Duyduğum sözcükleri idrak edemedim. Bunlara itiraz da edemedim. Herkesin himayesindeki gibi okuma hayallerim olmadı benim. Hayal bile kurdurmadılar bana. Öyle alışmışım ki bu dünyaya öyle alışmışım ki acizliğe. İçim cayır cayır yanarken dışımdan tek bir tepki gelmedi. Önüme düşen başımla birlikte tırnaklarımı avucuma geçirdim.
Babam anneme bir şeyler diyordu. Şu an bütün sesler bana uğultu gibi geliyordu. Bir an önce odama gidip doyasıya ağlamak istedim. Babamın çıkmasıyla paytak adımlarla ben de odadan çıktım. Merdivenlere sarsakca tırmanarak odama geldiğimde göz yaşlarımı serbest bıraktım. Bu şehir size hem ağlamayı hem de ağlamanı tutmayı öğretiyor.
Her günüm ağlamakla geçse de kimsenin yanında ağlayacak kadar güçsüz hissetmedim kendimi. Güçsüzlüğüm yalnızca beni ilgilendirirdi.
Ağrıyan başıma inat soğuk suda duş aldım. Soğuk baş ağrımı şiddetlendirirken nefes alamadığımı hissettim. Boğazımdaki yumru asla geçmiyordu. Mideme ardı ardına giren krampların açlığımla da ilgisi olabileceğini düşündüm. Uzun ve kızıl saçlarımı kurutmadan havluya sarıp üstümü giyindim. Dışarıdaki gök gürültüsü yağmurun habercisiydi.
En sonunda nemli saçlarımı tarayıp topuz yaptım. Tülbentimi de takınca mutfağa doğru yol aldım. Annemin bana bakacak yüzü yoktu. Tek bir kelam etmiyordu. İtiraz edeceğimi falan düşünüyorlardı herhalde. Eğer abim ölürse beni de yaşayan ölü yapacaklarından haberim olmadığını düşünüyorlardı.
Burukça gülümseyip mutfaktaki dolaptan çıkardığım kahvaltılıkları tırtıklamaya başladım. Sanki. lokmalar ağzımda büyüyorlardı. Bu evde hasta olmak istemiyordum. Ele ayağa düşmek istemiyordum. Bana bakacak birisi yoktu bu evde.
Öğlene doğru annem gelip olayları izah etmişti. Yarına kınamın olacağını öğrendiğimde mideme kramplar girdi. Başımı sallayıp odama girdim. Bir şeylere karşı koymak istiyordum.
Bi şeyleri yıkıp, kırıp dökmek. Bir şeyler değişsin istiyordum. Sinirle elimi tülbentime atıp saçlarımı yolmaya başladım. Asla bir hayatım olamazdı. Bunun farkındayım. Ama baba evinde ezildiğim yetmez gibi gelin diye gittiğim ağa evinde ezilmek en çok canımı yakandı. Yapacak hiçbir şey, konuşacak hiçbir dost kalmamıştı. Odaya çöküp iç çekerek ağlamaya başladım. Kuma gitme imkanım vardı, 50 yaşında birisine karı diye gitme imkanım vardı. Eğer zerre kadınlık gururum olmasa yenilir yutulabilir şeylerdi bunlar. Ama kendime yediremiyordum. Yalnızca bir kereliğine geldiğim bu dünyada kendime böyle bir hayatı yediremiyordum.
Yatağın kenarından kalkıp yatağa uzandığımda bacaklarımı kendime çekip olabildiğince küçüldüm. Üstüme örttüğüm yorganım sanki beni herkesten koruyacaktı. Sanki kimse bana dokunamayacaktı.
Bir kez daha acizliğime yandım.
***
Sabah gözümü annemin sesiyle açtım. Çabuk hazırlan kalk gibi şeyler söylüyordu. Artık kendimi ne kadar hazırladıysam bu duruma itiraz etmeden kalktım.
Üstümde dünden kalan uzun elbise vardı. Hemen onu çıkarıp haki rengi bi etek üstüne beyaz gömlek giydim.
Banyoya gidip işlerimi hallettikten sonra saçlarımı açıp taradım. Dün kurumadığım için bu nem bana dünden mirasdı. Örüp kendi etrafına doladıktan sonra haki rengi bir eşarp takıp aşağıya indim.
Kahvaltıyı hazırlayan anneme yardım edince hazırlanıp yenilmesi az bir vaktimizi aldı. Sofrayı toplarken annem hazırlanıyordu.
Yukarı çıkıp tekrar dişimi fırçaladım.
Annem ağzını aralayıp ''Kına gecesini bizim bahçede yapacağız Feride hanım. Malum bahçemiz de pek büyük değil. Misafir sayısı konusunda anlayışınıza sığınıyorum.'' Demek adı Ferideydi.
Feride hanım memnuniyetle gülümseyince yolda başka ses çıkmadı. Yol boyunca önümdeki yolları izlediğimde annemin iç çekişiyle eve geldiğimizi anladım.
Arabadan inip poşetleri aldığımızda eve doğru girdik. Annem salondaki masaya oturup benden su istediğinde eşarbımın iğnesini çıkarıp hızlı adımlarla mutfaktan su getirdim.
Büyük yudumlarla içip konuşmaya başladı. ''Kına için hazır ol kızım. Düğün de pek yakındır. Teyzenler geliyor Urfa'dan onlar için de oda hazırla olur mu.
Neydi bu şimdi? Ruhsal yorgunluğumu bir kenara atıp şimdi de fiziksel yorgunlukla mı uğraşacaktım? Ağır hareketlerle başımı sallayıp odama girdim. İğnesi çıkarılmış eşarbı ve boneyi bi hışımla çektim.
Ruhumdaki acılar birisinin yanında dışarı vurulmasa da kendimle başbaşa kalınca ağlamam kaçınılmaz oluyordu.
Üstümü çıkartıp ev kıyafetlerimi giydim. Misafir odasını silip süpürdükten sonra havalandırdım. Temizlediğine kanaat gelip odamdaki banyoya girdim. Yaklaşık 1 saatin sonunda kendimi tamamen arınmış ve temiz hissederken kapının çalmasıyla şom ağzıma tükürmek isteğimi fark ettim.
Odada bornozla yatıyordum!
Seçenek 1 - Eğer babam görürse ses etmeden geri çıkar ama bu benim asla unutamayacağım utanç verici bir anı olur.
Seçenek 2 - Eğer annemse bağırıp çağırır ama akşama unuturum.
Seçenek 3 ise pek mümkün değildi. Abimin yüzüme bakacak yüzü olduğunu sanmıyordum.
Israrla çalan kapının arkasına geçip ''Üstümü giyiniyorum.'' dediğimde annemin çabuk diye bağırması uzun sürmedi.
Uzun ve ıslak saçlarımı tarayip kuru bir havluya sardım.
Bornoz uzun süre benimle olduğu için vücudumun kurulmasına şaşırmadım.
Beyaz tenime siyah takımlarımı giyip dolaba astığım bindallıyı giydim.
Saçımı havludan kurtarıp makineyle kurutmaya başladım.
O kadar uzundu ki! Şeytan diyor kurutma ıslak çık. Annemin dilini bildiğim için kurutup nemliyken bigudiye sardım.
Yüzüme bb krem, rimel, kalem, ruj dörtlüsünü uyguladıktan sonra bindallımın takımı olan ayakkabıları giydim.
Annemin yanına bigudili saçla gittiğimde memnuniyetle gülümsedi.
Saat ilerledikçe misafirler geliyordu. Bense bu törenin başrolü olarak bigudili kafamla salonda oturuyordum.
Sonunda olduğuna kanaat gelip son kez kurutma makinesi tuttum saçlarıma. Yavaş yavaş açtığımda oluşan dalgayla sırıttım.
Saçım, üstüm ve makyajım tamam olduğunda aşağıya inip misafirlerin tamamlanmasını bekledim.
En sonunda Feride hanımlar da teşrif ettiğinde kına resmen başlamış oldu.
Kızlar mumları alıp etrafımda dönmeye başladığında direkt. hüngür hüngür ağladım.
Formaliteden ağlayacağıma dair kendime verdiğim sözü tutamadığım için bir de buna ağladım.
Herkesin şaşkına bana baktığını hissedebiliyorum.
Ne sanmışlardı? Bile isteye gelin olduğumu mu?
Kınayı yakma faslına gelince Menekşe abla elinde kına tepsisiyle yanıma çömeldi. En mutlu evlilik onun olduğu için uğur getirmesine binaen bana kınayı o yakacaktı. Avucumu çat diye açacak kadat salak değildim çok şükür. 18 yıllık hayatımın en az bir yılı düğünlerde geçtiği için gelenek görenekleri yalayıp yumuştum.
Menekşe abla ''Gelin avucunu açmıyor.'' Diye bağırınca Feride hanım çıkardığı cumhuriyet altınını avucuma koydu. Kına faslı yaklaşık 1 saat sonra biterken herkes yavaş yavaş evine dağıldı. Feride hanım annemle bir şeyler konuştuğunda heyecandan dudağımı dişledim. Ne konuşuyorsunuz fısır fısır yahu?
Annem mahçupca yanıma gelerek ''Uzatmak yersizmiş, düğünün yarın kızım.'' Dedi.
Boğazıma takılmak için an kollayan yumru kendini gösterdiğinde ağlamamın yaklaştığını anlamam uzun sürmedi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülru
Teen FictionKim kendisinden nefret eden birinin karısı olmak ister? Kim her gün hırpalanıp hor görülmek ister? Bunları hak etmeyen kadınların hikayesi... 18 yaşında hayatı birden altüst olan Gülru'nun hikayesi... Ve bu, aslında kadının hiçbir kitapta yazmayan...