Hergün ayrı birisi beni güne kaldırmak zorundaymış gibi bugün de Duru telefondan arayarak beni uyandırdı .
+ Efendim
- Hadi kalk uykucu kız , akşam oldu .
+ Ne akşamı ya , saat daha öğlen 1 .
- Çok mu erken sanki ?
+ Tabi erken kızım , ben 3-4 saat sonra kalkmayı düşünüyodum .
- Yuh ! yani Yağmur ! O kadar uyuyup napıcaksın ?
+ O kadar saat yatağımla sevişicem Duru , hadi kapat telefonu !
- Tamam kapatıcam ama uyuma .
+ Neden ya ? Hem sanane uyurum , uyumam .
- Bugün buluşalım dicektim de .
+ Tamam , buluşuruz . Zaten bir daha uyuyamam .
- O zaman saat 4'te sana mesaj atacağım yere gel .
+ Oha kızım . Gece saat 4 'te ne yapacaksın beni , Yoksa sapık mısın Duru çabuk söyle bana .
- Ya kızım saf mısın , salak mısın ? Niye seni gece 4'te çağırıyım . Saat 16:00'dan bahsediyorum .
+ Of , tamam be sanada şaka yapılmıyo .s.s
- Tamam , hadi kapat telefonu fatura bana gircek amk.
+ İyi , hadi hayırlı girmeler sana görüşürüz . diyip telefonu kapattım . Duruyla az zamanda çok yol kaydetmiştik . Konuşmalarımızı duyan olsa kırk yıllık arkadaş sanardı bizi . Ben onunla böyle rahat konuşunca oda benimle rahat konuştu . Böyle rahatlığın sonucunda da böyle özürlü konuşmalar ortaya çıkıyor . Ama ben rahatsız değilim , bizim arkadaşlığımız nefretle başladı sonuçta . Büyük arkadaşlıklar sana ilk başta çok pis gıcık oldum demeyle başlar .
Yataktan kalktıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp siyah şortumu ve siyah tişörtümü üzerime geçirdim . Aynanın karşısına geçip saçlarımı taradıktan sonra vazgeçilmez makyajimı yaptım . Buyrun bakalım :
- Eyeliner , göz kalemi , dudak parlatıcısı . Bu üçlü benim vazgeçilmezim.
Son olarak parfüm sıktıktan sonra Duru buluşucağımız yerin adresini mesaj attı . Mesajı okumanın ardından annemlerin yanına gidip kahvaltımı yaptım . Sonrada Duru'yla buluşmak için dışarı çıktım . Daha bir saat olmasına rağmen dışarı çıkmıştım . Evde oturmaktansa dışarıda oturmak daha iyiydi . Duru'nun söylediği yere gittiğimde bir çok ağacın bulunduğu , masalar ve renkli çiçeklerle süslendirilen bir yerle karşılaştım . Ama herkes bu saatlerde ya tarlada ya da kahvede olduğu için burası bomboştu . Masaya geçip oturduktan sonra telefonumu çıkartıp şarkı açtım . 9 tane hareketli şarkı dinledikten sonra bana bir enerji gelmesiyle ağaca tırmanmaya başladım . Sanki bir engel tanımayan kadın gibi hareket ediyordum .
Sağlam adımlarla ağaca çıkmayı başarmıştım . Ağacın kalın bir dalına oturduktan sonra aklıma gelen düşünceyle dehşete düştüm . Ben buradan nasıl inicem ?
Sizin : " Nasıl çıktıysan öyle in , mal ! " dediğinizi duyar gibiyim . Ama o düşünce bu yükseklikte olmuyo . Yani yemiyo .
Ben , ağaçta oturmuş nasıl ineceğimi kara kara düşünürken buraya bir meteorun düştüğünü gördüm . Ama herhangi bir meteor değil . Terbiyesiz, egoist bir meteor !
Tek çare olarak ona seslendim : " Şişşt , çocuk ! "
'Çocuk' ne ya demeyin . "Şişşt meteor !" diyecek halim yok ya .Sonuçta adını daha bilmiyorum . Benim bu garip seslenmemden sonra etrafına bakınmaya başlayan meteora bir kez daha "Şişt" diye seslendikten sonra sonunda beni görebildi ve yine yüzüne piç smile yerleştirdi . Ama bu sefer bir fark vardı . Dudakları piç smile - Bakışları şaşkın kezban . Nasıl oluyo demeyin oluyo işte .
+ Ağaçtan inmeme yardım eder misin ?
- Nasıl çıktıysan öyle in , banane .
+ Sen gıcıklık yapmak için ayrı bir kursa mı gidiyorsun ?
- Hayır ama senin başına bela açmak kursa gittiğin belli .
+ Saçmalama , başıma bela açmak için neden kursa gidiyim .
- Bilmem onu ağaçla fantezi yapan sen söyliceksin .
+ Sen ne tür bi sapıksın ya . Bırak senden yardım filan istemiyorum . Burda otururum ben . diyip kafamı başka yöne çevirdiğimde tekrar meteorun sesini duydum .
- Tamam ufaklık küsme hemen . diyip durduktan sonra : " Atla . " dedi .
Şuanki durumumla ufaklık demesini kafama takmayıp yüzsüzlük yaparak yardımını kabul edecektim . Ama tabiki atlayarak değil . Beni tutacağı ne malum ? Belkide ben tam atlarken çekilip yere düşmemi sağlayacaktı .
+ Nasıl atlıyım ya manyak mısın ? Hem beni tutacağın ne malum ? diyip düşüncelerimi söyleyince oflayarak ağacın altındaki masaya bastı . Diğer ayağını da ağaca dayayarak bana : " Hadi gel . " dedi .
Bende bacaklarımı aşşağı saldıktan sonra kollarımı meteorun omuzları hizasında uzattım ve tam anlayacağım sırada içime bir korku bastı .
+ Ya atlayamayacağım ben ! diyerek geri çekilmeye başladım . Ama meteor :
- Saçmalama ya , hadi atla . diyerek bana cesaret verdi . Bende eski pozisyona gelerek atladım . Kollarım meteorun boynunu sararken yüzümde meteorun yüzünün hemen önündeydi . Ben atlayınca oda benim belimi tutarak aramızda hiç mesafe bırakmadı . Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki öylece onun yüzüne bakıyordum . Dudaklarımız arasında 1-2 santim mesafe vardı . Meteorun kokusu etrafımı sararken bu pozisyonumuzun pek uygun olmadığını düşünerek utanıp hareketlendim ve aşşağı inmeye çalıştım . Oda toparlanarak bana yardım etti . Ve sonunda ayaklarım yere bastı .
Duruyu beklemek adına masaya oturduğumuzda meteora dönüp
+ Yağmur . dedim . O ise benim bu dediğim karşısında
- Ne ? dedi . Bende :
+ Adımı sormamışmıydın . Adım Yağmur . diyerek sorusunu cevaplandırdım . Meteorumuz kahkaha attıktan sonra :
- Bende Doruk . diyerek elini uzattı .
- Tanıştığımıza memnun oldum .
Adını öğrendiğim meteora bende diyerek elini tuttuğum sırada Duru geldi ve siz ne haltlar yiyiyosunuz bakışı atarak benim içimden kahkaha atmamı sağladı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖYDE Kİ SEVGİLİM
HumorMuğla'da ki bir köyde oturan babaannesinin yanına , annesinin zoruyla giden Yağmur tatilinin berbat geçeceğini sanarken bir gün bir meteorla karşılaşır . Ve o günden sonra berbat geçeceğini düşündüğü yaz tatili çeşitli heyecan ve maceralarla geçer .