•kırmızı•

4 0 0
                                    

Umut etmek,

çok kolay bir şekilde umut edebilirdi insan, küçük büyük fark etmez her şey için umut edebilirdi insan.

Mesela; küçükken daha fazla oyun oynayabilmeyi isterdi insan, umut ederdi daha fazla oynayabilmek için.

Ya da daha fazla yemek için,

ya da daha fazla kıyafet için,

ya da birini elde edebilmek için,

ya da kazanmak istediği savaş için,

ya da bir küçük çocuğun ailesinin onu sevmesi için.

Benim gibi.

Her şey için kolayca umut edebilirdik, fakat bazen öyle zamanlar yaşıyorduk ki bütün inandığımız şeyler uçup gidiyordu. İnançlarımız kalmıyor, güvendiğimiz şeyler yok oluyordu. Bir nevi uyanıyordunuz.

Görüyordunuz gerçeği,

görüyordunuz umut etmenin bir anlamı olmadığını, hayal ettiğiniz şeylerin gerçekleşmeyeceğini.

Küçüklüğüm benim kendi başıma sıkılarak oynadığım kısa oyunlarla geçmişti, tek başıma, kimsesiz. Onca kardeşimin arasında kaldığım odada tek başıma kimsesiz oyun oynayarak geçirmiştim, küçüklüğümü sevdiğimi söyleyemezdim daha doğrusu hayatımın hiç bir saniyesini sevdiğimi söyleyemezdim.

Çünkü hayatımda sevebileceğim, değer verebileceğim saniyelerim yoktu benim.

Hayatım eşittir acıydı.

Daha fazlası yoktu,

daha fazlası olmayacaktı.

Başımı iki yana sallayarak daldığım düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştım, oturduğum koltuğumdan kalkarak odamın içerisindeki boy aynamın karşısına geçtim.

Yeşil göz rengim, bir aylığına olan turuncu saçlarım, 157cm boyum ve elli iki kilomla güzel bir kız olduğumu belirtebilirdim. Güzeldim fakat abartılacak kadar değildi, fakat zaten abartılmıyordum.

Daha doğrusu benim güzelliğimden, benden hiç kimse bahsetmemişti şeytanın kızı ve ya sahte prenses lakaplarının haricinde.

Dudaklarıma küçük bir tebessüm yerleştirdim, hafiften dolmaya başlayan gözlerimle birlikte tebessümüm genişleyip gülümsemeye çevrildiğinde başımı eğdim.

Korkardım küçükken yalnızlığımda, yakınımdaki hizmetçilerime rağmen ruhumdaki yalnızlık hissinin verdiği histen korkardım. Birine sarılmaya ihtiyacım olurdu, fakat sarılabileceğim kimse yoktu etrafımda. Birine tutunma ihtiyacı hissederdim, fakat tutunabileceğim kimse olmazdı. Düştüğüm zaman, ayağa kaldıran. Ağladığım zaman, bana sarılan bir ailem hiç bir zaman olmamıştı.

Artık olmayacağını kabullenmiştim,

artık olamayacağını kabullenmiştim.

Küçükken bir gün içime cesaret doğmuş odamdan hizmetçilerim yanındayken çıkmıştım, sarayın içerisinde koşturuyor annemi arıyordum.

Annemi bulduğumda bacaklarına sıkıca sarılmıştım, o zaman babamda yanındaydı annemin. O gün sadece anneme sarıldığım için bana ceza verdiğini hatırlıyordum, bir hafta boyunca kapkaranlık zindanda tutmuştu beni.

O gün bitmişti benim için hayallerimdeki babam. Babamın beni sevme umudum.

Beni diğer çocukları gibi kardeşlerim gibi sevme umudum...

İşte o gün vazgeçmiştim babamdan.

O gün babamın beni sevme olasılığının hiç olmadığını ve olmayacağını açıkça öğrenmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 22, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SAHTE PRENSES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin