Kalmak İçin Sebep

2.8K 289 15
                                    

Merhabalar sayın okur. Nazende ile dolu bir bölümle geldim. Sonu sürprizli cinsten. Seversin umarım. seni bölümle baş başa bırakıp keyifli okumalar diler, sevgiler sunarım!

  5 Mayıs 1955 Türk Kadınlar Birliği'nin girişimiyle her yıl mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasına karar verildi. 

***

Hayat her zaman menfi yönlü değildi demek ki. Arada yüz güldürmesini de biliyordu. Şansı dönüyordu belki ya da bir süre verebildiğini verecek ardından elinden mutluluğu çekiştirecekti. Fakat Nazende o kadar asılacaktı ki feriştahı gelse alamayacaktı elinden. Bir defa tatmıştı, bırakır mıydı hiç?

Elindeki kumaş dikiş makinasının altından kayıp giderken ip hareketlerine göre kumaşı şekillendiriyordu. Ayaklarının her hareketiyle mekanizma canlanıp iğneyi kumaştan geçiyordu. Yepyeni, gıcır gıcırdı makine. Daha önce de kullanmışlığı vardı lakin şimdiki mutluluğunu, hevesini iyi bir iş için harcadığı çabaya borçluydu. Her bir kara önlükte işe yaradığını düşünüyordu.

Yaptığı önlükler standart ölçülerdeydi. Başta vücut ölçüleri alması gerektiğini belirtmişti lakin Bedriye Nene, bunun mantıksız olacağını, hemen kısalıp ya da daralacağını ifade etmişti uygun bir dille. Neticede bu köy yerinde kardeşi olan birçok okullu vardı. Sırayla giyiverirlerdi işte. Olmayanı da komşusuna ödünç verirdi. Böylece herkesin işi görülmüş, müsriflik edilmemiş olunurdu.

Makinanın geçtiği yerden tekrar geçip önlüğün dikişlerini sağlamlaştırdı. Ardından iğne deliğindeki ipi çekiştirip kopardı. Yaptığı işi incelemek adına şöyle bir göz attığında eserini beğenmişçesine iç çekti. Aslına bakılırsa sevincinin asıl sebebi şu an yaptığı önlükler değildi. Mutluluğun asıl nedeni çalışanların elinin çabukluğu ve kusursuzluğunu görünce ücret karşılığında siparişler vermesiydi. Hatta bazıları, 'Bizim köyde bu kadar ustası yok,' diyerek inmeye cesaret edemediği köye namını salmıştı.

Bu sabah saatlerinden beridir tanıyamayacağı kadar hanım tanımıştı. Akın akın olmasa da... Nihayet eline birkaç kuruş geçeceğinden ötürü neşeliydi. Biraz cebini doldurup buradan da ayrılabilirdi artık. Daha dünkü mevzuyu unutabilmiş değildi. Korku boğazını sıkıca sarmış aldığı nefesi zehir ediyordu. Tatsız fikirleri düşünmek istemedi, şimdilik her şey yolunda gidiyordu ve yakında buradan da giderek tamamen özgür olacaklardı.

Gitme düşüncesi yüreğinin burulmasına sebep olurken Murat'ın gülümseyen simasını anımsadı. Kendisine güvenmişti, ya yalanlarını öğrenseydi? Tavrı ne olurdu sahiden? Her şeye rağmen haklı bulur muydu yoksa uydurmalarını da yüzüne çarpıp kapının önüne mi koyardı? Önlüğü kucağına koyup kumaşın ellerinin altında buruşmasına neden oldu. Düştüğü çukuru öğrense aşağılık bir kadın olduğu fikrine kapılır mıydı? Murat'ın ne düşüneceğini neden umursuyordu?

Gözleri yaşlara bulandı. O istememişti ki hiç! Babası, annesinin yokluğunu fırsat bilip satmıştı kendisini. O da normal bir hayatı olsun istemez miydi? Bir eşi, yuvası, çocukları... Başkalarınca doğal olan bu dilekler neden ona imkânsız geliyordu? Burnunu hafifçe çekip akmamış yaşları parmak uçları ile sildi. Murat sadece onlara yardım etmişti, kadınsı bir ilgi duymasının manası olamazdı. Neticede o da erkekti. Ona verebileceği yalnızca bedeni olabilirdi. Evinin hanımı olmak için fazlaca kire bulanmıştı. Her ne kadar değilim dese de öyleydi işte.

Biraz dinlenmek maksadıyla yerinden kalktığında belini tutup boynunu şöyle bir döndürdü. Gözleri kapalı, dudaklarından yorgunca bir, 'Ah!' çıktığında kapıdan güçlü bir tıklama duyuldu. Nazende'nin onayını beklemeden kapı açıldığındaysa Bedriye Nene kucağında kırmızı bir yığınla içeri giriverdi.

NAZENDE SEVGİLİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin