Hızlı adımlarla okula gelmişim. Bahçede ilerlerken Erik ve Anastasia'yı konuşurken gördüm. Duvara yaslandım ve onları dinledim.
Anastasia: Erik ! Anlamıyor musun Ashley'nin düşüncelerini okuyamıyorum!
Erik: Neden ki?
Anastasia: Bilmiyorum oğlum.
Oğlum mu? Yok artık.
Erik: Anne Ash'in güçlerinin farkında mısın ! Onunla başa çıkamayız. Neden ona oyun oynamak yerine konuşup karanlık tarafa geçirtmiyoruz?
Anastasia: Kabul etmez Erik !
Erik: Of anne !
Daha fazla dinlemeden geri döndüm. Sessizce gidiyordum ki lanet bir dal parçası ayaklarımın altında çıtırdadı. Sessizliğin içinde çıtırtının sesi yükselerek yankılandı. Kalbim hızlı hızlı atarken arkamı yavaşça döndüm. Lütfen duymamış olsunlar. Lütfen...Rahibe Anastasia sinirle bana yürüyordu. Kalbim deli gibi çarparken ne yapacağımı bilemiyordum yalnızca korkuyordum. Anastasia kolumu tuttuğunda havada kanat çırpma sesleri yükseliyordu. Gelen Kalona'ydı. Ama...Nasıl??
Kalona
Küçük kadınım fazla asiydi. Onun yetenekleri ve benim yeteneklerim birleşirse tüm dünya bizim olabilirdi. Ama kadınım beni dinlemiyordu ki. Sahip olabileceklerinin farkında değildi...
Bulunduğum yerde aniden kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Durup dururken bu da neydi? Benimle alakası yoktu bunun. Ashley'e bir şey oluyordu. Aramızdaki duygusal bağı kullanarak onun yerini buldum ve oraya kanat çırptım. Ashley fena halde korkuyordu. Hissedebiliyordum. Bahçeye geldiğimde küçük kadınımla göz göze geldim. Daha sonra da Anastasia ile.
Ashley
Kalona ile bakıştıktan sonra Kalona kükredi.
"Çek o ellerini kadınımdan!" Kadınım? Ben? Onun? Kadını? Asla! Rahibe'ye baktığımda şaşırmadan edemedim. Kendini ezdirmeyen dik başlı Rahibe, Kalona'nın karşısında ezilip büzülüyordu. Korkuyordu. Rahibe elini üzerimden geri çekerken koşarak buradan uzaklaştı. Erik de anneciğini takip etti. Kalona ile baş başa kalmıştık.
"Sen nesin?" dedim merakla. Melek olması için kanatlarının beyaz olması gerekmez miydi ?
"Cennet katından lanetlenerek kovulan bir meleğim."
"Neden kovuldun ?"
"Yapmamak gereken şeyleri yaptım. Ve kovuldum. Bunun acısını da dünyadaki kadınlara tecavüz ederek çıkardım." Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Bunu nasıl rahatlıkla söyleyebiliyordu? Kalona bana yaklaşırken ben geri geri gidiyordum. Ta ki sıcak bir bedene çarpana kadar. Arkama baktığımda mavi gözlü ve kısa, sarı ve kıvırcık saçları olan bir çaylakla çarpıştım. Hilalinin içi boştu.
"Uzak dur lanetli yaratık!" dedi kız kendine özel aksanıyla. Ellerini bükerek Kalona'nın altındaki toprağı yardı. Kalona düşmedi çünki kanatları vardı. Kıza saldıracağını sezince kendi kendime fısıldadım. 'Ruh..Seni çağırıyorum. Lütfen gel ve itaat et' ruhlar etrafımı sararken parmağımla onları yönetiyordum.
Kalona ruhlara hayretler içerisinde bakıyordu. Parmağımı Kalona'ya uzattığımda ruhlar bu ölümsüze yönelmişlerdi. Ruhların bu ölümsüzün kanını ne kadar çok istediklerini olduğu yerlerinden sabırsızlıkla kıvranmalarından anlıyordum.
"Kalona ! Ya gidersin ya da bu gücü senin üzerinde kullanırım." dedim. Kalona bana bir süre baktıktan sonra sessizce uçup gitti. Ruhlar da huzursuzca kıpırdanmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampir
Fantasy"Peki...O kimdi ? Kanatlı yaratık sizden ne istiyordu?" "Çaylak vampir olarak bunu henüz bilmemelisin Ashley. Zamanı değil" "Çaylak mı? Ama ben artık vampirim" Kafasını olumsuz anlamda sallayarak konuştu. "Hayır Ashley tam olarak vampir değilsin. Ya...