5.Bölüm

74 1 0
                                    

Eğer bir konuda stres yaptıysanız,dünya yansa umurunuzda olmaz.Benim de en stresli olduğum anlarda yaptığım şey sıcak suyun altına girmektir.Nicholas’ın bana bu kadar yakınlaşacağını aklımın ucundan bile geçiremezdim.Hatta Tanrı bana bunu video kaset olarak izletse bile ‘hayatta olmaz’ diyeceğimden adım gibi eminim.Sıcak su derimi çok yakmıştı. Tabii ki bunu sabah uyandığımda omuzlarımdaki acıyla anladım.Bugün birkaç aydır gitmediğim bir yere gidiyordum. Okula.

Arkadaşlarım ve öğretmenlerimin bana acıyarak bakacağını biliyordum. ’’Nasılsın?’ ’sorusundan bıkacağımdan da emindim.Bir kase meyveli mısır gevreği yiyip dişlerimi fırçaladım.Saçlarım çok uzun olmadığı için bakımı kolaydı.Gözlerimle uyumlu renktelerdi.1.60 boyunda bir kızım.Açık renk saçlarım ve yeşil-mavi değişik bir renk olan  gözlere sahibim.Abartılı bir kilom yok.Özellikle ailemi kaybettikten sonra hiçbir şey yiyemediğim için kilomda bayağı bir azalma oldu.Ailemden bahsetmişken,bu annemsiz ve babamsız ilk okula gidişimdi.Üzerimde annemin noelde aldığı kahverengi kapüşon ve bol paça lacivert kot pantalonum vardı.Botlarım biraz su alıyordu.Alışveriş aklıma hiç gelmemişti.

Arka taraftaki babamdan kalma Honda Civic’in anahtarlarını çok zor bulmuştum.Ama sonunda bulmuştum,önemli olan da buydu.Emniyet kemerimi takıp yola koyuldum.Whitefish Bay Lisesi 952 öğrenciye sahipti.Bu öğrencilerden sadece 100 tanesini tanıyorumdur.Belki o kadar bile değildir.Çok popüler biri değilimdir.Ama sosyal faaliyetlere katılmayı severim.En yakın arkadaşlarım olan Albert Dooke,Daniel Hoech,Holland Red,Carrie Patrick  arabamı görünce bana doğru yürümeye başladılar.Arabayı kilitleyip onlara doğru yürüdüm.Aramızda bir metre kala durduk.Ve birden gülmeye başladık.Onlara doğru koştum ve bana kollarını açtılar.Sarıldık.Hem de sımsıkı.Kendimi uzun zamandır bu kadar güvende hissetmemiştim.

Gülüşerek ders programlarımızı almaya gittik.Daniel ve Holland ile aynı sınıflarda ders görecektik.İlk dersimiz trigonometriydi.Bu derste Daniel kadar iyisine henüz rastlanmamıştı.Hollan ve ben ise umutsuz vakaydık.Trigonometri öğretmenimiz geçen seneki öğretmenimizden çok farklıydı.Bu öğretmen kadın ve çok suratsızdı.Durup dururken öğrenci seçip soru soruyordu.Korkunç biriydi.Özellikle bizim gibi başarısı düşük olan öğrencilere göre.İlk dersimizin sonunda hepimiz korkunç bir gece yaşamış gibi sınıftan ayrıldık.

Holland kahvaltı yapmadığı için ne kadar aç olduğundan yakınıyordu.Daniel ise ona sabah kahvaltısının çok gerekli olduğu hakkında bilimsel bir konuşma yapıyordu.Ben ise diğer saatlerde hangi dersleri göreceğime bakıyordum.Tarih her zaman en sevdiğim ders olmuştu.Ayrıca öğretmeni de ayrı seviyordum.Bayan Hao her zaman çok anlayışlı ve iyi kalpliydi.En azından bana karşı.Holland’ı sevdiği söylenemezdi.Çünkü Holland büyüklerin pek hoşlanmayacağı tipte bir kızdı.Kollarında dövmeler,yüzünde piercingler,kulağının yarısından fazlasında küpe vardı.Acı çekmeyi seven biriydi.

Albert ve Carrie gülüşerek bize doğru geliyorlardı.Bu gülüşme arkadaş gülüşmesi değildi.Daha tutkulu ve daha güzel bir gülüşmeydi.Galiba aralarında bir şey oluyordu.Ben onlardan çok ayrı kaldığım için öyle bir şey varsa da haberimin olmaması çok doğaldı.Aslında Carrie’nin Albert’la tanıştığından beri ondan hoşlandığını biliyordum.Ama Albert,şaşırmıştım gerçekten.Yanımıza geldiklerinde Carrie bana orta boy pembe bir kutu verdi.Kutuyu açtığımda içinde en sevdiğim Alman çikolatalarından vardı.Carrie’ye teşekkür edip çikolatalarımı yemenin tadını çıkarttım.

Diğer dersler trigonometriden daha iyi geçmişti.Öğretmenler bana acıyarak bakmıyor ya da sınıfın önünde ‘’seni çok iyi anlıyorum,zor günler geçiriyorsun…’’tarzında laflar etmiyorlardı.Bu iyi bir şeydi.Bana olan saygılarını gösteriyordu.Okulumun ilk günü buruk ama  güzel geçmişti.Eve gittiğimde yapayalnız olacaktım.Kendi kendime yemek yapmak zorundaydım.Bu işte iyi olduğum söylenemezdi.Bu arada aklımı kurcalayan bir şey vardı.Nicholas.

Kendime itiraf etmeliyim ki,onu özlemiştim.John Amca bunları hissettiğimi öğrense çileden çıkardı.Ya da sinir krizleri geçirirdi.Bunları düşünmek beni güldürmüştü.Kafamı kaldırdığımda arkadaşlarımın bana deliymişim gibi baktığını gördüm.Bu beni daha da güldürdü.Onlar da benim gülmeme güldüler.Ama neye güldüğümü sormadılar.Okulun ilk günü böylelikle bitmişti.Arabam sıcak ve davetkardı.Radyoda ‘Born To Die’ çalıyordu.Bu en sevdiğim Lana Del Rey şarkılarından biriydi.Şarkıya eşlik ederek evime geldim.Arabada birkaç dakika daha kaldım.Uzaktan evimi seyrettim.Daha fazla arabanın içinde kalamazdım.Dışarı çıktım.Arabayı kilitledim.Tam o sırada arkamda bir şey hissettim.Dönüp baktığımda aramızda beş altı cm kalmış bir şekilde Nicholas ile karşı karşıyaydım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 04, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Gülüşünden ÖptümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin