Fake Love - BTS
Ölmek istersen bileklerini dik kesmelisin, Namjoon-ah. Ben yaşamayı o kadar çok istiyorum ki bunu sana anlatamam. Ölürsen yıldız olursun, gökyüzüne ulaşırsın. O zaman senin gözlerinde yer edinebilir miyim, Kim Namjoon?
Gardenya Seoul -08.11 17.25
Cuma günü evden çıktığımda esen rüzgar yeni boyadığım saçlarımı yalayıp geçmiş ve bana hâlâ anımsadığım mavi çiçeklerin kokusunu taşımıştı. Hastaneye gitmem gerekirken adımlarım kokuyu takip etmiş ve kendimi Gardenya Seoul tabelasının önünde bulmuştum. Binanın hemen arkasında gözüken tarlada mavi çiçekler ekiliydi ve kasım ayındaydık. Bunun nasıl olacağını düşünmek istemiyordum. Gecelerdir uyuyamamanın verdiği sersemlik olduğunu düşünüyordum. Kim Namjoon beni bekliyordu hastanede ve ben kendimi Gardenya Seoul'un çiçek dükkanından bir buket mavi çiçek alırken bulmuştum. Dükkandan ayrıldıktan sonra adımlarım karşı sokaktaki hastaneye dönmüştü. Güzel manzarası olan bir hastaneydi, bende burada kalmak isterdim. İstediğim kata ulaştığımda Kim Namjoon'u ameliyathanenin önünde otururken buldum. "Namjoon." dedim kısık bir sesle ama o anında başını kaldırdı. Gözleri uykusuz olan benimkinden bile daha kırmızı ve şişkindi. "Seokjin." diyerek yerden kalktı ve ben fark edemeden yanıma gelip bana sarıldı. O gün kardeşi kaza geçirip ameliyata alındığında Kim Namjoon benim kollarım arasında ağladı. "Hayatımda ki tek değerli şeyi kaybedemem." diye fısıldarken beni o düşünceye itti. Karşılıklı oturduğumuzda onun gözlerindeki yıldızların söndüğünü fark etmiştim. "Namjoon-ah, SeeHon-shi güçlü bir kız." dedim sırtını hafifçe okşarken. Kardeşi See Hon onun tek ailesiydi, o benim olmadığım her şeydi. "Geldiğin için teşekkür ederim." dedi az önce aramızda ezilen çiçeklere bakarak. "Bu sizin için." dedim ona çiçekleri uzatırken. Gamzeleri gözükmesede gülümsedi bana ve burnunu çekerek çiçekleri eline aldı. " See Hon bu çiçeği çok sever. Hatta bana hediye olarak bu çiceğin parfümünü almıştı." dediğinde bakışlarım aniden onun gözlerine tırmandı. "Şaşırma, sigara koktuğumdan fark etmiyorsundur." dedi. Bir anda beni ensemden tutup kendine çektiğinde ne yapmaya çalıştığını düşünsemde burnuma dolan kokuyla duraksadım. Sabah duş almış olmalıydı ve sonrasında da kaza haberini alıp buraya gelmiş olmalıydı. "Sigara içmeye fırsatım olmadı." dedi parmakları ensemde gezinirken. Mavi çiçeğin kokusu ve boynundan yayılan koku yüzünden gözlerim dolduğunda geri çekilmek istedim ama buna izin vermedi. "Biraz daha böyle kal." diye mırıldandığında derince bir nefes aldım. Kırmızı ipleri yine çekiştirmişti ve orada öylece kaldım. Ta ki bana "Pembe saçların çok güzel olmuş, Seokjin." diyene dek. Ondan çekildim ve yüzüne uzun uzun baktım. "Namjoon sevilmek nasıl hissetiriyor biliyor musun?" dediğimde hafifçe gülümsedi. "Sevilmek-" duraksadı ve bana yine gülümsedi. "Sen söyle." Burnumdan bir nefes bırakıp karşımdaki duvara diktim bakışlarımı. "Bilmiyorum Namjoon, o yüzden sana soruyorum ya." Bir süre nefeslerimiz koridorda duyuldu ve doktor ameliyattan çıkana kadar öylece kaldık. See Hon'un ameliyatı iyi geçmişti ve normal odaya alınacaktı. İkimizde rahatça bir nefes aldık.