beni özgür kıl

50 6 0
                                    

🎶 Ruelle - War Of Hearts



"Bir an hiç uyanmayacaksın sanmıştım."

Ne kadar olduğunu bilmediğim bir süre boyunca izlediğim yabancı tavandan bakışlarımı duyduğum sese doğru çevirdim.

Zihnimde binlerce kaos yaşanıyordu ve ben içlerinden bu adamın kim olduğuna dair birkaç bilgi sızdırmaya çalışıyordum.

"Hatırlamıyor musun dün gece olanları?" dediğinde istemsizce dikleşip bakışlarımı
üzerime çevirdim. Kıyafetlerim yerli yerinde duruyordu ama içten içe tedirgin olmaktan kendimi alıkoyamıyordum. Tepkimle birlikte çok gürültülü olmayan bir kahkaha sızdı dudaklarından.

"Hatırlıyorum." dedim zihnimde bir yerlerde rastladığım yarım yamalak anlardan cesaret alarak. "Teşekkür ederim." dedim fısıltıdan farksız bir sesle. En azından beni tutacağını söylediğini ve gerçekten de tuttuğunu hatırlıyordum. O olmasa muhtemelen saatlerce o sahnede öylece sızıp kalacaktım.

Ama her halukarda tanımadığım bir adamdı. Değişik bir tipti ayrıca. Benim etrafımda belalı diyebileceğim tek bir tip vardı o da Yoongi'ydi. Ki onunkisi de eve gelip pijamalarını giyene kadar sürüyordu. Ama bu tipi ayıcıklı bir pijamanın bile kurtaracağından emin değildim. Hani düşünüldüğü gibi her yeri dövme ve piercinglerle kaplı o kötü çocuk tavırlarında değildi. Hareketleri anlamsız bir şekilde nazikti ve yırtık pırtık kıyafetler yerine üzerindeki siyah gömlek ile oldukça şık ve maskülen duruyordu. Yine de gözlerinde rastladığım karanlık pek de tekin bir tip olmadığını belli ediyordu.

Kendi kendime düşüncelerimin arasında dönüp dururken ayağa kalkmış ve üzeri Süngerbob'lu stickerlarla kaplı valizimi yatağın önüne doğru çekiştirmişti. Bunun kısaca bir 'artık defol git' demek olduğunu düşündüğümden yataktan hızla kalktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama mutlaka bir yerlere gitmem gerektiğini biliyordum.

"Bara her gelişinde valizini de yanında mı taşırsın?" dedi yüzündeki ifadeye zıt dalga geçer ses tonuyla.

"Hayır, yalnızca bırakabileceğim bir yer yoktu." dedim yeniden fısıltıyla. O da çok yüksek sesle konuşan biri değildi anladığım kadarıyla ama benim sesim onunkinin yanında duyulmayacak bir boyuttaydı neredeyse. İkimizde sessiz cümleler kuruyorduk, benim sesimi kesmişlerdi de ondandı böyle konuşmam ama onunki neden böyleydi?

"Nerede yaşıyorsun?" diye sordu daha henüz adımı bile bilmezken. Abel ile yaşadığımız evi tarif edecektim neredeyse ama tam önümde duran valiz gerçekliğe dönmemi sağlamıştı.

Yerdeki halıdan kaldırdığım bakışlarımı ona çevirdim ve sabırla tepkimi bekleyen yüzünü inceledim. Sahte bir gülümseme sundum dişlerim gözükmeyecek şekilde. "Bilmem." dedim omuzlarımı silkerek. "Sanırım hiçbir yerde." dedim evim olmayışı biraz daha canımı yakmaya başladığında.

Yüzünde yeni bir ifade oluşmasını beklemiştim ama hala tepkisiz bir şekilde durmaya devam ediyordu. "İyi o halde." dedi ve önümüzde duran valizi alıp dolabın önüne koydu. Anlamaz bir şekilde yüzüne bakınca "Kal burada." diye açıkladı kısaca. "Yanlış anlama, eminim ki hatırlıyorsundur ama ben yeniden belirteyim." dedi dün geceye ithafen. "Sesinle insanları büyüledin. Coşmuş kalabalığı tek bir dizenle sakinleştirdin. Nasıl yaptığına dair bir fikrim yok ama insanlar sana bayıldı. Burada kal ve benim için sahneye çık. Para da kazanabilirsin ve al işte sana kalacak bir yer." dedi yatağı işaret ederek.

"Anlayamadığım şey şu, nasıl olur da burada kalmamı ve senin için sahneye çıkmamı bu kadar rahat bir şekilde söyleyebilirsin? Kimin bir barda kendine ait odası olur ki?"

alibi | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin