"Evet gençler," dedi Jongin sandalyeye oturarak. "Bugün konumuz Kim Jennie'nin bizden habersiz okulun benden sonra en popüler çocuklarından birini tavlaması."
Kantinde oturuyorduk, araya seçmeler girdiğinden okulda basket maçı yapılamamıştı ama artık önlerinde bir engel kalmadığından direkt sahaya koşturmuşlardı. Ve bu takımın içinde, benim sevgilim Park Jimin de vardı. Birazdan spor salonuna gidecektik.
"Yah!" diye bağırdi Lisa Jongin'in kafasına vurarak. "İlk önce gelip Jimin itiraf etti diye daha kaç kere söyleyecek bu kız?"
Seulgi, elindeki tostu kıtlıktan çıkmış gibi yiyen Yugyeom'a döndü. "Lisa senin kafadan vazgeçmiş, valla hayırlı olsun!"
Yugyeom, dolu ağzıyla konuşmaya çalışsa da bizim duyduğumuz teknşey homurtu olduğundan hızla ağzındakileri yuttu ve "Yemin ediyorum, kafam halay çekti biri vurmayınca. O kadar rahatladım ki, anlatamam," dedi.
"Kalkın ya!" Bağırdıktan sonra ayağa kalkıp ellerimle masaya vurdum. "Sevgilimin maçı var ve biz burada oturuyoruz!"
"Senin kafana uçan tekme atarım Jennie, daha dur be güzelim dün çıkmaya başladınız. Ne bu yakında yüzük takacağım gibi hareketler?"
Lisa'ya dönerek gözlerimi kıstım. "Size de bir şey söylenmiyor."
"Tamam, tamam kızma hemen prenses," dedi Jongin kolunu omzuma atarak. "Ay pardon, senin sevgilin vardı..." Kolunu omzundan çekerek saçlarımı karıştırdı.
"YAH!"
Seulgi, Yugyeom ile arkama geçmiş beni itiyordu. "Hadi canım, bak sevgilin bekler şimdi soyunma odasında falan buluşur-"
Gözlerimi kocaman açıp arkaya doğru döndüm. "Hepinizi döveceğim," diye mırıldandım.
Benim bunlarla daha çok işim vardı...
Dün Jimin'e olan itirafımı yaptıktan sonra kollarını benden çekip "Bundan sonra benim sevgilimsin," demişti. "İstesen de, istemesen de."
Seçmeler, ailevi problemlerim bir anda uçup gitmişti. Jimin beni mutlu ediyordu ve ben gerisini unursamıyordum artık. Ayrıca seçmeleri kazanamasam bile beni kesinlikle eve geri göndermeyeceğini de açıkça belirtmişti.
Ana binadan ayrılıp spor salonuna girdiğimizde, iki takım da ortalarda yoktu ama amigo takımı kısacık etekleriyle her zamanki gibi sahalardaydı. Bu zamana kadar neyse ki onlarla ters düşmüşlüğüm yoktu ama artık okulun en popüler çocuklarından biriyle birlikte olduğumdan beni hedef alacaklarını bakışlarından anlayabiliyordum.
"Yandın," dedi Yugyeom yanıma otururken. "Amigo takımı üstüne çullanacak."
Omuz silktim. "Banane."
Diğer yanımda oturan Jongin, kafasını bana doğru uzattı. "Birini bana ayarlasana."
Attığım bakış ona komik gelmiş gibiydi, güldü ama ne dediğinin farkında mıydı bu çocuk acaba?
"Aptal mısın Jongin, kızların önünden geçsen hepsi domino taşı gibi düşüyor yere hayranlıktan. Salyaları nehir gibi akıyor, gelmiş bana ayarlasana diyorsun. Çocuğum iyi misin?"
"Susun! Takımlar çıkıyor!"
Lisa'nın bağırmasıyla bakışlarım sahaya döndü, iki takım da tezahüratlar eşliğinde çıkışlarını yapıyordu ve sıranın ortasında, saçlarını arkaya doğru atan Jimin bana bakıyordu.
Dudağının bir kenarı hafif yukarı kalktı ve bana göz kırptığını gördüm.
Eğer ikimiz de farklı şirketlere gidersek birbirimize vakit ayıramayacağımızı biliyordum, belki ayrılmak zorunda bile kalabilirdik bu yüzden onunla harika vakit geçirmek istiyordum. İşin sonu iyi bitse de, bitmese de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
breathe |jenmin
FanfictionBenim çok güçlü olduğumu söylemiştin Jimin. Kendine bile yalan söylüyordun. X: sen de partinin biraz tadını çıkar X: gerçekten jennie X: bazen durup biraz nefes almaya ihtiyacın var X: her gün eriyip gidişini izliyorum şu sikimsonik seçme yüzünden ...