•4•

163 17 18
                                    

Müzik: The Chainsmokers,Kelsea Ballerini - This Feelings

•°•°•°•°•°°•°•

Sabah onu ziyarete geldiğimde beraber bahçeye çıktık.Hava biraz kapalıydı ve yağmur hafifçe çiseliyordu.Yukarı çıkmak için isteksiz olduğunda ısrar etmedim.Yağmuru,gri bulutları ve dışarıda olmayı sevdiğini söyledi.

"Biliyor musun,lisede çok popüler bir kızdım."

Başını omzuma yaslamıştı.Yorgun bir gülümseme ile anlatmaya devam etti.

"Bir sevgilim vardı." bana baktı.Tepkimi ölçmek için yaptığını biliyordum bu yüzden tepkisiz kaldım.Yakışıklı sevgilisini kesinlikle merak etmemeyi tercih ediyormuş gibi yani.

Güldü "Hastalığım ilk o zaman ortaya çıktı.Kalbim kaldıramayacağım kadar ağırlaşıyordu.O zaman bile bu hayatta bir çok şeyi tatmadan gidecek olmanın üzüntüsünü yaşadım.Senin aksine Taeyong,üzüntülerimi gülerek sakladım.Yanımda bir sürü insan vardı ama ben yalnızdım.O hissi biliyorsun değil mi?"

Cevap vermek yerine elini tuttum.Bu basit eylemin bile ne ifade ettiğini çok iyi anlıyordum.Herkes, birinin elini tutmasına ihtiyaç duyardı.Bunu bana hangi iyilik meleği fısıldadı hatırlamıyorum.Küçükken kaybolduğumda elimi tutan yaşlı teyzenin sözlerine benziyordu.O teyze hayal gücümün ürünü de olabilirdi tabii.O zaman kimseyi inandıramamıştım çünkü.

"Hastalık beni bu noktaya getirene kadar gülümsedim.O çocukla ayrılmaya karar verdiğimizde gülümsedim.Üniversiteyi hastalığım nedeniyle bırakmak zorunda kaldığımda bile gülümsedim.Sen o gün beni terslediğinde bile gülümsedim."

O gün hakkında pişmanlıklarım düşüncelerimi sararken fısıldadım omzumda ki hafifliğe 

"Özür dilerim" 

Gülümsedi. "Buna gerek yok.Ben sana o zaman bile kırılmadım.Hatta biliyor musun,o gün sırf seninle konuşmak için yardım etmen gerektiği yalanını uyduran da bendim.Gelmeni beklemiyordum ama sen geldin.Ve o zaman ben de umut etmeye başladım.Benim için ilk geldiğin gün,hani şu pirinç keklerini getirdiğin gün neden geldiğini hiç anlayamadım,ama mutlu oldum." 

Kısa bir sessizlik oldu.Ve ben devam ettim.

"O gün abimi kaybettim.Sana söylemiştim.Benim için siyah bir leke gibiydi onun varlığı.Ama öldüğünde yok olmak yerine büyük bir boşluk bıraktı.Kafamdan uzaklaştıramıyordum.O küçücük pembe not beni buraya kadar getirdi eğer çok merak ediyorsan."

"Sen acını benden farklı bir şekilde saklıyorsun Taeyong."

Uzun bir süre daha konuşmadığımızda yağmur şiddetini arttırmaya devam etti.Onu odasına götürmem gerekiyordu artık.Fark ettim ki uyuyordu.İsmini seslenmeden önce bunu fark etmem iyi olmuştu.

Yaslandığım ağaçtan ayrılıp onun sırtını yasladım önce.Sonra onu kucağıma alıp kaldırdım.Bir eli ile omzumu sıkıca tutuyordu.

Hızlıca uyuyan güzeli yağmurun altından kaçırdığımda gökyüzü bize sinirlenmiş olmalı ki bir şimşek sesi arkamızdan duyuldu.

Hastanenin bahçeye açılan arka girişinden girip onu odasının olduğu kata kadar çıkardım.Odasının önünde endişeli bir şekilde yürüyen iki kişi gördüğümde adımlarımı hızlandırdım.Beni gören annesi "şükürler olsun" derken babası yine ters ters bakıyordu işte.Kesinlikle kızlarına çok değer verdiklerini anlayabiliyordum.Annesi odanın kapısını açıp geçmem için kenara  çekildi.Uyanmasın diye o kadar nazik taşıyordum ki.

SOLITUDE ∆ JENYONGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin