0.1

4.4K 398 54
                                    

        Omzumun dürtüklenmesi beni uykumdan uyandırırken gözlerimi kırpıştırarak tutulan boynumu ovuşturdum. Kafamın Chanyeol'un omzunda olduğunu fark ederken yavaşça kafamı kaldırarak ona bakmıştım. Fazla burun buruna olduğumuzu fark etmem birkaç saniyemi alırken gözlerim hafif bir şekilde açılmıştı. Aniden geri çekilirken gözlerimi saniyeliğine kaçırmıştım.

        "Uçak indi mi?" Gülümseyerek yüzüme baktıktan sonra kafasını iki yana salladı.

        "Kemerini bağlamaya çalıştım fakat fazla dokunmak istemedim. Uçak birazdan inecek." Hafifçe kafamı sallarken ince düşüncesi gülümsememe neden olmuştu. Kemerimi takarak Chūn'u da kucağıma aldım. Uçak inince pasaport kontrolünden geçerek valizler için ilerlemiştik ki aniden iki kişi yolumuzu kesmişti. Ben korkuyla gerileyip kızımı kendime bastırırken Chanyeol fark ederek bana bakmıştı.

        "Sorun değil. Bizi almak için geldiler. Menajerim Yongmin Hyung." Eğilerek selam verirken şaşkınca bana bakan adam da eğilerek selamlamıştı.

        "Chanyeol Kore'ye tekrardan hoş geldin. Seninle özlemimi gidermeyi isterim ancak bir sorunumuz var." Kaşlarını çatarak bakarken ben de ona bakıyordum. Benim de kaşlarım hafifçe çatılırken menajerine dönmüştüm.

        "Çin'den bir hayran sizi havaalanında görmüş ve döneceğini Koredeki tüm fanlara duyurmuş. Yanında bir kişi olduğunu da. Şu an çıldırmış bir şekilde dışarıdalar. Bazıları sinirli." Kafasını sallayarak bana döndü

        "Valizlerimizi alınca sana bir şapka vereceğim. Yanımdan sakın ayrılma olabildiğince yakın dur. İstersen Chūn'u ben alayım." Sorar tonda konuştuğunda kızımı öperek ona vermiştim. Valizler geldiğinde içinden bir şapka çıkararak bana uzatmıştı ve bir de hırka çıkararak uyuyan Chūn'un üzerine örtmüştü. Menajeri yanındaki görevlilerden çantasını almalarını rica etmişti. Dediklerini yaparlarken Chanyeol'de beni omuzlarımdan tutarak kendine çekmişti.

        Önümüzde iki kişiyle yürümeye başlarken kapıdan çıkmamızla üzerimize flaşların patlaması ani olmuştu. Beni iyice kendine çekerek göğsüne yaslarken Chūn'un durumunu kontrol etmiştim. Chūn'u sol koluyla kendine sıkıca yaslamış diger koluyla da beni kendine yaslamıştı. Kolumdan çekildiğimi hissederken gözlerimi büyüterek kolumu kendime çekmem ve Chanyeol'un beni o taraftan uzaklaştırıp sinirlenmesiyle aynı anda olmuştu. Daha hızlı yürümeye başlarken kulağıma eğilmişti.

        "İyi misin?" Kafamı sallayarak kollarımı bedeninde birleştirmiştim ve bu gülümsemesine neden olmuştu. Kollarım etrafta sallanmazken daha güvendeydim sanırım. Sonunda yanına geldiğimiz arabayla açık kapıdan önce beni bindirmiş ardından Chūn ve kendisi binmişti. Kapıyı kapatıp bana dönerken gözleri kolumdaydı.

        "İyisin değil mi?" Kafamı sallayarak gülümsedim.

        "Sorun yok." Chūn gözlerini açarak ağlamaya başladığında panikleyerek ona dönmüştü.

        "Neden ağlıyor? Tanrım!" Chūn'u kucağıma alarak altını kontrol ederken yakama asılmasıyla asıl derdini anlamıştım. Kahkaha atarak Chūn'a bakarken Chanyeol anlamayan bakışlarla bana bakıyordu.

        "Süt istiyor." Çantaya uzanarak içinden mamayı çîkardım ve Chūn'a uzattım.

        "Pekala çifte kumrular. Size yiyecek bir şeyler almamı ister misiniz yoksa evde çocuklarla mı yersiniz." Chanyeol'un gözlerinden mutluluk parıltısı bariz belli olurken heyecanla yerinde kıpırdanmıştı.

        "Onlarla takılmayı çok özledim. Bir an önce yanlarına gitmek istiyorum." Ardından gülümseyerek bana döndü.

        "Hem Baek'le de tanışmadılar henüz. Onlara sürpriz olacak." Gergince gülümseyerek ona karşılık verdim. Anlamış gibi bakarak elimi kavramış ve güven vermek istercesine sıkmıştı. Biten biberonu çekeren çantaya attım. Chūn'un başını omzuma yerleştirirken sırtını patpatlamaya başlamıştım. Chanyeol ilgiyle ne yaptığımı izlerken kıkırdadım.

Fake Dad? || ChanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin