Bölüm/7

168K 7.5K 3.6K
                                    

Merhaba,çok bekletmeden bir bölüm daha paylaşmak istedim.Sanırım getirdiğim en erken bölüm bu olacak ve umarım beğenirsiniz.Hatalarımı gözden geçirme fırsatı yakalayamadım.Bazı kısımlar çok aceleye gelmiş olabilir fakat zaman bulduğumda dönüp kontrol edeceğim.Lütfen siz de oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. :3

Multimedia Dünya.

İyi okumalar dilerim!

“Bir şeyler var. Adını koyamadığım, senin adına yakıştıramadığım bir acı var sol yanımda. Hemen kalbimin en hassas odasında, çok derin bir acı var, Atlas. Kelimeler, onu tanımlamaya yetmiyor. Akıttığım göz yaşları, artık bu acının son bulmasına yardım etmiyor. Aksine onu büyütüyor. Büyütüyor ve kalbim, daha ne kadar dayanacak bilmiyorum.

Acı, tam yüreğimde; sen kokan satırların üzerinde beliriveriyor aniden. Kendisine çizdiği rotaya gözlerini kısarak yavaşça bakıyor ve sana çıkan yollardan bir tanesini gözüne kestirerek yavaşça tohumlarını oraya ekiyor. En derinlerime, hakimiyetini sana verdiğim topraklarına kazıyor ebediyetini.

Sonra zihnim, her zora sıkıştığında yaptığı gibi hemen gülüşünü getiriyor aklına. O, artık bu gülüşün bir başkası için dudaklarından süzüleceğine inanmak istemiyor ve yüreğimin acısını o saniyelerde unutuveriyorum. Vücudumdaki tüm damarların fişini çekiyorum birkaç saniyeliğine. Sadece senin sesini duyayım istiyorum. Zihnime kazıdığım gülüşünü duyayım ve bir nebze olsun göz yaşlarıma çare bulabileyim istiyorum. Kalbim, hala adını sayıklıyor, Atlas. Senin bir başkasına ait olduğunu inkar ediyor. Seni benimsemiş bir vaziyette kabullenmiyor.

Acı büyüyor, Atlas. Geçen her saniyeyi kendi cephesine çekerek büyüyor, büyüyor ve daha sonra, kanayan bir yarayı andırıyor. Durmadan kanayan, asla tükenmeyen bir boşluğa dönüşüyor.

Beni her geçen saniye mahvediyor.

 Korkuyorum. Ya bir gün, tüm kalbimi işgal eder, seni de yitirirsem; ezbere bildiğim yüzünün parçalarını hafızamda kaybedersem diye.

Sonra, her şeyi bir kenara bırakıyorum ve kendime, benliğimi teslim ettiğim adamı zihnimden bir türlü atamayacağımı söylüyorum. Biliyorum, ben seni yitirirsem kendimi de yitirmiş olacağım. Varlığımı, sonu olmayan bir ebediyete uğurlayacağım.

Ama bunu çoktan gerçekleştirdim. Sen, bir başkasının gözlerine bakarak güldüğün andan itibaren, ruhum akıttığı göz yaşlarının içinde kayboldu. Canım acıyor. Canım öyle çok acıyor ki birkaç gün önce çenemde gezinen parmaklarını hatırlasam da, dokunuşunu binlerce defa aklımda hissetsem bile hiç biri çare olmuyor.

Sen gözlerini ne zaman benim gözlerime değdirsen aklımdan geçenler bunlar oluyor, sevgilim. Fakat ne oluyor, biliyor musun? Zihnim bakışlarını yakaladığı an acıyı bir paçavraymış gibi kenara fırlatıyor, hiçbir şeyi umursamaz oluyor. Ölsem umursamam belki. Çünkü gözlerin değmiş tam gözlerime. Senin sayende bir gülüş, şekil almayan dudaklarımı biçimlendirmiş; tenimi karıncalandırmış. Sanırsın ki parmakların tekrar değmiş tenime. Usulca süzülmüş, kalbime doğru bir yol çizmiş. Sanki tam oraya dokunmuş, kanayan yaralarımı teker teker, usulca okşamış. İyileştirmiş beni. Senin açtığın tüm yaralar, bir anda yine seninle beraber yok olmuş.

Ve sonra, sen tekrar gidiyorsun. Onun gözlerinin içine bakıyor, gülümsüyorsun. Parmaklarını doluyorsun onun parmaklarına. Bu sıralar okulun yüzme salonunda sıkça vakit geçiriyorsun. Turnuvalar henüz bitmiş değil, hiçbir şey açıklanmadı ama sanırım yarışlara hazırlanıyorsun. Açelya, seni bir an olsun yalnız bırakmıyor. Ben olsaydım eğer, ben de bırakmazdım. Her anına, her dakikana şahit olmak isterdim. Fakat şimdi sen, onunla beraberken, o ne zaman havuzun kenarında seni bekliyor, sana bir şeyler anlatıyor olsa canım yanıyor. Gizlice izlemek istemiyorum ama dayanamıyorum işte. Küçük bir kız çocuğuna laf geçiremezsin, Atlas.

OKYANUS KADAR MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin