünen pislik herifin tekiydim! O anki korkumun tarifi hiçbir dilde yok ve sen önyargıların yüzünden beni görmiyoe...''
Yüzüne inen okkalı tokat a sert bir küfür savurdu ve gözlerini kapattı. Vücudundaki terler adeta yüzünü sarıyor ve dalgalı saçları ıslak olduğu için ayrı bembeyaz görünüyordu. Küçük kadın bir an korktu ve düşündü. Onun için endişeleniyordu çünkü solukları düzensiz bir şekilde artmaya başlamıştı.
Meyra sessizdi çünkü adamın ruhunu hissetmişti ve bu korkunç adamın içindeki sevgiyi bekleyen çocuğu gördü. Ruhu güzel adamdı o ve heybeli bedeninin alında sevgiye muhtaç bir çocuk yatıyordu. Aptal minik kadın bunu şimdi fark ediyordu.
Adam kızı nazikçe kızın bileklerinden yavaşça tuttu. Onu ürkmek istemiyordu.. Anlamayan manolya kokulu kadına anlatmalıydı hislerini.. Adam istemsizce sessiz bir şekilde ağladı. Ter ve gözyaşları tenine bulandı ve minik kız bunu da fark etmedi. Kadın nefes aldı ve aldığı nefes adamın ruhunda huzur buldu.
''If we'd go again
All the way from the start
I would try to change
The things that killed our love
Your pride has build a wall,so strong
That I can't get through
Is there really no change
To start once again
I'm loving you''
Ve adam alaska rüzgarı dudaklarını, manolya kokulu dudaklara mühürledi..
&&&
Sağlıklı ve esen kalın..
Uzun bir zamandan sonra görüşmek üzere hoşçakalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyundaki Tutsak *ASKIDA
Ciencia FicciónOyuna hapsolan Meyra ve onu hapseden Miraç #35forever35 --- 23 Mart 2018