Titreten His

2.8K 282 20
                                    

Hayırlı bayramlar olsun sayın okur. Şu ara biraz yoğun olduğumdan bölümleri yayımlama konusunda biraz rutin dışına çıktım. Çok da bekleyeni olmadığından belki aklımdan çıkıveriyor, affet. Keyifli okumalar dilerim. Selametle!
***

Göğsüne bastırdığı kadın bir güvercin misali titrerken hisleri gittikçe karmaşıklaşıyordu. O anlarda ne Muhammed Amca ne de Nazende'yi korkutan adamlar vardı. Yalnızca o ve ürkekliği vardı. Saçlarından burnuna doluşan sabun kokusu ve kadınsı sıcaklığı... Bir süreliğine o vakit aralığında kalmasını sağlayacak bir kuvvet olsaydı o güçten bunu dilenirdi. Başını kaldırıp gözlerini tavana dikti. Sabır dilercesine sessizce iç çekerek seslere kulak vermeye çalıştı.

"Böyle siyah saçlı, mavi gözlü, güzel bir kadın..." Muhammed Amcanın ne yaptığını göremiyordu lakin eline kâğıt benzeri bir şey aldığını hışırtılardan anladı.

"Yok oğlum, buraya hanımlar ne uğrasın zaten," derken epey ikna ediciydi. Bir diğer ses araya girdi.

"Belki görmüşsündür. Biraz önce adamın teki gördüm dedi. Buralardan geçmiştir belki?" Muhammed amcanın sesi yükseldi.

"Oğlum yok, görmedim diyorsam görmemişimdir. Elin hanımına ne diye bakayım!" Murat, Muhammed Amcanın kendi kendine söylendiğini homurdayışından anladı. Nazende'nin belalıları da vaziyeti kabullenir gibi,

"Haklısın dayı. Biz gidelim ama o hanımı görürsen Kuşçu'nun pansiyonundayız," derken Murat, Nazende'ye sarılı yumruklarını sıktı. Elbette ilçede Kuşçu'nun pansiyonundan başkası yoktu. Durum anlaşılırdı. Fakat bir tanıdığın bu adamlara kapıyı açtığını bilmek midesinin ekşimesine sebep oluyordu.

Muhammed Amca nihayet onları defettiğinde Murat, Nazende'nin sırtına kolunu atarak bulundukları yerden çıktı. Yaşlı adam anlayışlı bir ifade ile tebessüm edip yerinden ayrıldı. Kapıyı kaparken boşta kalan eliyle de eskimiş, sarı perdesini çekiverdi. Murat sarsılmış kadını tabureye oturttuğunda doğrulup çıkmamış sakallarını sıvazladı. Nazende'yi derhal köye götürmeli ya da adamların karşısına çıkıp hadlerini bildirmeliydi. Eli armut toplamıyordu ya. Kararını o anda verdi. İşleri boş verip hemen ilçeden ayrılacaktı. Yarın tek başına tekrar gelebilirdi. Muhammed Amcaya dönüp,

"Çok sağ ol Muhammed Amca," derken yaşlı adamın yüzü hariç her yere bakıyordu. Aklından geçenlerden korkuyordu. Bir başkasının namusuyla dip dibeydi belki Muhammed Amcaya göre. Belki de daha kötüsünü düşünüyordu. Yaşlı adam, Murat'ın sıkıntısını anlamış gibi yamacına gelip çökmüş omzunu sıktı.

"Sen yanlış bir iş etmezsin oğlum, bilirim." Ardından Nazende'ye bakarak, "Hanım kızım da çok telaş etti. Bir su ister mi?" dediğinde Muhammed Amcasına bir gönül borcunun daha olduğunu düşündü Murat.

"İyi olur Muhammed Amca." Murat'ın onayı üzerine kapıya yönelip dışarıya çıktı. Arkasından kapıyı kapatmayı da unutmadı. Böylelikle iki gencin konuşmalarına da müsaade etmiş oldu. Murat boş tabureyi alarak Nazende'nin hemen yanı başına yerleştirdi. Kendi de oturduktan sonra bir evvelki yakınlığa güvenerek ellerini avucuna aldı. Murat'ın güven veren sesiyle başını eğmiş olan Nazende kaldırıverdi. "Korkmanın lüzumu yok. Ben buradayım." Nazende utanç içinde,

"Dertsiz başına iş açtım," diye mırıldandı. Bunun üzerine Murat içinde bulunduğu duruma rağmen eskisi gibi neşeyle güldü.

"Dertsiz başım mı? Eh, bu konuda yanılıyorsun. Başımın dertten kurtulduğu olmadı hiç." Nazende akmamış yaşlardan parlayan gözlerini Murat'ın üzerine dikip,

NAZENDE SEVGİLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin