Çift: Winterwidow
Kelime sayısı: 1009
İyi okumalar!
Savaş bitmişti.
Thanos yenilmiş, sonsuzluk taşları şimdilik güvenli olacakları bir yere gönderilmişti. Toz olan herkes geri gelmişti ama aynı zamanda önemli kayıplar verilmişti.
Steve ve Tony ölmüştü. Diğer herkesin yaşayabilmesi için kendilerini hiç düşünmeden feda etmişlerdi.
Wanda, büyük bir depresyonun içindeydi. Sevdiği herkesi kaybetmişti. Kardeşi, sevgilisi, akıl hocası... Hepsi gitmişti.
Thor tüm ailesini kaybetmişti. Şimdiki tek hedefi halkına iyi bakmaktı. Bunu yapabiliyor muydu bilmiyordu ama elinden gelenin en iyisini yapıyordu. Babasını gururlandırmak istiyordu. İyi bir kral olmak, iyi birisi olmak istiyordu. Her gün ailesinin yasını tutuyordu.
Bruce gitmişti. Nereye gittiğini kimse bilmiyordu. Büyük ihtimalle sakin bir yerlere. Gittiği yerde günleri durgun geçiyordu. Hiçbir şey yapmıyor, yapamıyor ve sadece duvarı izliyordu.
Bucky her zaman yanında olacağını düşündüğü arkadaşını, kardeşini kaybetmişti. Yeniden. Daha acı verici bir şekilde. Her gece hıçkırarak ağlıyordu ve kendine gelemiyordu.
Clint ailesinin yanındaydı. O da çok şey kaybetmişti ama çoğu kişinin aksine onun tutunabileceği bir ailesi vardı. Üzgündü. Hem de çok üzgündü ama ailesi için toparlamaya uğraşıyordu.
Natasha ise... O büyük bir boşluktaydı. Hayatı boyunca çok şey atlatmıştı. Kırmızı Oda'dan sağ çıkmıştı, sayısız cinayet işlemişti, her şeyini kaybettiğini düşünmüştü. Sonra SHIELD ve İntikamcılar bunun yanlış olduğunu kanıtlamıştı ona. Ama şimdi yine aynı şeyidüşünüyordu: Her şeyimi kaybettim.
"Siktiğimin fırtınası." Natasha yattığı yerden doğruldu. Zaten her gece kabus görüyordu. Bir de üstüne fırtına eklenince iyice huzursuz olmuştu.
Yavaşça yataktan kalktı. Belki de uyku hapları kullanmaya başlamalıydı? Gerçi onların bile kendisini uyutacağını düşünmüyordu.
Stark Kulesi'nde kalmak Natasha'yı bazen üzgün hissetirse de buradaki anılar onu burada tutuyordu. Aklına geldikçe gülümsemeden edemiyordu.
Koridorun başındaki kapının ardından gelen ağlama sesiyle yerinde durdu. Her gece bu sesi duyuyordu ama içeri girip girmeme konusunda hâlâ kararsızdı.
Kafasını kapıya dayadı ve Bucky'nin ağlamasını bir süre daha dinledi. İç çekti. Artık içeri girmenin zamanı gelmişti.
Kapının tıklanma sesini duyduğunda Bucky yerinden sıçradı. Bu saatte kapısını çalan kişi kim olurdu ki?
"Bucky, içeri girebilir miyim?" Duyduğu sesle Bucky'nin gözleri kocaman açıldı ve yatağının yanındaki aynayla baktı.
Berbat görünüyordu.
"Bir saniye." Kapının arkasındaki Natasha'ya seslendikten sonra hızla saçını düzeltmeye çalıştı. Göz altları için yapabileceği pek bir şey yoktu.
"Girebilirsin." Natasha kapı kolunu yavaşça indirdi.
Oda ve odanın ortasındaki yatakta duran adam berbat bir haldeydi.
Yatak örtüsü darmadağın olmuştu, cam kapalıydı. Natasha Bucky'nin odada nasıl nefes alabildiğini düşünmeden edemedi. Yerde birkaç eşya ve cam parçaları vardı.
Bucky ise... O odadan kat kat daha kötü haldeydi. Neden yemeklerde başını asla kaldırmadığı şimdi belli olmuştu. Kilo verdiği belliydi ama bu kadar çöküşte olduğunu tahmin etmemişti Natasha.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shot? One Shot.
FanfictionFarklı shiplerin; klişe film sahneleri, klişe film konularına uyarlanmış one-shot'ları. Uyarı: Bol bol acemilikle karşılaşabilirsiniz. Uyarmaktan çekinmeyin lütfen! Not: Kitabın geneli klişelerden oluşsa da bazen orijinal bir şeyler de çıkabiliyor.