26 ∞

2K 144 55
                                    

Selaam. Bölümü aslında erken yazmayı umuyordum ancak araya bazı problemler girdi sürekli geç paylaşıyorum, neredeyse alışkanlık haline getirdim. Kusura bakmayın, zaten final yakın az daha sabır :D Bölüm @MinHoBeyza’ya. Elimde Barış&Esin çifti yok kusura bakma canım.s Multimedia da var, bakabilirsiniz. Uzun zamandır şarkı koymamıştım. Birdy-Shelter.

Oylardan hiçbir şikayetim yok ancak yorumlar son bölümlere doğru çok kısaldı. Geçen sene de öyle olmuştu ve finale yaklaşık 5-6 kişi yorum yapmıştı. Lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin. Çokça seviliyorsunuz.:*

İyi okumalar.

26 ∞

Melis**

Ertesi gün huzursuzlukla erkenden kalktığımda ortalıkta kimsenin olmadığını gördüm. Elimdeki telefon eşliğinde ahşap merdivenlerden inerken bir yandan da saate bakmaya çalışıyordum. Saatin sekiz buçuğa geldiğini görmemle son basamakta ayaklarımın birbirine dolanması ve benim adeta havada dans yaparak yere yapışmam bir oldu. İnleyerek yerden kalktığımda merdivenin yanında duran sehpadan yardım aldım. Üzerimde ayıcıklı şortum olduğu için dizlerimin kızarmasını görmem bir oldu. Sol dizim bayağı soyulmuştu ancak sağ dizim sadece kızarıktı. Yavaş adımlarla salona ulaştığımda telefonumu düşürdüğüm aklıma geldi ve sanki başımdan aşağı buzlu bir suyun döküldüğünü hissettim. Allah’ım şimdi kim, onu bu kızarık dizlerle alacaktı?

Kaderime boyun eğip sızlana sızlana merdivenin olduğu kısma geldim ve eğilerek, yerde bakışlarımı gezindirdim. En sonunda telefonumu bulduğumda zaferle gülümsedim ve tekrar sızlana sızlana salona gidip koltuğa oturdum.

Başak’ın günlüğünü okuduğumdan sonra eve gelmiş ve tüm günümü ‘bunu bana nasıl yapabilir’ konu başlığı altında olan sorularla beynimi iflas ettirmeye çalışmıştım. Daha sonrasında ise geceyi ağlayarak geçirmiş ve baş ağrısından doğru düzgün bir uyku çekememiştim ve sonuç: sabahın bu saatinde ayaktaydım!

Birkaç gün kimseyi aramayacak, mesaj atmayacak ve kimseyle konuşmayacaktım yani öyle düşünüyordum. Tüm günümü film, dizi ve hikaye okumaya ayıracaktım. Bunlar beni düşünmekten alı koyan etkenlerdi çünkü. Dün yeterince düşünmüş ve bir sonuca bağlayamamıştım. Başak, sürekli beni aramıştı ama ben onunla konuşacak taakati kendimde görmemiştim. Kızların hiçbir şeyden haberi yoktu belki de..Başak onlara söylemiş olabilirdi, bilemiyordum.

Kafam çorba misali öylesine karışık ve suluydu ki, ne yapacağımı bilemiyordum. Başak’a tavrım son derece sertti ki öyle olmasından da hiç pişman değildim. Ben ona aynı şeyi yapsam ne olurdu pek kestiremiyordum ama benimle arasında bir mesafenin oluşacağı kesindi. Bu durumda ben olduğuma göre ne yapsam yeridir, diye düşünüyordum. Tamam, Utku gerçekten her şeyiyle mest olunacak bir tipti ancak bu kadarı da fazlaydı. Utku’nun Başak’a o gözle baktığından hiç şüphem yoktu çünkü bazı şeyleri bana bile anlatmıyor Başak’a anlatıyordu. Bunu Başak’ın anaç bir kişiliğe sahip olmasına yoruyordum ancak o, belki de Utku’nun düşüncelerinden etkilenip ondan hoşlanmaya başlamıştı?

Fesat bir kişiliğe sahip olmamama rağmen aklımda türlü türlü düşünceler dönüyordu. Ben onun gözü önünde Utku’yla el ele kol kolayken o Utku’nun hayalini mi kuruyordu? Ah, kusacağım. Böyle bir şey nasıl olabilirdi? Bir yanım kendine hakim olması gerekirdi diye bas bas bağırıp tüm o aramızdaki bağı atmaya çalışırken diğer yanım duygulara hakim olunmaz diyerek içime su serpmeye çalışıyordu. Hangisinin dediği doğruydu bilmiyordum ve bir süre de bilmek istemiyordum.

Telefonu elime alıp bir süre Minion Rush oynadım ancak doksan ikinci bölümü geçemeyince pes edip başka uygulamalara girdim. Aklımı dağıtmaya ihtiyacım vardı yoksa aklım beni dağıtacaktı.

Her Şeye Rağmen ∞ 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin