24 ∞

2K 132 31
                                    

Selam! Multimedia'da Utku ve Gökhan var. Bölüm ithafı: @cglmrc (Çağla) Umarım beğenirsin canım. 

Herkese iyi okumalar. Yorum ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen. Sizi seviyorum <3

24 ∞

Melis**

Kedimi çok özledim! Ayaklarıma dolanıp sırnaşmasını, mamasını getirdiğimde iştahla yemesini, diliyle kendini temizlerken onu izlemeyi çok özledim. Bugün Utku’ya gidip Luna’yı alacaktım. Bir haftadır görüşmüyorduk, resmen. Yani Luna’yla.

‘’Anne, ben çıkıyorum!’’ deyip demir kapıyı kapattım ve siyah sandaletlerimi giydim. Bugün yine bir istisna yapıp elbise giymiştim. Aslında şort-tişört ikilisi daha rahattı ancak Utku’nun son dediklerinden ve yapabileceği şeyler gözümün önüne geldikten sonra, açıkçası şort giymeye pek sıcak bakmıyordum. Evde ya da daha çok onun olmadığı ortamlarda giymek beni bir nebze olsun rahatlatıyordu, zira onunlayken kendimi rahat hissedemiyordum.

Elbisem gayet sadeydi. Mavi renk yoğunlukta, beyaz ince çizgileri vardı ve dizlerimin bir karış üzerinde bitiyordu. Elbisenin eteklerini son bir kez daha düzeltip bahçeden çıktım. Bir haftalık süre de olsa, insan evini özlüyordu. Hele kedisini, daha çok.

Kaldırımda yürürken saçlarım, havanın bu denli sıcak oluşundan sonra beni terletmeye başladı. Küçük siyah renk çantamı karıştırdığımda hüsranla başımı iki yana salladım. Bu havada toka almayı unutarak salaklar kitabına -tabii öyle bir kitap varsa- birinci sıradan giriş yapmıştım. Hangi akıllı (!) unuturdu ki? Tabii ki, ben!

Salaklığıma yana yana hızlıca kaldırımda yürürken karşıma çıkan sevimli kediyle, yaptığım şeyi hemen unutmuştum. Allah’ım, bu kediyi sevsem Luna’ya ihanet etmiş olur muyum?

Kedinin sarı-beyaz tüyleri adeta ‘Gel yavrum, bu tüyler senin parmaklarına layık!’ diyordu. Tamam, abartmıştım. Hem de çok fazla.

Bayağıdır kedi sevmediğim için içimdeki canavar yerinde durmuyordu. Yoksa kedi sapıklığı diye bir hastalık mı vardı? Eğer varsa, yakalandığım su götürmez bir gerçekti. Öyle bir hastalık olmasa bile, kabul; kocaman bir kedi sapığıydım.

Sonunda kararımı verip kedinin peşinden koşuşturmaya başladım ancak kedi, ani hareketimden dolayı benden uzaklaşmıştı. Ah, kedi sapıklığım beni deli ediyordu. Ne olurdu sanki biraz daha yavaş davransaydım? Şu anda ilk işim Luna’yı görür görmez onu doyasıya sevmek olacaktı. Beni bekle, tatlıım!

Kısa bir yürüyüşün ardından Utkuların bahçesine giriş yapmıştım. Zile basarken heyecandan ellerim titriyordu. Melis, sakin ol.

‘’Kim o?’’ Ve o seksi ses tonu.

Sesimin heyecanlı çıkmamasını umarak cevapladım. ‘’Benim, Melis.’’  Gerçi, sadece ‘benim’ deseydim; sesimi tanıyabilirdi ancak son günlerde takıntılı olmuştum. İlla ki, ismimi söyleme gereği hissediyordum. Büyük demir kapı tiz bir sesle açıldığında apartmandan içeri girdim. Şu, neden apartmanda yaşadıkları sorusu aklıma gelince, bu soruyu sormaya karar verdim. Merdiven yerine asansör kullanmak hobim olmuştu, sanırım. Kızların evine giderken de sürekli asansöre biniyordum.

Kabine girdiğimde ikinci katın tuşuna bastım ve aynada kendime bir kez daha baktım. Yanaklarımı şişirdiğimde çoktan asansör durmuştu. Adımlarım sağlam bir şekilde çıkarken tam karşımdaki demir kapı açıldı ve Utku, tüm asaletiyle karşımda belirdi. Üzerindeki buz mavisi gömlek, teniyle uyum içindeydi. Tıraş olduğu çok belliydi, bu mesafeden bile fark edebiliyordum. Hızla daireye doğru ilerledim. Daha selam diyemeden Utku’nun ayağına Luna dolanmıştı. Utku, Luna’nın ayağına dolanmasıyla irkilirken onun bu haline gülmeden edemedim. Ciddi anlamda korkmuştu!

Her Şeye Rağmen ∞ 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin