2 | Çekirdek çöpleri ve boncuk bilezikler

2.7K 243 149
                                    

Red Velvet - Red Flavor





Evlendiğimden beri her geçen günüm bir öncekiyle aynıydı. Aslında bu evlenmemle de değil, üniversiteden mezun olmamla başlamıştı. Tabii ki üniversite zamanlarımda her gün, her gece dışarılarda geziyor ve neredeyse hiç eve girmiyordum. Gerçi şimdi de eve girmiyordum doğru düzgün fakat bunun şimdiki nedeni çalışıyor olmamdı. Önceden ise eğlenmekten evi unutuyordum. Ve işte bugün de, monoton hayatımın bir diğer günleri gibi başlamıştı. Bugün bir göreve gidecek olmam benim için hiç bir şey ifade etmiyordu.

"Bu akşam geç gelme ihtimalim var. Bir göreve yollayacaklarmış beni ama ben seni haberdar ederim zaten siyah papatyam." Kapı eşiğine yaslanmış ayakkabılarımı giyerken bana bakan Hyejoo'ya durumu açıkladım. "Ah anladım. Aramanı beklerim o zaman, yemeği ona göre ayarlarım." Demiş ve bana doğru adımlamıştı. "Ha bir de...Eğer geç gelirsen biz kızlarla konuşmuştuk da, kızlar gecesi mi yapsak diye ama sen gelmeden giderler zaten." Gözlerini kaçırıp konuşmasıyla aptal gibi gülümsememek için tüm vücudumu sıkmıştım. "Tabii ki yapın. Hatta ben bu akşam Hoseok'ları bir ziyaret ederim eğer erken çıkarsam. Eve geç gelirim yani siz eğlenin." Deyip gülümsedim.

Sözlerimle birlikte hemen gözleri parlamıştı Hyejoo'nun. Kollarını belime dolamasıyla ben de kollarımı boynuna dolayıp ona sarılmıştım. Bir kaç saniye süren sarılmamız, saçlarından öpüp geri çekilmemle sonlanmıştı. "Hoşçakal o zaman." Deyip gülümsemesiyle yanağını sıkmış, hızlı adımlarla evden çıkıp arabama yönelmiştim.

Alıştığım yollardan ilerlerken dakikalar içerisinde, biraz hızlı gitmişti araba, laboratuvara varmıştım. Normal saaten de erken gelmiş olmanın rahatlığıyla savsak adımlarla içeri girip bölümüme doğru ilerledim. Daha kimsenin gelmemiş olduğunu görmemle hiç şaşırmayıp kendi masama ilerledim ve oturmadan bilgisayarımın açma tuşuna bastım. Bu sefer üşenmeyip ceketimi askılığa asmaya gittiğimde kapı apar topar açılmıştı. Gözlerim kısılmış bir şekilde kapıya döndüğümde Kim Seokjin'i görmemle bıkkın bir nefes verdim.

"Yoongi! İşte aradığım adam." Beni görmesiyle gülümsemiş, hızlı adımlarla yanıma varıp elini omzuma koymuştu. Gözlerim istemsizce omzumdaki eline kayarken benden ne çeşit korkunç şeyler isteyeceğini kurgulamaya başlamıştım bile. "Hiç öyle bakma, bir şey istemeyeceğim. Sadece bir saat sonra görev için mekanik bölümünde olman gerektiğini söylemeye geldim." Gözlerim hala omzumdaki eline takılıyken konuşmuştu. "Hey! Duydun mu sen beni?" Yüzümün önünde şıklatılan parmaklarla gözlerimi hızla kırpıştırmış, transımdan çıkıp Seokjin'e bakmıştım. "Ah evet, duydum." Demiştim.

Seokjin tekrardan gülümseyip elini omzumdan çekip geri geri kapıya gitmeye başlamıştı. "Bir saat sonra Min. Sakın geç kalma!" Son kez uyarısını yaptıktan sonra kapıyı da kapatarak bölüm odasından çıkmıştı.

Odadan çıkmasıyla saatime baktığımda 7:32 olduğunu gördüm. Yani bu da demekti ki saat 8:32'de orada olmalıydım. Veya 8:30'da mı olmalıydım? Çünkü bilirsiniz, genelde tam saatler kullanılır böyle şeyler için. Kaşlarımı çatıp sinirle ofladıktan sonra sandalyeme oturup bilgisayarımın şifresini girdim.

Hayır, şifrem kesinlikle SiyahPaptyam991 değildi.

Yaklaşık kırk dakika boyunca halletmem gereken işleri halletmiştim. Bir sürü mail yazıp attığım için beynimin uyuştuğunu hissetmiştim. Başımı sandalyemde geriye attım. "Yoruldum be anam." Homurdanarak masamdan kalkarken tabletlerimin üzerine bıraktığım telefonumu cebime sıkıştırdım. Hala bölümdekilerden biri bile gelmemişti. İçten içe onların nasıl tembel gerizekalılar olduklarını düşünürken odadan çıktım ve mekanik bölümünün olduğu devasa kısma yürüdüm.

REWIND. ⠀⠀[ YOONMIN ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin