-prologue-

93 8 2
                                    




12 Nisan 1997

Korkunun yüküyle sarmalanmış acı dolu çığlıklar daha da öteye geçmek ister gibi sertçe duvarlara çarpıyordu. Kadının güzel yüzü gözyaşları ve terle ıslanmıştı. Sağ eliyle altındaki ince örtüyü güç almak ister gibi avuçlamış, diğer elini ise can dostunun parmaklarına dolamıştı. Gücünü toplamaya çalışıyordu, tüm varlığı olanı sağsalim dünyayla buluşturmak istiyor, bir yandan da bu karanlığın içinde karşılacaklarından korkuyordu.

Ve şu an en çok da tüm varlığı olan bu minik bebeği bir kez olsun görmeden ölmek istemiyordu.

"Dayan, dayan kardeşim lütfen."

Can dostunun endişenin izlerini taşıyan pürüzlü sesi onu daha da büyük bir korkunun içine bırakmıştı. Çünkü o her daim cesur olandı, her daim onu koruyacak kadar korkusuz olan. Şimdi o bile bu haldeyse, kendisi ne yapardı?

Kadın buna daha fazla devam etmek istemediği için gücünün kalan son kırıntılarını kullanmış ardından kulaklarını bebeğinin ağlayan sesi doldurmuştu. Kadın cenneti duyduğunu düşündü. Öldüğünü ve çoktan cennetin sesini duymaya başladığını. Bu sesle birlikte daha da ağlamaya başladı kadın. Korkuyordu. Çünkü biliyordu ki bu, minik bebeğinin ilk ama son ağlayışı olmayacaktı. Hayat herkes gibi onu da üzecekti. Ağlaması sorun değildi belki. Ama gözyaşlarını silmek üzere yanında olamayacak olmak güzel kadının içini dağlıyordu. Korkuyordu, çünkü onun için sonun geldiğini biliyordu.

Can dostu, miniği bir örtüyle sarmalamış ve ona doğru yaklaştırmıştı. Çok güzeldi. Çok, çok güzeldi. Hayatında gördüğü en güzel şeydi ve göreceği son şey de bu minik olsun istiyordu. Gözlerini ondan bir an olsun ayırmadı. "Jungkook." diye fısıldadı titrek sesiyle. "Jungkook."

"Biliyorum." dedi can dostu. "O Jungkook. Ve ben onu koruyacağım kardeşim. Söz veriyorum."

Güzel kadın bir an olsun gözlerini minikten ayırmak istemese de hayatını borçlu olduğu can dostuna son kez minnet dolu bir bakış sundu. Tek kelime etmedi. Tek kelime edecek gücü kalmamıştı artık. Zaten can dostu bilirdi, onu anlardı. Bakışlarıyla konuşacak kadar uzun zaman geçirmişlerdi birlikte ve birbirlerini kendilerini tanımadıkları kadar iyi tanıyorlardı.

Can dostundan işittiği bu son sözden de oldukça memnundu güzel kadın. Ona güveniyordu. Tüm varlığını emanet edebileceği tek kişi oydu. Miniğini koruyacağına emindi. Bakışlarını tekrar miniğine çevirmeden önce bunu ona borçlu hissederek can dostuna son kez fısıldadı. "Seni seviyorum kardeşim." 

Zeytin gözlü miniğine bakışlarını tekrar çevirdiğinde gitme vaktinin geldiğini anlamıştı. Duymasını, hissetmesini umarak ona içinden veda etti. Henüz bir merhaba bile diyememişti  ama şimdi ona veda ediyordu. Veda ediyordu ve bunun, miniğininin hayatı boyunca son terk edilişi olmasını diliyordu.

alibi | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin