Tae Hyung.
Pazartesinin beraberinde getirdiği kasvet kokan okul yolunda çaresizce yürürken üzerimde son bir kez göz gezdirdim.
Beyaz inciler ile süslenmiş siyah uzun bel kot eteğimin üzerine yine siyah altın detaylı yarım kol saten ve yarı transparan bir gömlek giymiştim.
Ayağımda ise günlük siyah spor ayakkabılarım ve bilek hizasına kadar gelen fileli çoraplarım vardı.Karamel rengi saçlarım ortadan ikiye özenle ayrılmış ancak hafif dalgalı ve doğal bir görüntü bırakıyordu.
Mavi lenslerim ise âdeta ben buradayım diye bağırıyordu.
Yuvarlak çerçeveli gözlüklerimi düzelttikten sonra yola odaklandım.Her zamanki gibi mükemmeldim ve çevremde bana değişik bakışlar yollayan insanların düşüncelerini çüküme bile takmıyordum.
Umursamazdım ve her zamanda öyle olacaktım, başıma buyruk, özgür ruhlu bir yapım vardı sahiplenilmek veya beni kısıtlayacak bir sevgiliye kesinlikle ihtiyacım yoktu.
Jungkook ise...
O bu saydıklarımın tamamıyla dışında kalıyordu.
Sanki bir tek onun sahiplenmesine bir tek onun kıskanmasına ihtiyacım varmış gibi hissediyordum.Pembe unicornlu sırt çantamın kollarındaki tutuşlarım sıkılaşmış ve çoktan yaklastığım okul kapısından hızlı adımlarla girmiştim.
İlk dersin coğrafya olması gerilmeme neden oluyordu.
En son coğrafya dersimizde jungkook'un sıramın üzerinde duran defterimin arasına bıraktığı nottan sonra dersten soğumuştum.'siktir et avrupa kıtasını ben seni keşfetmek istiyorum'
Yazmış ve bunu utanmadan defterimin arasına sıkıştırmıştı.Orosbu çocuğu o anda görseydim feriştahını sikecektim ama eve döndüğümde görmüştüm.
Eski anılar yüzümde buruk bir gülümseme oluştururken yavaşça ortadan ikinci sıraya yerleşmiştim.
Hocaların öve öve bitiremediği tiplerden değildim ama zeki olduğum su götürmezdi.
Evet özgüvenden çok egoist olduğumu itiraf ediyordum.Dersin başlamasına yaklaşık on dakika vardı ve otuz saniye kadar sonra jungkook spastik özürlü hareketleri ve ergen sözleriyle sınıfa damlayacaktı.
Defterimi çıkararak masaya koyduktan sonra cüzdanımdan ihtiyacım kadar olan parayı almış ve ayaklanmıştım.
Hoca gelmeden kafeteryadan çikolatalı süt almalıydım çünkü kahvaltı namına hicbir şey yapmamıştım.
Midem yakında iflas bayraklarını çekecekti.
Zaten yaptığım sıkı diyetler yüzünden mideme neredeyse gram yemek gitmiyordu.Sınıftan çıkmak üzereyken jungkook gürültülü bir şekilde sınıfa girmiş ve göz devirmeme neden olmuştu.
Onunla uğraşacak havamda değildim. Açtım ben aç!Odak noktası ilk olarak ben olmuştum ardından da uzun bir süre bacaklarımda oyalanmıştı.
Yüzünden okuyabildiğim tek duygunun sinir olduğuna yemin dahi edebilirdim.
Normalde görse yavşak bir gülüş atar ve bütün gün vücudumu keserdi.Ne olduğunu çözememiştim ancak umursamadım.
Gidip süt almak için jungkook'a bakmadan hızla kafeteryaya indim.Sıraya girdiğimde önümdeki kız parasını ödemiş ve iki çift kaşarlı tost ile masaya oturmuştu.
Vay amına koyayım bu ne iştahKendi kendime mırıldandığımda sırtımda hissettiğim sıcaklık ile hafifçe başımı çevirdim.
Kim kyuhyun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUCK BUDDY•kth+jjk•
Fanfictionjeongook: kırk yıllık pezevengim böyle sağlam göt görmemiştim ;) tatahyung: pardon, yanlış kişiye yazdınız sanırım... jeongook: şu güzel götlü kim taehyung sen değil misin? tatahyung: tanrım... beni rahat bırak jungkook!! Femtae!