Low Roar - Bones
• Yorum yaparak düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen. •
"Çok kızdı! Çok kızdı, çok kızdı!" Sürekli iki kelimeyi tekrar eden adama döndü bakışlarım. Elleriyle kafasına vuruyor, birinin çok kızdığından bahsediyordu.
"Çok kızdı o! Çok kızdı!" Adamın delirmiş olduğunu anlamamak için kör olmak gerekiyordu.
"Dövdü! Çok kızdı! Acıttı, çok acıttı! Muşta... Muşta vardı ellerinde. Kızdı, çok kızdı." Kafasına vurmaya devam eden adamın özellikle yüzünü olmak üzere vücudunu inceledim.
Herhangi bir yerinde yara yok gibi görünüyordu. Öyleyse bu adam uzun zamandır mı böyleydi?
"Sinirli. O gerçekten çok sinirli." Başka bir sesi duymam bakışlarımı kafasına vuran adamdan çekmeme sebep olurken, sesini duyduğum kıza döndüm.
Muhtemelen yirmi yaşlarının ortasındaydı ve gerçekten çok güzel bir kızdı. Onun ne işi vardı burada?
"Çok bağırdı. Korktum." Diğer adama nazaran derdini sakince anlatan kızı izlemeye devam etti.
Bir anda bakışları bana dönünce çığlık atmaya başladı.
"Ne bakıyorsun bana?! Bakma, bakma!" Korkuyla bakışlarımı kızdan çekerken, biri tuttu omzumdan.
Normal bir insan bulduğum için sevinirken, yüzüme yansıtmadığım bir heyecanla arkama döndüm.
Döndüğümde ise gördüğüm yüz, beni telaşa sokmuştu. Çünkü bir şey aradığı belli olan adam, gözlerini etrafta fıldır fıldır gezdiriyor, bir yandan da benimle konuşmaya çalışıyordu.
"Neşter... Neşter gördün mü?" Bahsettiği şeyi neden istediğini bilmesem de, sokağın başında gördüğüm neşteri işaret ettim.
"Orada." Adam bana güvenerek işaret ettiğim yere giderken, ne yapacağını merak ettiğim için bakışlarımı ondan ayırmadım.
İşaret ettiğim yerde, gözlerini etrafta dolaştırarak neşteri bulduktan sonra kararsız gözlerle neştere baktığını gördüm.
Neden böyle yaptığını anlayamazken, adam bana döndü ve gözlerimin içine baktı.
Endişeli yüzü ona doğru birkaç adım atmama sebep olurken, onun bir anda neşteri gözüne saplamasıyla çığlığı bastım.
Sokakta sesim yankı yaparak büyürken, adam hiç düşünmeden diğer gözüne de neşteri sapladı.
Ona doğru attığım adımları büyük bir hızla geriye doğru atarken, ellerimi saçımdan geçirip başka yöne baktım.
Daha fazlasını görmeye katlanamayacağımı biliyordum ama neler olduğunu bilmem lazımdı.
Yoksa kendimi burada dönen şeylerden koruyamazdım.
Bu düşünceyle etrafıma bakarken, duvarda gördüğüm yazı bütün fonksiyonlarımı durdurdu.
'Ya delir, ya öl... Başka seçeneğin yok.'
Korkuyla gözlerimi duvardan çekip başka bir duvara çevirdiğimde, gördüğüm yazıdan ve görüntülerden dolayı kafamı sağa sola sallayıp geriye adımladım.
'Suç Mahalli'
Duvarın altında uzun zamandır duran cesetler geriye doğru adımlamamı sağlarken, bir bedene çarptım.
"Hoş geldin Mihra. Ölümüne hoş geldin."
☆
Merhabalar.
Beni bu kadar kısa bir süre de üçüncü bir kruguyla bulmayı bekliyor muydunuz, bilmiyorum ama umarım tanıtım bölümü umarım hoşunuza gitmiştir.
1. Bölüm hakkında açıklama yapacak olursam...
Öncelikle, Hilaf'a kısa bir süre içinde başlamayı düşünmüyorum, çünkü bildiğiniz üzere yeni başlayan kurgum, Maske'ye devam ediyor olacağım.
Tahmini başlama sürem ise, yıl sonu, belki de başı olur diye düşünüyorum.
O zaman gelene kadar, sizi kesitlerle oyalamaya çalışacağım.
Atacağım kesitte görüşmek dileğiyle, kendinize iyi bakın.
Sevgilerle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİLAF
RomancePatlamış sokak lambaları, kırık camlar, anlamsızca çıkan ev yangınları, cesetler... Burası Suç Mahalli... Her türlü kötülüğün can bulduğu mahalle. Ve sana bir tavsiye. Eğer korkmak istemiyorsan sakın arkana bakma. Çünkü bu, yalnızca sokağın her...