Yaz

84 13 37
                                    

Metal alaşımı zemine vuran postal sesleri yankılanıyordu.

Rap, rap, rap...

Sekizinci bölükten komutan Xand, -28. kattaki toplantı odasına ilerliyordu. Iod gezegeninin yüzeyi kavruluyordu. Çok yakın olan güneşleri, ondan biraz uzakta bulunan ikinci güneşleri gezegeni fokurdatıyordu. Soğutulmuş çekirdekleri yer altı mahzenlerini serin tutuyordu. Gece yalnızca yarım saatlik bir dilimde oluşuyor, ufukta yeni doğacak güneşin ışıltısıyla hafifçe serinletiyordu. Bir gün 25 saat sürüyordu.

Kaydırmalı metal kapıya ulaştığında derince nefeslenip duraksadı. Tanrı aşkına ne yapıyordu? Bu işe kalkıştıklarında, henüz bir çocukken bile o umut dolu geleceğe gözlerini dikmişti. Ortak bir yaşam! Çıkarlarla kirletilmemiş, katliamlarla yıkanmamış, saf, temiz, tarafsız bir idea. Şimdi ise ellerine kendi umutlarının pis kanı bulaşıyordu. İçine bir nefes daha çekip, dik durarak elini metal panele bastırdı.

İçeride kargaşa hakimdi. Herkes birbirine bağırıyor; kimse bir diğerini, hatta kendi sesini bile dinlemiyordu. Ama Xand hepsini duyuyordu. Boz suratlı bir adam durup durup 'hatalıydık' dedikten sonra dönüp 'biz en doğrusunu yaptık' diyebiliyordu. Kendilerinin bile farkında olmayan bu insanlar diğerlerini nasıl fark edecekti ki? Bu işte bir çarpıklık vardı. Görüntü ekranını düzeltti. Şimdi karşısındaki panelden herkesin yüzünü rahat rahat görebiliyordu. Sonunda biri onu fark ederek 'komutan Xand' diye selam verdi ekrandan. Diğerleride teker teker selama katılınca ortamda bir sessizlik oluştu. En sonunda beşinci bölük komutanı Tuyan konuşmayı devraldı.

"Komutan Xand; çoğunluğumuz gemilerin güçlendirilip tekrar 'Kış' gezegeninin yörüngesine oturtulması düşüncesinde oy kullandı. Sizin düşünceniz nedir?"

Herkes dikkatle komutan Xand'i izlerken o hafifçe gülümsedi.

"Benim düşünceme göre bu yanlış bir hareket olur. Doğaya karşı olan yenilgimiz kimileri için bizi sorgulamaya yönelik bir olay. Gücümüzün güçsüzlüğe dönüştüğü bu olayda öncelikle isyanlara karşı önlemler almalıyız..."

"Ama..." diyecek oldu altıncı bölük komutanı Jun, "isyan çıkması mümkün değil..."

"Kaluma'da bir protesto gösterisi başladı bile. Bir grup elçilik binasına yürümüş, insaniyet talep etmişler." Kıs kıs güldü. Diğerleri bu gülüşü yanlış anladı.

"Komutan Xand, bakın siz bile gülüyorsunuz. Bunlar bir avuç anarşist. Kimse onları ciddiye almayacaktır. Korkmamız gereken bir şey değil."

"Aksine, komutan Jun. Bence olay oldukça ciddi. Gösteriler fikirleri ortaya çıkarır. Fikirler düşünen zihinlerde otoriteye karşı tehdittir. Öncelikle düşünceleri etki altına almalı, daha sonra gidişata göre hareket edilmeli. Beklenmeyen tehlike yakından gelendir." Böyle özlü sözleri cümle sonuna eklemeyi seviyordu.

"Bu konuyu tartışmalıyız." diye soludu birinci bölük komutanı Yuan.

Onlar tartışırken Xand yerinden kalkıp odadan çıktı. Daha fazla karışmak istemiyordu. Kaluma'da ki protesto onun içindeki bir şeyleri harekete geçirmişti. Umut mu? Hayır, daha özel, daha gizli bir şey. Kavrayış. Değişimi kavramıştı. Bir şeyler yenilecek, evrilecek ve tekrar bozulmak üzere düzelecekti. Kalbi gelecek olanın heyecanıyla pır pır etti. Yıllardan sonra, ilk defa mutlu hissediyordu. Değişime katkı sağlamalıydı. Değişimi ana merkezde, bölüğün kalbinde gerçekleştirmeliydi. Hızlıca orta kata, insanların yoğunlukta olduğu yere gitti. Ama oradan önce odasına uğrayıp küçük metal bir disk aldı ve bir görüşme yaptı.

Orta kısım kalabalıktı ve yoğun ayak seslerinden başka bir ses yoktu. Ölü gibi, neredeyse nefessiz yaşıyorlardı. Benliksizlik. Benliksizlik hepsini esir almıştı. Fikirleri yoktu, duygularıda. Elindeki metal diske bakıp içinden kıs kıs güldü. Değişimi güçlendiren şey acıydı. Ölümden daha acı bir şey olabilir miydi?

Değişimi yaratamazdınız, değişimin kendisi olmalıydınız.

Elindeki bombayı aktif hale getirdi.

MONAD (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin