Algan 21. yüzyılda yaşayan 16 yaşlarında daha yeni gerçek dünya ile tanışmaya başlamış bir gençti. Ülkesinin ekonomisi çokta iyi değildi zaten kendisi de ailesi sayesinde ortalama bir hayat yaşıyordu. Şöyle ki durumu dünyadaki çoğu insana göre daha iyi idi. Dünyanın durumuna gelirsek, galiba sizlerde biliyorsunuz. Dünya da yüzlerce ülke ve milyarca insan yaşıyordu, her gün teknoloji biraz daha gelişiyor yepyeni cihazlar ortaya çıkıyordu. Ama her şey göründüğü kadar güzel değildi tabi ki de, kaynaklar her geçen gün biraz daha azalıyor, küresel güçlerde kaynak bulmak yerine kaynağı kullananları azaltmak için elinden gelenleri yapıyordu. İşte Algan böyle bir dünyada yaşıyordu, hayalleri ve hedefleri vardı. Algan orta seviyeli bir lisede okuyordu. Samimi olduğu arkadaşları vardı ama çokta sosyal olmayan birisiydi. kitap okumayı seven birisiydi. Tarihi severdi. özellikle eski türk geleneklerine ayrı bir hayranlığı vardı. Bazen aklından şu anki dünyada değilde geçmişteki dünyada yaşasaydı isminin hakkını verebilir miydi diye düşünmeden edemiyordu. yine bunları düşünürken kimya dersi bitmişti. Okuldan çıkarken en yakın arkadaşlarından birisine verdiği Gelecekte Türkler adlı kitabı geri aldı. Eve gittiğinde canından çok sevdiği kız kardeşi Gökçil onu yine sinir etmek için elinden geleni yapmaya başladı. Gökçil aslında aile için bir sürpriz olmuştu kendinden 12 yaş küçük bir kardeşi vardı ve maviye çalan gözleri vardı. Zaten anlaşıldığı üzere babası milletini çok seviyordu ve bunu çocuklarına verdiği isimlerle de belli etmişti. Algan günlük sorumluluklarını yerini yerine getirdikten sonra güneş ufuktan kaybolmaya başlamıştı ve evlerinin önündeki araba yıkama dan gelen su sesleriyle çok güzel bir manzara ortaya çıkıyordu. tabi bu manzarayı en zor görevlerinden biri olan yüksek derece ölümcül derece kokuya sahip olan çöp kovasını balkondaki yerine koyarken farketmişti gerçekten çok güzeldi. Düşünmeden edemeyen algan kendi kendine sordu
" Acaba insanlık bir gün güneşin üzerinde yaşayacak kadar gelişebilir mi? "
"Algan, geri zekalı evladım ne saçmalıyosun, geç içeri biraz ders çalış hayta herif"
Algan ensesine yediği fiskeyle kendine gelmiş babasının sözleri üzerine içeri girmek zorunda kalmıştı, yoksa güneş tamamen kaybolana kadar bu manzarayı izleyebilirdi. İçeri girdikten sonra zaman hızlıca geçmiş ve uyku vakti gelmişti. Diğer bir deyişle insanların boş hayallere daldığı ve boş boş düşündüğü o anlar. İşte Algan tamda o andaydı ama bu sefer aklında dönen düşünceler ilk kez farklıydı. eskiden olsa hep geçmişi düşünür girdiği savaşları hayal ederdi. Ama geçmiş geçmişte kalmıştı, artık geleceğe bakma vaktiydi. Bir insan geçmişi ile ne kadar övünebilirdi ki. Geçmişteki ataları da geçmişlerine takılsaydı geleceklerini oluşturabilir miydi. İşte o anda istemsizce gözlerini kapadı, zihni tamamen durgunlaştı ve yine boş hayallerle yeni bir gün için uykuya bıraktı kendini. Algan yavaş yavaş gözlerini açıyordu ve çevresini tam olarak algılayamamıştı ama etrafından cızırtı sesleri geliyordu. Gözlerini tam olarak açtığında istemsizce ağlamaya başladı, neden ağladığını bilmiyordu ama ağlıyordu. saatlerce ağladı, ağlarken gözleri buğulanmıştı ve tavanı tam olarak göremiyordu. Kendine gelmeye başladığında çevresine bakmaya çalıştı. çevresine bakarken oldukça zorlanıyordu. nedense boynu çok fazla ağrıyordu. Her şey çok anlamsızdı en son yatağına yatmıştı ve hayallere dalmıştı ama şimdi bir odadaydı ve çevresindeki kablolardan kıvılcımlar çıkıyordu. Algan ayağa kalkmaya çalıştı, olmuyordu sadece boynunu hareket ettirebiliyordu. Ne yapacağını düşünürken yan tarafında ki duvara gözü çarptı, duvarda silik yazılar vardı. Ama en belirgin "Bekle" yazısıydı. Algan da bekledi ama düşünmeden yapamıyordu neler oluyordu, ailesi neredeydi, burası neresiydi,bunlar aklını kurcalayan sorulardı ve cevaplar beklemekte yatıyordu. saatler aktı gitti Algan beklemeye devam etti, günlerde geçti Algan artık dayanamıyordu acıkmıştı ve yemek yemek istiyordu kendini zorladı ve vücudundan çıkan çatırdama sesleri ile ayağa kalktı. çok büyük olmayan bir odadaydı ve zemin daha az önce su dökülmüş gibi ıslak görünüyordu. duvarlarda dolaşan kablolardan kıvılcımlar çıkıyordu ve odanın tek ışık kaynağı olan floresan lamba yanıp sönüyordu. Algan korkuyla ve temkinli adımlarla banka kasalarında ki kapılara benzeyen kapıya doğru ilerledi. Daha dün yarın böyle bir yerde uyanacaksın deselerdi dalga geçmeyin benimle der çokta umursamazdı, ama şimdi korku filminin içindeymiş gibi hissediyordu. Nerede olduğunu bilmiyordu ama dışarı çıkıp ailesini bulabilirse neler olduğunu öğrenebilirdi. kapının ortasında bulun kulpu zorlayarak 360 derece tur attırdı ve kapı gıcırdayarak açıldı. kapının dışı içeriden tamamen farklıydı. Duvarlar tamamen beyazdı ve çok iyi bir aydınlatma vardı ama hiç cam yoktu. Algan duvardan tutunarak ilerleme başladı koridoru bir süre takip ettikten sonra çok büyük bir meydana çıktı her yer beyazlar içerisindeydi. Algan'ın ilk tahminlerine göre burası bir hastaneydi ama çok büyük bir hastaneydi. Meydanın tam ortasında bulunan ve danışma yazan lobiye doğru ilerledi ama danışılacak kimse yoktu. lobinin etrafından dolaştı ve içeri girdi. Danışma masasının üzerinde beyaz bir klavye ve hemen önünde monitör bulunuyordu. Algan bulabileceği bir şeyler olabileceğini düşünerek açma tuşuna bastı. bir süre sonra ekran açılmıştı ama arada bir titriyordu. bilgisayarda kayıtlı olan belgere bakmaya karar verdi belki buraya geliş sebebini bulabilirdi. kayıtlı isimlerin olduğu dosyayı buldu. Dosyada insan isimleri vardı ve yanında yeşil renkte "uyandı" yazıyordu. neler olduğunu anlamasa da bazı tahminler yürütüyordu. Arama kısmına kendi ismini yazdı kendi ismi çıkmıştı ama yanında kırmızı renkte "uyuyor(makine arızası)" yazıyordu. Algan şok olmuştu neler olduğunu anlayamıyordu.
" Ne zamandır uyuyorum?" bu soruyu sorduğunda anlamıştı ama anlamak istemedi ve bir umutla dosyayı açtı
" isim: Algan
Soyisim: Geçmişten (devlet tarafından verildi eğer kişi uyanırsa bu soyadı kullanabilir)
sebep ve sonuç: Hasta bir gece komaya girdi ve bir daha uyanmadı. komaya girdikten 1 yıl sonra soğuk depo teknolojisi keşfedildi ve ailesinin izni ile teknolojinin ilk insan adaylarından biri oldu ve 500 yıl sonra uyanmak üzere depoya bırakıldı. hasta diğer hastalarla birlikte uyandırılacaktı fakat soğutucusu arıza verdi ve hasta hayati fonksiyonları normal olmasına rağmen uyandırılamadı. "
Algan okuduğu yazı üzerine monitörün sağ alt köşesine doğru gözü kaydı.
"9.30 11.06.4018" Gördüğü tarih üzerine Algan inanamadı, bu bir kamera şakası mıydı nasıl 2000 yıl sonraya gelebilirdi nasıl. Alga nın başı dönmeye başladı ve şok nedeniyle bayıldı.
Algan 1 saat kadar sonra ayılmıştı ama hala yaşadığı olaylara inanmıyordu. Yavaşça ayağa kalktı ve boynunu ovaladıktan sonra artık daha rahat hareket edebildiğini fark etti, gerçekten de beklemek fayda ediyordu. Algan bilgisayarın başına geçti ve internete bağlanmaya çalıştı. kablolu internet yoktu ama wifi bağlanılabilecek bir modem gözüküyordu ve şifresizdi. İnterne bağlanır bağlanmaz adını bilmediği tarayıcıya girdi ve son 2000 yılda neler oldu adlı bir arama yaptı. ve karşısına çıkan sonuçlar şunlardı.
Bilinen tarihte gerçekleşen önemli olaylar
bilinmeyen tarihte dünya nasıl bir yerdi ?
Algan bilinen tarihte gerçekleşen olaylara bakmaya karar verdi ve siteye girdi.
3024 yılı bilinen tarih başladı bilinmeyen tarihle ilgili her şey internetten ve insanların ulaşabileceği yerlerden kaldırıldı.
3024 yılı sistemi kontrol eden Büyük Türkiye Cumhuriyeti yeni seçimden çıktı ve yönetici lider olarak Atalan seçildi
3050 yılı BTC sistemine bağlı olan jüpiter de çıkan kaçakçılık olayları bastırıldı ve suçlular yakalandı
.
.
.
4015 BTC sisteminin yeni lideri Başkan Ataman seçildi ataman sisteme iyi bakacağını ve önceden görev yaptığı Marsa meclisten seçilen bir vekilin geçeceğini belirtti.
Algan az çok neler olduğunu anlamıştı ve iki bin yıl az değildi 20 asırdır uyuyordu, galiba artık uyumasın bir anlamı yoktu. hemen internetten şu anın polislerine ulaşmayı düşünüyordu ama bunu uygulamaya dökemeden önce bilgisayarın ekranı kapandı ve tüm hastanenin ışıkları bir anda kırmızıya döndü. yapılan anonsa göre ki bu anons sadece kendisine yapılıyordu hastanenin enerji kaynağı bitmek üzereydi ve yıkılmasına çık az kalmıştı. Algan hemen tekrar açılan bilgisayardan hastanenin planını buldu ve çıkışa doğru koşmaya başladı. çıkışa yakın bir yerde güvenlik odası vardı ve Alga nın yolu üzerindeydi. fakat silah var mı yok mu diye bakmasına fırsat kalmadan duvarlar çatlamaya başladı. Hastanenin giriş çıkış kapısı bir asansör dü ve hastanenin kendi yapısından farklı olarak hala sağlam durumdaydı. Kendini asansöre atmayı başarmış olan Algan yeryüzü tuşuna bastı ve asansör yeni Dünya ya doğru yükselmeye başladı. Algan şu anda 2000 yıl geleceğe gidiyordu ve bu dünyada isminin hakkını verecekti
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzay Fatihi
Science Fictiongelecekte geçen bir hikaye. Açıklamayı boşverin de içeri gelin.