"Bütün Beyaz Cadıların dikkatine! Bütün Beyaz Cadıların dikkatine! Samandra Somoviç, Sonuncu Cadı Okulu'na, 15 yaşına ayak basmış tüm cadıların gitmesini şart kılmıştır! Kim eğer isyan çıkarır gitmezse, herkesin gözü önünde yanmaya bırakılacaktır." Diye açıklamada bulundu Bay Smalac. Anneme göz ucuyla baktığımda, endişeyle bana bakıyordu.
"Anne, sorun ne?" Dedim kaşlarımı çatarak. Annemin beni çekiştirmesi üzerine, ofladım. Eve girdiğimizde,
"Bak Dai, burdan gitmeliyiz. Suallerini daha sonra söyle." Dedi, bavulları çıkartırken.
"Ne duruyorsun? Babana haber ver!" Diye bağırmasıyla, bende bağırdım.
"Beyaz Cadı ne anne? Bana açıklamada bulunmazsan, kılımı bile kıpırdatmam!" Dedikten sonra, ayağımla ritim tuttum. Sıkıntıyla nefes verip, bana doğru çömdü.
"Bak baban bir insan, bende Beyaz Cadı soyundan geliyorum. Beyaz Cadılar, büyü yapan cadılara benzemez. İnsanlarla barış yemini yaptılar." Bu durumda bende Beyaz Cadı soyundan gelmiş oluyordum.
"Ve sen bir hafta sonra 15'ine basıyorsun. Senide bu okula alacaklar." Dedi sıkıntıyla. Hâlâ anlamamıştım.
"Ee, bunda ne var mommy?"
"Ah Daisy, anlamıyorsun. Seni insanlar ile cadıların arasında olacak savaş için yetiştirecekler! Hayatını yaşayamadan, toprak olacaksın, güzelim." Dediğinde biraz şaşırmıştım. Beyaz bir cadı olduğumuzu bilmezdim. Söyleyen olmamıştı.
"Mommy eğer gittiğimizi anlarlarsa ölürüz!" Dedim, hafif bir sinirle. Annem sıkıntıyla bir nefes daha verip,
"Daha erken, bir şekilde Londra'ya uçacağız."
"Süpürgeyle mi?" Dedim alayla. Annem gülümseyip,
"Güzelim babanı çağır." Dedi. Hayır, ailemin ölmesini izleyemezdim. Savaşsa savaş! En azından, deneyerek ölürüm.
"Hayır anne, ben o mektebe gideceğim!"
×××
Yatağımda huzurla yatıyorken, bugün içinde olanları düşündüm. Bir günde insanın hayatı nasıl çabucak değişirdi?
Bütün gün, babam ile annem beni vazgeçirmeye çalıştılar ama kararımda emindim. Hangi çocuk ailesinin yanmasını izlemek isterki? Biraz beni anlamalarını bekledim onlardan ama onlar bir türlü anlayamadılar. Kötü ne olabilirdi ki?
Ben gayet emindim, oraya gidecek ve okuyacaktım. En çok garipsediğim şey, Beyaz Cadı olmamızdı. Bana neden anlatmadılar sanki! Demekki arkadaşlarım da bilmiyorlar ki konuşmadılar hiç. Ailelerimiz bizi kandırmıştı yani.
Göz kapaklarım ağırlaşınca düşünmeyi kestim ve derin bir uykuya dalmak üzereyken, tek duyduğum annemin yanıma gelip, tanrıya iyi olmam için yalvarmasıydı.
2 Hafta Sonra;
"Bak yavrum, eminsin değil mi?" Göz devirip, kafamı salladım. Defalarca bu soruyu soruyordu. Geri dönüşü yoktu artık, okul tamamlanmıştı ve biz kapının önündeydik. Annem kapıyı çalıp, içeri girdiğinde peşinden gittim.
Dönen sandalyeye oturmuş güzel bir kadın bize bakıp gülümsedi.
"Oturun lütfen." Dediğinde, annem sıkıntıyla oturdu.
"Hoşgeldiniz." Dedi kadın sevecenlikle. Masaya baktığımda isminin Julia Kuly olduğunu gördüm. Güzel bir isimdi aslında. Julia...
Annemde ismini görmüş olucakki,
"Bayan Kuly, kızım Daisy Smord." Dedi annem beni göstererek.
"Ve bende Bella Smord." Bayan Kuly kaşlarını çatıp,
"Şu bir insanla evlenen mi?" Annem başıyla onayladı. Bayan Kuly umursamazca gülümseyip bana döndü.
"Merhaba güzelim. Unutma ki, yatılı olarak okuyacaksın. Son derece iyi öğretmenler size hizmet verecek."
"Ne güzel..." Dedim, içimdeki sıkıntıyı boşvererek.
"O zaman Bayan Somoviç sana okulu tanıtırken, bizde işlemlerini annenle yapalım. Bayan Somoviç?" Dedi el çırpıp. Güzel yüzlü ama soğuk başka bir kadın gelip, başıyla onayladı.
"Gel küçüğüm." Dedi kolumdan tutarken. Biraz yavaş olsa fena olmazdı yani!
×××
Neredeyse okulu tanımış, hatta ve hatta annemle bile vedalaşmıştım. Babamın işi çıktığı için gelememişti ve ben buna çok kırılmıştım! Oda arkadaşlarımdan biri olan Linda,
"Daisy?" Dediğinde, başımı ona doğru çevirdim. Yatağı benim yatağımın hemen yanındaydı.
"Şimdiden annemi özledim." Dedi üzüntüyle. "Zaten hafta sonu görüşeceğiz." Dedim gülümseyerek. Kırgınlıkla gülümseyip, onayladı.
Odada bende olmak üzere beş kişiydik. Linda, Wlich, Erla, Emma ve ben. Hepsiyle kaynaşmıştım. Sadece Wlich, her şeyin olumsuz yönünden baktığından, gülümsemesi nadirdi. Linda çok kırılgan bir yapıya sahip, Erla maceracı, Emma ise şarkı söylemeye bayılan bir kızdı. Tabii benimle aynı kafada Erla'ydı. Birinin ona hemen kanı ısınabilirdi.
Yarın ise derslere başlayacaktık. Ne olacak hiç bir fikrim yoktu. Akşam annemin de yaptığı gibi, tanrıya yalvaracaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonuncu Cadı Okulu
Science FictionİNSANLARIN VE CADILARIN ARASINDA GEÇEN KIYASIYA MÜCADELE! 15 yaşına ayak basmış cadılar, Cadı Okulu'na gider, karanlık bir cadı olabilmeleri için eğitilirdi. Ta ki insanlar, bu yerleri yakana kadar. Bazı cadılar kaçmayı başarsada, nesillerinin tüken...