bir

4.7K 211 30
                                    

" Çıktığın yolun yanlış olduğunun farkıdasın.Fakat geri dönecek gücün yok.Zira yorgun düşmüş bir yüreğe ve zihne sahipsin."

Sayfanın bitmesine son birkaç cümle kala kapattım kitabı.Bu kitabı sırf kapağı dikkatimi çektiği için almıştım.Bu kitapta geçen cümleler zihnimi donduruyordu bu yüzden elime alınca birkaç cümle ancak okuyabiliyordum.Aslında çoktan bir kenara fırattıp atmam gerekiyordu dedim ya garip bir şekilde her seferinde birkaç cümle okurken buluyorum kendimi.Kitabı kapattıp çantamın derinliklerine gönderdim,bir daha açıp okumamayı umut ederek.

Siyah kollarında bordo çiçek işlemesi olan elbisemi alıcı gözüyle süzdüğümde hiç memnun olmamıştım bu görüntümden.Aynanın karşısına vakit kaybetmeden geçtiğimde gelişi güzel bağladığım bordo şalımla yüzüm iyice asılmıştı.

Ben bu değildim...Ama bu yolu ben seçmiştim.Bir yalanın daha doğrusu bir pembe yalanın arkasına saklanıp güzel bir gelecek kurmak isteğiyle.

Yalanlar...

Yalan hep siyah mı?

Yok hayır...

Pembe ve beyaz yalanlar da var...

Birkaç rengin ardına saklanıp masumluğumuzu kanıtlıyoruz belki de.

Ya da kalbimiz öyle ferahlıyor.

Gözlerimi kapattıp birkaç dakika öylece durdum.Kalbimde filizlenen huzursuzlukla aceleyle gözlerimi açıp birkaç adım geriye attım.Birkaç hafta oluyor böyle huzursuzdum ve yüreğime bir sıkıntı ilmek ilmek işlenmişti.

"Bu huzursuzluk neden?"diye fısıltıyla konuştum.Ama sorduğum soruya ne kendim ne de bir başkası cevap verdi.Bu kadar fazla evde oyalanmam hiç iyi değildi.Dolabın süngülü kapısını açıp siyah yeleğimi elime alıp giydim.Neyseki şu uzun elbise yelekler moda olmuştu da başımdaki şalı açtığımda göze çok kötü gözükmüyordu.

Öyle başörtülü bir şekilde gidemezdim çalıştığım şirkette.Ama haklıydım...Evet evet sonuna kadar haklıydım bu düşüncelerimde.Birisinin sırf bir başörtüsü yüzünden küçük düşürmesine tahamül edemezdim.Zaten kaç aydı bu pembe yalan tüm ihtişamıyla duruyordu.
Ailemi, nişanlımı hatta eşimi,onun ailesini kandırmış olabilirim ama mutlu olmak için bu adımı atmalıydım.Mecburdum...

Odamdan çıkıp mutfağa doğru ilerlediğimde annemin yemek hazırladığını beli eden küçük çaplı gürültüleri ilişti kulaklarıma.
Kapının pervazına yaslandım,annem ise geldiğimi farketmiş olmalı ki yüzün bana doğru çevirip gülümsedi.Ah annemin o gülüşünde saklı kalan onca şey vardı ki.Hangisini söylesem? Hangisini ifade edecek bir kelime veya cümle bulsam?

"Anne?"

"Hüma'm kızma ama ferace almıştım ya sana onu giysen.Bak o daha uygun tesettüre kızım."

Bu konuşmadan rahatsız olmuştum.Belki de mutfağa uğramadan gitmeliydim.Ama artık çok geçti.

"Lütfen anne..."

"Ama kızım..."

Annemin yanına gidip ellerini ellerimin arasına aldım.Benim ellerime nazaran sıcacıktı.

"Anne ferace giymeye hazır değilim...Lütfen kapatalım bu konuyu."

Annem istemese de başını olumlu anlamda saladı.Onu da üzüyordum biliyorum ama elimden hiçbir şey gelmiyor.

"Anne ben işe gidiyorum."dedim ellerini bırakıp sandalyenin üzerine bıraktığım çantamı elime alarak.

"Allah'a emanet ol kızım..."

Zindana Mahkum [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin