7

33 6 0
                                    



    Jungkook'un Ağzından ;



    

    Ellerim cebimde , yüzüm asık ve  sadece ayaklarıma bakarak yürümem ne kadar markı endişelendirse de hiç umrumda değildi. O gün  olan olaylar aklımdan hiç gitmiyordu ki mutlu olayım . Bir kızın ölüm yıl dönümünde farklı kıza bir his beslemem ne kadar doğruydu ??
   Belki hiç yanlış bile değildi.

Bazen felsefe taşı olmak istiyordum . En azından birileri için değerli olurdum . Ve daha sonrasında da yok olurdum.  Daha çok kıymetimi bilmeleri için .

     Mark kolumdan tutarak ve bana doğru gelen arabanın farkında olsamda kenara çekti . Ölmek mi istiyordum ? Belki . Bu doğru birsey değil ama ben bu zamana kadar ne dogru birsey yaptım ?







- Yeter ama . Ya şimdi ne oldu söylersin yada seni burda bırakıp okula giderim . Ne de olsa okulun yolunu bilmiyorsun



     Cevap veremeyecek kadar düşünceliyim üzgünüm mark



- Peki öyleyse bul yolu







         Bindiği taksinin arkasından bakmak ve hiç birsey söylememek . Şimdiye konuşmayacağımı belli etmiştim aslında .

Cebimden birbirine girmiş kulaklığı hiç umursamadan kulağıma takıp bilmediğim bir yolda yürümeye başladım.  Eninde sonunda varacağım .





🌺🌺🌺🌺🌺






- Geç kaldığım için üzgünüm Hocam. 



- Seni 4 ders geciktiren şey ne evlat ve adın ne senin ?



- Yolumu şaşırdım hocam tekrar özür dilerim . Ismim Jeon Jungkook





- Bir bakayım . Hığmm ismin burda yazmıyor . Bölümün neydi senin ?




- Doğa bilimleri





- Fakat burası mühendislik bilimi





- Kafam çok karışık sanırım hocam.  Üzgünüm




- Sorun değil . Bu ders yemekhaneye inilecek evlat oradan birine sınıfını sorabilirsin




- Teşekkürler






           Cidden kafam çok karışmaya başladı. Dogru , sınıfa girerken ismini bile okumamıştım .

  Yemekhaneye doğru ilerlerken karşı koridordan buraya piç bir gülüşle yanıma gelmeye başladı.  Hala umrumda değildi.



- Bulmuşsun yolu




- Yaa ne demezsin



- Hadi gidelim




    

  🌺🌺🌺







     - Hey ondan alma . Buranın kimchileri dobbokki den daha iyi




- Sanene olum ben bunu istiyorum




- Iyi . Yede gör



- Tmm

  

       Demir tabağımı alıp tek boş  olan yere geçtim . Karşımada Mark oturunca direk sorularına başladı.  Bitmiyordu soruları ama benim sabrım heran bitebilirdi .


- Sen mi kapayacaksın çeneni yoksa farklı yöntemler mi deniyim ??




- Sadece tek bir soruyu cevapla bu bana yeter





- Tamm sor





- Geçen gün Soranın ölüm yıl dönümüydü biliyorsun




- Sen nerden biliyorsun ?




- Jonghyun sayesinde . Neyse sorumu sorayim




- Seri





- O gün neredeydin ve mezarına gittin mi ?





- 2 Soru oldu




- Cevapla işte ya




- Dün işteydim ve mezarına gitmedim . Hem neden gideyim ki ?






- Jonghyun ise hala seni öldürmeyi planlıyor





- Gelsin o zaman






    

      Dobbokki den yiyeceğim zaman gözlerimi yemekhanede dolaştırdım . Herkes kendi halindeydi . Kimse kimseyi umursamıyor gibi. Kimse kimseyi sevmiyor gibi . Ölmek istiyorlar gibi . Sonucunu bilmeden






    Yemeğime odaklanacağım zaman izleniyormuş hissi beni o tarafa bakmaya yönlendiriyordu . Gözlerim onu bulduğunda sanki dünya durmuştu . Belki korkuyor belki seviniyordu beni gördüğü için . Belki istemiyordu beni bile burda .
Ağzıma aldığım dobbokki dilimi yakarken bunu yüz ifademe belli etmeden çiğnemeye devam ettim.  O ise ani bir tepkiyle kaşığını düşürmüş bütün yemekhanedeki gözleri üzerine toplamıştı. Bu kadar korkak olacağını sanmamıştım . Gözleri herşeyi belli ediyordu . Sadece tabağını alıp burdan uzaklaşmaya başladı . Arkasından hiçbir duygu ifaden etmeden bakmam bana dejavu yaşatıyordu






    Yemek boğazımı yakarak geçerken sadece marka 1 saat sonra **** kafeye gelmesini söyleyip çıkışa ilerledim . Üstelik tabağımı bile vermemiştim .

     Okulu dışından turlamaya başladım . Onu bulma ümidiyle . Aslında bulduğumda ne yapacağımı bilmiyordum . Fakat şuan onu görmek istiyordum.

     Beni seven bir kızın yıl dönümünde Jiwoo yu görmem ........
Kesinlikle bir şanssızlıktı . Kim böyle saçma bir olay yaşayabilirdi ki. Ben ..... ben  jiwoo yu sevip sevmediğimi bile bilmiyordum . Belki sadece ufak bir hoşlantıdır . İlk görüşte olan . Hemen yanımda duran bir banka oturdum. Onun.........onun saçları dalganıyordu . Gözleri parlıyordu . Yüzü bir su damlasını andırırken benim gözlerim tam o anda dudaklarına inmişti . Hayatında hiç bir erkeğe yakın olmamış kız gibi masumdular . Gözlerim dudaklarından gitmek istemesede yinede elinden akan kana bakmıştım.

      Dudaklarım yukarı kıvrılırken kafamı sallayıp düşüncelerimi bir kenara attım . Bunu biriyle paylaşmanın ve akıl almanın zamanı gelmişti.  Yoksa ben kafayı sıyıracağım. 









       Hem bölüm kısa oldu hemde 2 hafta geç attım . Belki bazılarınızın umrunda değil ama gec attığım için üzgünüm.      


   Kitabıma yeni başlayanlar ne olursunuz kitabımı kütüphanenize kaydedip ona bir şans verin .




     Hepiniz seviliyorsunuz .




  Bölümleri her zaman üzüntüye bir şarkıyla dinleyin . Aynı zamanda okurken o anı yaşadığınızı hayal edersiniz  kitabı  daha da güzelleştirmiş olursunuz .


   Hoşcakalın 💞




 FAKİR  /  JEON JUNGKOOK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin