BARIŞ BEY

1K 81 48
                                    


" Ulan yaprak... Sen mal mısın ya ?... Daha baslamadigin ise bile geç kaldın yuh sana tamam mı yuh! "

Sabah kendimi sövmeye başlarken bir yandan ne giyeceğimi dolaptan çıkarıyordum bir yandan da saate bakıyordum.

" Ya yaprak 20 dk kaldı " Kafama vurup kot pantolonumu ve kirazlı gömleğimi giyip beyaz spor ayakkabılarımı da ayağıma hızlıca geçirdim .

Hızlıca  başvuru formu mu ve sırt çantamı alıp evden hızlıca çıktım.

Yolda koşarak bileğimi sıkan tokayi alıp hızlıca saçlarımı at kuyruğu yaptım.

Saate bakarak yola devam ederken taksiyi durdurdum.

Kapıyı açıp abiye yolu tarif ettim.

" Abi... levent' e gidiyoruz... Bas abi bas... Bas"

Abi yüzüme bakıp panikli halimi görünce direk gazı kokledi.

Vücudumdan aşağı soğuk terler dökerken sadece ama sadece 5 dk min olduğunu fark etmemle iş hayatımın bittiğini yavaştan algılıyor gibiydim.

" Ah yaprak ya.. Sen kalk 25 yaşına gel hala değişmez mi insanın huyu ya... Bir gün be... Bir gün erken kalk... Kendin uyanamiyorsun.. Ama bari alarm la uyan " Derken abi bana 'bu delimi ' bakışları atıyordu.

Yolda kendi kendime konuşa konuşa şirketin önüne gelmiştim .

Taksiciye parayı ödeyip yavaşça şirkete baktım.

Şirket , şirket değil di ki ... Fabrika ydi fabrika....

Şirket için pek bir araştırma yapmamıştım. Adını bile daha şuan yeni kavriyordum. Şirketin önünde duran büyük logo ya baktım.

" OZANSOY Şirketi " Kafamda bu kelimeyi tekrar tekrar kurup ise geç kaldığımı hatırlayıp direk bodoslama girdim kapıdan.

Herkes halime bakıyordu... Bende onlara...

Mübarek sanki parti ye geliyorlar... Bu ne ya ? Elbiseler , şıkır şıkır takılar, topuklular desen onlar 2 metre...

3. Kata asansörle çıkıp patronun odasının yanındaki personel kıza sordum.

" Patron un odası neresi? "

Kadın bana soğuk bakışlar atarken ben sadece ona mal mal bakıyordum.

" Randevu aldınız mı hanımefendi? "

Kafamı hayır anlamında sallayıp sözel olarakta ifade ettim.

" Yoooo... İşe başlamak içinde  mi randevu alacaz halla halla ?"

Kadın sabrının dibini sıyırırmış gibi gözlerini yukarıya doğru belirtti.

" Hanımefendi Barış bey bugün çok yoğun... O yüzden , siz şu bekleme yerinde oturun... Barış bey müsait olunca ben size bildiricem...

Kadın bana eliyle oturacağım yeri gösterip kendi koltuğuna yaslandi...

Kendi kendime söylenmeye başladım.

" Ben aceleyle evden çıkayım... Kendime soveyim... Adamın rahatlığına bak ya... Mesgulmus... Sanki uluslar arası savaşı başlatmak için gün planı yapıyorlar..."

Kadın bana bu Ne diyor dermiscesine kafasını iki yana salladı..

Ben ise orada salak gibi 3 saatimi geçirdim.

》》》》》

" Lan 3 saattir bekliyorum ben burada... Bu patron ne yapıyor  lan içeride !"

Dedim kadının masasına elimi vurarak;

" Hanımefendi sakin olun... Birazdan bitecek Barış beyin işleri..."

Kıza dalga gecermiscesine gülüp tekrardan vurdum masaya elimi

" Lan kızım bana bak... Senin az sonra kavramı, 3 saate mi eş değer ?... Delirtmeyin lan adamı? "

Baş parmağımı kaldırıp kapıyı gösterdim...

" Burasiydi dimi Patronun odası? !"

Kadın bana korku dolu gözlerle bakıp, ne yapacağımı anlamış olacak ki masadan direk kalktı.

" Hanımefendi sakin öyle birşey yapmayın !"

Dedi sonunda kötü birşey olacakmış gibi...

" Sen onu patronu na şöyle... Yaprak Ayvaz'ı bekletmek neymiş görsün..."

Kadın bana eliyle sakın yaparken beni tanımış gibi baştan aşağı süzmeye başladı sapık gibi...

" Siz yapraksiniz değil mi ?"

Kafamı ona şüpheli dolu bakışlarla döndürürken ona bir kaç adım attım.

" Nerden biliyon ?... Tanışıyor muyuz? "

Kadın sakinleştirmeye calistirirmiscasina bana oturun dedi ...

" Yok tanımıyorum da... Neyse... O zaman siz sıkılmayın ben size şirketi tanitayim gezmiş oluruz hem " diyerek ayağa kalktı. .

Tanımadığım sarışın genç kadın koluma girip bütün şirketi tepeden tırnağa gezdirdi.

En son yine aynı kata gelip orada duran koltuğa yayildim.

" Şu patronuna şöyle, biz iş için geldik beklemek için değil. "

" Hanfendi isterseniz size kahve falan getire bilirim ?"

Kafamla ona otur işareti yapınca birden ayağa kalktım.

Kız bana bakıp nereye gidiyorsunuz dedi.

Bende onun kafası karışsın diye ona soru sordum.

" Saat kaç? "

O saate yonelince ben direk patronun odasına doğru yöneldim.

Kapıyı çalmadan açıp cama doğru bakan siyah takımlı adana baktım. Sarışın dı.

Boyu çok uzundu. Ama yüzünü goremiyordum.

" Ya siz ne hakla beni 6 saat bekletirsiniz ya... Ben buraya beklemeye mi geldim ? Çalışmak istemiyorsanız yüzüme söyleyin 6 saat bekletmeye ne gerek var lan... "

Kendimi durduramayip adama laf atınca adam fincandaki kahvesini bana  dönmeden masaya bıraktı ve ardından arkaya döndü.

Döndü.. döndü de... Barış ti o ... O sırıklarin en efendisi. Sarı oğlan... Picello... Yavşak olan.. Bana aşık olan... Benim ona itiraf edeceğim gün İstanbul'a dönen adam..

Barış bana bakıp gülümsedi.

" Barış? " Dedim şok olmuş bir ifade ile...

Barış bana iki adım yaklaşıp durdu.

Yürümeye başladığında açık olan kapıyı kapattı ve bana yaklaştı.

" 1.si... Barış değil Barış bey"

Ona ben hala şok halinde bakarken o bana ciddi bir suratla sanki geleceğimi biliyormuş gibi normal davranıyordu.

" 2.si ise... Benimle böyle konusamazsin... Yoksa sivine bulunduğum şikayetleri yazarım daha da iş falan bulamazsın... Kapiş? "

💓💓💓💓💓

YAPBAR İLE ALAKALI BİR KİTABIM DAHA VAR . İLK AŞK ADLI... PROFİLİMDE BULABİLİRSİNİZ.

ASİSTAN  》YAPBARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin