Nefesimi tuttum. Ellerimi göğsümde birleştirdikten sonra yasak ormanın içine doğru ilerledim.
Birinin beni görmesini istemiyordum. Sırtımı hemen sağımda bulunan ağaca yaslandım.
Bir kaç dakika sonra yasak ormanın girişinde Draco gözüktü.
Üstünde siyah bir simokin vardı. Özel bir davetten geliyordu belli ki.Sırtımı ağaçtan ayırdım ve yüzüme bir gülümseme yerleştirdim. Draco'nun beni neden buraya çağırdığı hakkında bir fikrim yoktu.
Sadece artık Draco'ya onu sevdiğimi söylemek istiyordum. Tuttuğum nefesimi dışarı verdim.
Draco birkaç adım ötemde durdu. Ama bir sorun vardı. Yüzüme bakmıyordu.
Aramızda ki mesafeyi birkaç adımda kapattım. Ellerimle yüzünü avuçladım ve bana bakmasını sağladım.
Bakışlarını kaçırdı. Elini elimin üzerine koydu.
"Seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi Hermione?" Dedi.Yanaklarımın kızardığını hissettim. Diğer eliyle önüme gelen perçemimi kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Bende seni seviyorum aptal!" Dedim.
Gözleri parladı. Bir an ağlayacağını düşündüm. Geldiğinden beri ilk defa gülümsedi. Ellerini belime koydu.
Ellerimi yanağından omuzlarına indirdim. Bana uzun uzun baktı.
Dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. Beni kendine doğru çekti. Gözlerimi kapadım. İliklerime kadar huzurla kaplandım bir an.
Dudaklarını dudaklarımdan ayırdı.
Beni belimden hafif itekledi. Bu ani hareketine karşılık kaşlarımı çattım.
Siyah ceketinden asasını çıkardı. Ona güveniyordum. Ama yine de elimi cüppeme attım.
Sonradan onu gryffindor'un ortak solonunda bıraktığımı farkettim.
Ceketinin kol düğmelerini çözdü.
Hiç görmek istemeyeceğim ve hayal kırıklığına uğradığım ölüm yiyen işaretini gösterdi.Ağlamamak için dudaklarımı ısırdım. Herşey yalan mıydı?
Gözlerini gözlerime sabitledi. Son kez bakıyor gibiydi.
"Sana zarar verecek. Bunu yapmak zorundayım Hermione."Dedi.
Gözlerimden yaşlar süzüldü.
"Bu olmak zorunda değil Draco."
Elimi ona doğru uzattım.
"Bunu birlikte halledebiliriz."dedim.Hıçkırdı.
"Eğer bunu yapmazsam seni bulup sana zarar verecek."
Uzattığım elime baktı. Elini elime doğru yaklaştırdı. Bir an elimi tutacak sandım.Kendi kendine;
"Bunu yapamam." Diye fısıldadı.Beni öldürecekmiydi?
Asayı bana doğru salladı ve geri sekme büyüsünü söyledi.
Gözlerimi şaşkınlıkla açtım. Ona doğru bir adım attım.
Geriye doğru bir adım attı.
"Draco kendinide mi öldüreceksin?"
Sol elimle gözyaşlarımı sildim.
"Üstesinden gelebiliriz Draco." Dedi.Bir süre öyle kaldık. Birbirimize ne kadar bakabilirsek o kadar uzun baktık.
Yasak ormanda sadece bizim iç çekişlerimiz duyuluyordu.
Gözlerimin içine baktı.
"Sen benim için hep bir étranger olarak kalacaksın Hermione."Ve hayatımızı tamamen değiştirecek o büyüyü söyledi.
"Obliviate."
Birbirlerine yabancıydılar.
Nefret bile onlar için yabancıydı.
Birleşmek istedikleri her an birbirlerine uzaktı.Eğer birbirlerinin kaderleri ise dönüp dolaşcakları yer yine birbirlerinin yanı olacak.
Birbirleri için étranger olarak kalıcakları zaman bile Draco Hermione'nin içinde ki küçük kızı, Hermione Draco'nun içinde ki yalnız çoçuğu tanıdı.
Bu onlar için kötü bir son değil.
Draco Hermione için kalbinin köşesinde ki en önemli iz.Hermione Draco için günün sonunda tek istediği kişi olarak kalıcak.
Önemli olan:
"İlkler hiçbir zaman unutulmaz."~~~~~~~~~~~~~~~~~
Final :')
Umarım bakış açınızı değiştirebilmişimdir.Bu onlar için asla kötü bir son değil. Ben yine bir yerlerde buluşacaklarına inanıyorum.
Özel bölüm çok istenirse yazabilirim sizin için.
emelswishes beni hep yorumlarınla mutlu ettiğin için.
xhalseysgirlx bana destek olduğun için.
drkookie her zaman yanımda olduğun için
valeskasriddle yorumlarınla kitabı güzelleştirdiğin için.
Bu kitabı şu ana kadar okuyup bana destek olan bütün okuyucularıma ithaf ediyorum. İyiki varsınız.
Umudunuz yanınızda olsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
étranger | dramione
FanficBilinmeyen Numara: Aynı sokaktan. Bilinmeyen Numara: Aynı caddeden. Aynı yıldızlara bakıyoruz. Bilinmeyen Numara: Ama birbirimize yabancıyız. 1. #pureblood 07.09.18 1. #mudblood 07.09.18 1. #ronaldweasly 25.09.18