Ben "ee ee şey güzel bayan gözleriniz, ııı hayır o değil ben size çay getirdim" diyip büyük bi şapşallık yaptım. Kızsa bu hareketlerimden çok hoşlandı herLde ki gülmeye başladı. Çok güzel gülüyordu. Sanki gamzesi diğer tüm insanlardaki gamzeleri değersiz yapıyordu. Bu kız başkaydı sanki. "Neden" diye sordu gülerek. "Ben şey belki beni gezdirirsiniz diye" cümleye heyecanlı heyecanlı başlamışken sözümü kesip "çayda bunun bedeli olarak yani öyle mi?" Diye dordu. "Evet kesinlikle" dedim ve bunu söylerken kendimi içten içe alkışladım. İlk defa kekelemeden bir şey söylemiştim. Kız tamam o zaman diyip elimdeki çayı aldı ve başladık dolaşmaya. O türlü yerleri anlatırken benim gözüm gözlerindeki mavilikteydi. Sanki her şeyi unutmuştum ve tamamen ona odaklanmıştım. Bir tek kantini net olarak hatırlıyorum, onu da çay almaya giderken öğrenmiştim. Kız her yeri anlatmış olacak ki "işte bu kadar" dedi. Bende onu hiç dinlemediğimi anlamasın diye önce teşekkür ettim sonra ismini sordum. O ince, narin sesiyle "Sıla ben, memnun oldum" dedi. Ben yarı şaşırmış bi halde elini sıktım ve bunu biraz fazla yapmış olmalıyım ki kızın yüzündeki tebessüm yerini acı çeken bi hal aldı ben farkeder farketmez elimi çekip "Bende Suat" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Çığlık
RandomBelli belirsiz bir aşk, sarmaş dolaş umutsuzluk, açık bir kapı, ha tutundum ha tutunucam. Belki de kalmaz mecalim ama denemezsem affedemem kendimi.