Melis**
‘’Atarlı kızım! Ben geldim.’’
Sesim uzun koridorda yankılanırken hiçbir karşılık verilmemesine şaşırdım. Çelik kapı açık bırakılmıştı. Nerede bu evin fertleri acaba? Adımlarımı koridora yönlendirirken aniden duraksayıp alnıma şaplak attım. Eve ayakkabıyla girmiştim! Fatma Teyze, gebertirdi lan beni. Hemen geri geri gidip ayakkabılarımı çıkardım ve kapıyı kapadım. Mor küçük çiçekleri olan çoraplarıma bakıp parmaklarımı kıpırdattım ve gülümsedim. Mor olan her şeyle aşk yaşayabilirdim, evet.
‘’Ömüür! Neredesin kızım sen?’’ deyip salona baktım. Evin sessizliği salona da çökmüştü. Ömür’ün evde olmayışı canımı sıkmıştı. Bir daha burada olmamasını düşündüm de…Olamaz ya öyle bir şey. Ben Ömür’süz yapamam. Atarlı ergenim o benim. Deli kardeşim. Depresyondan çıkamam, ona bir şey olursa. Ayh. Nereden geldim bu konuya?
Adımlarımı odasına yönlendirdiğimde ‘’Heey!’’ diyerek giriş yaptım ama Ömür’süz bir odayla karşılaştım. Nerede bu, gerçekten? Bizimle gelmemek için Gökhan’ı da alıp kaçtı mı acaba? Her şey beklenir vallahi, Ömür’den. Oflayarak salona girdiğim gibi elimdeki çantayı ahşap zemine bıraktım. Soluk sarının hakim olduğu koltuğa yatarken beklemeye karar verdim. Sağ kolum koltuktan aşağı sarkarken bir kez daha ofladım ve bakışlarımı tavanla buluşturdum. Kapı açıksa, bir yere gitmiş olabilirdi. Ya ama hangi insan kapıyı açık bırakır, hele ki evde kimse yoksa? Anahtar alırsın değil mi, Ömür? Ama nerede.. Bizimkinin aklı beş karış havada tabii.
Salon o kadar temizdi ki, koltuğa yatmaya utandım bir an. Fatma Teyze, benim bu şekilde yattığımı görse bacaklarımı kırardı vallahi. Titiz teyzeciğim benim.
Çelik kapının yumruklanmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım ve istemsizce sıçradım. Gelen Fatma Teyze de olabilirdi. O yüzden bozulan örtüyü düzelttim ve kapıya yöneldim. Yumruklamalar artmıştı. Kesinlikle gelen kişi Fatma Teyze olamazdı. Kadın kapıyı yumruklamaya kıyamazdı. Kıyamamayı geçtim, parmak izi çıkar diye kapıya gerekmedikçe -o nasıl oluyor lan?- dokunmazdı. Kapı deliğinden bakıp gelenin Ömür olduğu gözlerim tarafından onaylandı. Kapıyı hemen açmasam bir şey olmazdı değil mi? Aklıma gelen fikirle sinsice gülümsedim. Dudaklarım yukarı doğru kıvrılmış olarak kalırken Ömür’ün söylenmelerini duyuyordum.
‘’Evde hiç mi kimse olmaz ya?’’
‘’Acaba içeride olan olağanüstü yaratıklardan yardım mı istesem?’’
‘’Ah, gerizekalı seni! Niye anahtar almazsın ki?’’
‘’Bir daha evden bu kadar aceleyle çıkmayacağıma dair kendime söz veriyorum, Allah’ım. Lütfen kapıyı açabilecek bir kulunu gönder!’’
Son söylediği söze kıkırdarken delikten bir kez daha baktım. Siyah saçlarını karıştırıyordu; sinirlendiğinde hep böyle yapardı. Ardından, buz gibi yere oturdu. Hiç mi aklı yok bu kızın? Bir yerlerini üşütecek, sonra bir sürü dert… Daha fazla dayanamayıp kapıyı büyük bir yavaşlıkla açtım, kapının arkasında durduğum için Ömür’ün yüz ifadesini göremiyordum. Sadece ağzından dökülen şu kelimeleri duydum:
‘’Allah’ım çok teşekkürler!’’
Ayaklarını zemine çarpma sesi. Büyük ihtimalle yerinde zıplamıştı. Ardından bir süre sustu ve jetonu yeni düşmüş gibi, ‘’Lan, kapıyı açan kim? Tövbe bismillah!’’ dedi.
Son söylediklerine deli gibi gülerken Ömür paldır küldür içeri girmişti bile! Beni kapının arkasında gördüğü gibi ‘’Ooo, yoo!’’ demesi bir oldu. Tepkisine ağzım açık karşılık verirken Ömür, benden bir adım uzaklaşmış ve beni süzümüştü. Alnına şaplak atıp ‘’Bunu nasıl düşünemedim!’’ diye çığırdı. Evet, bildiğiniz çığırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Şeye Rağmen ∞ 2
Fiksi RemajaDüşüncelere, davranışlara hakim olunabilirdi ancak duygulara?