Evet sevgili az sayıdaki okurlarım 😀 size seveceğinizi umduğum bir hayatla güzel bir aşk hikayesiyle geldim umarım beğenirsiniz...
Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım ile hocası Yahya Kemal’in ilişkisi...
Başında kavak yelleri esen, babasından henüz ayrılmış olan annesini deli gibi kıskanan bir gencin cümlesi...
90 yıl önce telaffuz edilmiş ama unutulmamış, hatta Türk edebiyatında yer etmiş bir cümle.Neredeyse bir asır önce yaşanmış olan bir aşkın sonunu getiren bir cümle belki de...
Nazım Hikmet’in annesi, ressam Celile Hanım ile Yahya Kemal’in nihayete eremeyen aşkını bitiren cümle:
“Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.”
🌾🌾
Alman ve Polonyalı paşaların torunu
1884’de Polonya ihtilalinden kaçan Borcenski, Osmanlı’ya sığınır. Türk tebaasına geçer ve Mustafa Celaleddin adını alır. Üst düzey bir Osmanlı paşası olan Mustafa Celaleddin’in oğlu Enver; Alman asıllı Müşir Mehmet Ali Paşa’nın kızı
Leyla ile evlenir. Celile bu evlilikten doğar.
“El bebek gül bebek” yetiştirilen, mürebbiyelerle büyütülen bir kızdır. Güzelliği dillere destandır. Dikkat çeken tek özelliği bu değildir üstelik, babası Enver Paşa’nın saraydaki yaverlik döneminde saray ressamı sıfatıyla İstanbul’da bulunan Fausto Zonaro’dan ders almış bir ressamdır.
Celile 1900’lerin başında, dönemin valilerinden Nazım Paşa’nın oğlu Hikmet ile evlenir. İki de çocukları olur: Nazım ve Samiye...Celile çocuklarını büyütürken, söz konusu aşkın diğer kahramanı Yahya Kemal de Paris’tedir.
II. Abdülhamid’in neredeyse herkesin peşine bir hafiye takıp saraya jurnallettiği dönemde, kendini hiç düşünmeden Messagerie Maritime’in Memphis gemisine atmıştır. Tek kelime Fransızca bilmeden hem de... Selanik limanında yolunu kesen gizli polislere “Efendi, ben Avrupa’ya kaçıyorum, orada Sultan Abdülhamid aleyhinde yazı yazacağım. Bu gemiden inmem, indirmek elinizdeyse indiriniz” cevabını vermiştir.
16 yaşında gittiği Paris’ten 28 yaşında döndü
Paris’te Türk edebiyat ve fikir adamlarını bulur; Meaux Koleji’ne yatılı olarak yazılır. Fransızcayı iyice öğrendikten sonraki durağı ise Ecole Libre de Sciences Politiques’in Dış Siyaset bölümü olur.
“Gerek tarihte gerekse şiirde zihnimin teşekkülünü bu döneme borçluyum” dediği Paris serüveni, Meşrutiyet’in ilanından dört yıl sonra, 1912’de sona erer. Henüz
16 yaşında, bir bilinmeyene doğru yol almak için terk ettiği ülkesine, 28 yaşında ve şiirde Türk kimliğine ulaşmayı şiar edinmiş olarak döner.🌾🌾🌾
Celile Hanım ile Yahya Kemal’in ayrılıklarının üzerinden yıllar geçer, herkes kendi yoluna gider. Yahya Kemal elçilik göreviyle bir süre Avrupa’da kalır, sonra milletvekili olarak Meclis’e girer. Celile Hanım Paris’te resim çalışıp İstanbul’a döner, İbrahim adında bir paşazade ile kısa bir evlilik geçer başından.
Ayrılıklarından 19 yıl sonra, 1938’de yeniden bir mektup yazar Yahya Kemal’e... Ama ne aşk vardır bu kez içinde ne de tutku. Oğlu Nazım Hikmet büyük bir şairdir artık ve dünya görüşü nedeniyle dönemin iktidarı tarafından hapislerde süründürülmektedir.
Cumhuriyetin 15’inci yılı nedeniyle bir af tasarısı gündemdedir, o sıralarda Bursa Hapishanesi’nde bulunan Nazım da bu aftan yararlansın diye destek bekler Yahya Kemal’den. “Maziden gelen bir ses” olarak imzaladığı mektubunda “Onu himaye ederek kanayan bir anne yüreğini kurtarınız” diye yalvarır. Ama cevap alamaz. Ne evet ne hayır... Yahya Kemal susmayı seçer.
Bir başka rivayet daha vardır. Artık gözleri zor seçen Celile Hanım, 1950 yılında oğlunun hapisten kurtulabilmesi için Galata Köprüsü’nde açlık grevine başlar. Köprüden geçen Yahya Kemal onu görür ama görmezden gelir, geçip gider.
Celile Hanım 1956’da göçüp gider bu dünyadan, Yahya Kemal ise ondan iki yıl sonra... Geriye edebiyat dünyasında dilden dile dolaşan, hüzünlü bir aşk hikayesi kalır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Bahçesi
PoetryNe şairler doğmuş, ne şairler ölmüştür. Güzel izler bırakıp aşkları yedi düvele denk olan da vardır. Korkaklık edip susanda. Korkaklık edenler; kaybetmeye mahkum olan kimselerdir. Bilinen şairlerin bilinmeyen hikayelerini , sevdikleri kadınlara...