0.0

6.7K 411 65
                                    

Oturduğum bankta kızımın rahat etmesi için biraz daha kayarken göğsüme yasladığı başını elimle destekleyip diğer elimi de sırtına koyarak hafifçe okşamıştım.

Kimsem yoktu, yalnızdım ve çaresizdim.

Gözümden akan yaşlara yenileri eklenirken etrafımdakilerin tuhaf bakışlarına aldırmadan ağlıyordum. Yanımdaki büyük bebek çantasıyla sırt çantam, önümde iki koca valizle ve bir de kucağımdaki bebekle ağlarken insanların bakması o kadar da tuhaf değildi gerçi. Dışardan bakınca fazla acınası göründüğüm doğruydu. Bebeğimi önümdeki bebek pusetine yatırarak ellerimi yüzüme kapatırken ne yapacağımı düşünüyordum.

Terk edilmiştim, kovulmuştum ve istenmemiştim.

Neredeyse bilmediğim bir şehirde kucağımda canına kıymaya gönlümün el vermediği bebeğimle en fazla bu kadar dayamabilmiştim ve işte şimdi burdaydım. Bir havaalanında, cebimde üç kuruş paramla ve önümde valizlerimle. Tabii, bir de bebeğimle. Ne gidecek bir ailem ne de bir evim vardı.

Anın büyüsüne kapılmış bir sekilde sevgilimin peşinden Çin'e gelirken mutluydum. Sikeyim gençtim, heveslerim ve umutlarım vardı. Geçmişi arkada bırakacak sevgilimle güzel bir gelecek kuracaktım. Her şey mükemmeldi, rüya gibiydi ve bilirsiniz her rüyadan elbet uyanırdınız. Benim uyanışım biraz ani ve sert olmuştu. Üzerinde olduğum mutluluk bulutu bir anda toz olmuş, beni beton zemine sert bir inişle bırakmıştı.

22 yaşında hamile olmak bir erkek için tuhaftı, hatta lanet ki bayağı tuhaftı. Bu 22 yaşında olan henüz evli olmayan ve sevgilisiyle eğlenceli bir hayat yaşayan benim için de geçerli bir durumdu

Kendimde hissettiğim değişimler şüphe etmeme neden olurken testi yapmam ve olumlu sonuç almam benim için sıkıntı değildi. Anlarsınız ya seviyorduk, gelecek planlıyorduk falan. Tabii sevgilimin, üzgünüm eski sevgilimin karşısına geçerek biraz heyecanla verdiğim bu haber yüzümde patlamıştı. Bebeği istemediğini net bir dille belirtirken beni onu öldürmem için zorlamıştı. Sikeyim, içimde bir canlı olması bile yeterince yeni ve tuhafken benden o cana kıymamı istemişti.

Tanrı şahidim ya, o hastaneye gidene kadar benimde aklımda o vardı. Cebimdeki üç kuruşa güvenerek olacak işte değildi ya kendi ayaklarım üzerinde durma fikri. Tabii bütün bu düşüncelerim doktorun odasındaki o korkutucu sedyeye yattığımda, karnıma sürdüğü o iğrenç ve soğuk jeli döktüğünde ardından da bana dinlettiği kalp atışlarıyla yerle bir olmuştu.

Demiştim ki 'Sikeyim, sikeyim içimde bir can var. Ve ben onu öldürmek üzereyim.' Ardından doktorun odasından ağlayarak çıkmış -ki insanlar bana yine tuhaf bakıyorlardı. Sanırım ağlamak Çin'de tuhaf bir şey?- ve evimize(?) Giderek tüm eşyalarımı toplamıştım. Bana eğer onu aldırmazsan yanıma gelme demişti ve ben her şeyimi toplayarak ordan çıkmıştım. Cebimdeki üç kuruşa güvenmiştim ve 'kendi ayaklarımın üzerinde durabilirim' demiştim. 'Karnımda bir mucize var başarmak zor değildir ya' demiştim kendime.

Henüz alamadığım- bilirsiniz her şeyi bırakarak gelmiştim- üniversite diplolama köpek gibi ihtiyaç duyarken her yere gitmiştim. Bulabildiğim iş yerlerinin hepsine baş vurmuştum. Kimisi beni beğenmezken kimisi dilim yeterli gelmediği için reddetmişti beni. Zor bela bulduğum bir kenar köşe restoranında bulaşık yıkarken de, sevimli Park teyzenin kafesinde çalışırken de 'Olsun' demiştim 'Olsun, buna da şükredeceğim, hepsine değecek.'

Değmişti ya. Dokuzuncu ayıma henüz girmemişken Park teyzenin kafesinde tezgahın arkasında -hamileydim ya kıyamıyordu bana, çalıştırmamak için kovmakla bile tehdit etmişti ama paraya ihtiyacım olduğunu bildiğinden susup en hafif işleri vermişti. O kadını gerçekten seviyordum ve hayatımın sonuna kadar da unutacak değildim.- karnıma giren keskin sancı ayakta durma yetimi bile keserken acı içinde kıvranmıştım. Hastaneye gidene kadar ne nazımı çeken olmuştu ne bana geçecek diyen birisi. Doğumdan çıktıktan sonra kendime gelince kucağıma öyle güzel bir şey vermişlerdi ki ama, 'Sikeyim' dedim çok fazla sikeyim dediğimi bilerek. 'Sikeyim herkesi işte buna değdi.'

Fake Dad? || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin