Jungkook akşam için hazırlandı. Beyaz hakim yaka gömlek, siyah pantolon, güneş gözlüğü ve ağız maskesini taktı, her şey hazırdı. Bavulunu alıp çıktı ve taksiye bindi.
Aceleci davranıyordu, uçağa saatler olmasına rağmen oraya gidip uçağı beklemek en iyisiydi.
Namjoon' un evine varmıştı. Paspasın altından anahtarı alıp kapıyı açtı. Elleri ve bacakları titriyordu heyecandan. Jimin' in odasının kapısını gürültüyle açıp korkutmuştu Jimin' i. Jimin şaşkın şaşkın bakarken:
-Hadi, kalk gidiyoruz, kaçıyoruz buradan, dedi Jungkook. Jimin' in şaşkınlığı katlanmıştı. Jungkook hızla Jimin' in kolundan tutup sürüklerken:
-Jungkook, dur korkuyorum ya yakalanırsak?, dedi Jimin.-Korkma, yakalanmayacağız, artık kötü bir şey olmayacak, dedi Jungkook.
-Ya ailelerimiz, onlara ne olacak Jungkook?, dedi Jimin.
-Onlar çoktan kaçtı, bizi bekliyorlar Jimin, dedi Jungkook. Jungkook Jimin'in ayakkabılarını alıp hızla Jimin' in ayağına geçirdi. Şaşkınlıktan tutulup kalmış Jimin' i kolundan tutup sürükleyerek dışarı çıkardı ve taksiye doğru koşturdu. Taksiye binip yola çıktılar.
------------------
Jungkook ve Jimin check- in yaptırıp biletlerini aldıktan sonra oturup beklemeye başlamışlardı. Uçağın kalkmasına bir saat vardı.
-Jungkook-ah iyi hissetmiyorum. Kesinlikle yakalanacağız, diye sızlandı Jimin.
-Hayır, her şey yolunda, güven bana hyung, dedi Jungkook.
-Bu arada acıktın değil mi? Senin için yemek getirmiştim, dedi ve çantasından yemek kutusunu çıkardı Jungkook. İçinde acı tatlı soslu tavuk vardı, yemek çubuklarıyla Jimin' e yedirmeye başladı. Jimin lokmalarını yavaş yavaş çiğnerken etrafa bakınıyordu. Birden bire Namjoon' un çıkagelmesinden korkuyordu. Jungkook da onun kadar stresliydi ama yine de Jimin' i rahatlatmaya çalışıyordu. Jimin ise onu dinleyemiyordu bile.Aniden tepelerinde bitti Namjoon. Jimin ağzındaki lokmayı güçlükle yutup ağlayarak:
-Hyung, lütfen benim bir suçum yok, dedi. Jungkook korku dolu gözlerle Namjoon' a bakıyordu.
-Kardeşin Jungkook' la aynı yaşta değil mi?, dedi Namjoon.
-Hyungnim yapma, dedi Jungkook.
-Annen ve baban çok üzülecek Jimin-ah, dedi Namjoon. Jimin kocaman açılan gözleriyle şaşkınca:
-Yapamazsın, dedi ve Jungkook' a döndü. Jungkook başını öne eğdi.
-Bir şey söyle Jungkook, ''yapamaz'' de. Ailelerimizin yerini bilmiyor ne de olsa, dedi Jimin.
-Kardeşin şu an evinde Jimin- ah, bilgisayarda oyun oynuyor, görmek ister misin?, dedi Namjoon. Telefonunu çıkarıp gösterdi, kardeşinin izlendiğinden haberi yoktu.
-Jihyun- ah, dedi Jimin, şefkatli çıkmıştı sesi. Çoktandır görmediği kardeşini görmüştü.
-Hyung ne istersen yaparım, ona bir şey yapma, dedi Jimin.
-Hayır, Jimin, bu uçağa binmelisin. Hyungnim ne istersen yaparım, lütfen Jimin' i bırak, dedi Jungkook.
-İkinizden biri gelmese bile ikinizin ailesini de öldüreceğim. Bu yüzden, şimdi, düşün önüme, dedi Namjoon. Jungkook yavaşça kalktı, çantasını alıp Namjoon' un yanına geçti daha sonra Jimin de kalktı. Namjoon' un önünden yürümeye başladılar. Siyah mat range rovera binip eve gittiler.
Jungkook ve Jimin yol boyunca ağlamışlardı. Arabayı durdurur durdurmaz Jungkook arka koltuktan inip ön koltuktaki Jimin' le birlikte kaçmayı denese de Namjoon ikisini de yakalayıp eve girene kadar sürüklemişti. Çığlık çığlığa ağlayışlarını umursamıyordu Namjoon önce Jimin' i evin bir odasına kadar sürükleyip ayak bileğinden kelepçelemiş daha sonra aynısını Jungkook' a yapmıştı. Bu odanın penceresi yoktu ve içeride tıbbi malzemeler vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ VE SİYAH (BTS Fanfiction)
FanfictionNamjoon içeriye girdiğinde bacağındaki zincire dolu gözleriyle bakan Jimin' i gördü. Jimin Namjoon' un kendisine baktığını fark ettiğinde gözyaşlarını gizlice silmeye çalıştı. Namjoon' un kendisine doğru, yavaş yavaş büyük adımlarla gelmesi Jimin' i...