Bölüm 2

166 9 0
                                    

Alarmımın lanet sesiyle uyandım. Pazartesilerden nefret ediyorum. Neden böyle bir gün olur ki? Ben yine rutin pazartesi sendromumu yaşarken kapı çaldı. Kapıyı açtım ve karşımda pişmiş kelle gibi sırıtan Orhan’ı gördüm.

“Günaydın Pikaçu.” Dedi yatağıma kendini atarken.

“Ne var?”

Hemen söylenmeye başladı: “Oğlum insan bir selam verir. Bu ne böyle suratın sirke satıyo. Bi şey mi oldu?”

“Yok bi şeyim.” kravatımı bağlarken söylendim.

“Oğlum bu ne böyle kız gibi trip atıyon? Bi şey varsa söyle de bilelim.”

“Yok bi şeyim oğlum. Bilindik pazartesi sendromu işte uykuluyum.” Dedim o da kahkaha attı. Aslında çok şey vardı. Mesela gecenin bir yarısında ara sokakta neredeyse tecavüze uğramam gibi. Ama bunu ona söyleyemezdim yoksa dalga konusu olurdum. Orhan’la küçüklükten beri tanışıyoruz. Bizim yan komşu olur kendi. Aslında neden benimle takıldığını hala çözmüş değilim. Sümsüğün tekiyim. O ise kaslı sarı saçlı mavi gözlü yakışıklı biriydi. Baya yapılıydı. Kız tavlicam diye gitmediği spor kalmamıştı. Hatta bi ara beraber gittik. Sonuç, kırılan bir burun ve gülmekten ölen Orhan manyağı.

 Okula geldiğimizde Orhan’ın her zamanki gibi etrafını kızlar sardı bende sap gibi kaldım.

“Selam!” birden arkamda beliren Melis’i görünce titredim. Melis, bizim deli olur kendisi. Orhan’dan manyaktır. Böyle siyah kısa kıvırcık saçlı çıt kırıldım bir şeydi. Kilosunun yarısı saçları oluşturuyordu zaten. Hani su Hepsi gurubundaki Gülçin var ya ona benziyo saçları ama siyak hali. Buraya not düşelim dadınız genç bir kız olunca mecbur bütün gün Hepsi 1 izlemek zorunda kalıyorsunuz.

Sınıfıma geldiğimde her zamanki gibi en arka köşedeki sırama geçtim. Yalnız oturuyordum. Yalnız oturmayı severdim. Bazen kafayı gömer uyurdum… yada… ben hep uyurdum. Her türlü uyurdum. Uyumak rutin bir şey olmuştu artık. Vücudum uyumazsam kendi kendini uyku moduna alıyor da. İşte garip bir insanım da biraz.

Öğretmenin girişiyle yattığım yerden kalktım yanında biri vardı. Yüzünü gördüğümde resmen afalladım. Sıraya gömülmek istercesine biraz ileri kaydım. Öğretmenin onun adını söylemesiyle kendimi camdan atmak istedim. O burdaydı!!!!

“Evet çocuklar bu yeni arkadaşınız Aslı. Umarım iyi anlaşırsınız. Kendini tanız kızım.” Dedi ona hafif öne doğru ittirdi. Bundan rahatsız olduğu belliydi.

“Ben Aslı.” Dedi düz bir sesle. Gözlerimiz birleştiğinde gülümsedi. Ama bu gülümseme farklıydı. Hani şu kötü adamların sinsi gülümsemelerindendi. Korkmamak elde değildi. Öğretmen bir şey demeden bana doğru yürümeye başladı. Burası olma n’olur buraya gelme lütfen. Yalvaran gözlerle ona baktığımda çoktan çantasını sıraya atmış ve yanıma oturmuştu.

“Selam bücür.” Dedi yüzündeki o gülümsemeyi silmeyerek. Önüme döndüm, onu umursamaz gibi. Ama elde onu umursamamak değildi. Saçlarını at kuyruğu yapmış basit bir lastikle toplamıştı. Yüzünde diğer kızlar gibi bir ton makyaj yoktu. Kapatıcı bile sürmemişti. Doğaldı. Gözleri he zamankinden daha belirgin bir maviydi. Tabi onu sadece bir kere görebilmiştim bide karanlıktı ama yine de onun gözlerini daha bir çok kez görmüşüm gibi hissediyordum. Boynundaki mavi kulaklığı kafasından geçirip kulaklarına yerleştirdi. Müziği oturduğum yerden duyabiliyordum. Kafasını sıraya koydu ve gözlerini kapadı.

“Kızım çıkar o kulaklığı!” diye söylenen öğretmene baktığımda ancak gözlerim onu süzmekten ayrılabilmişti.

“Kızım!! Çocuğum söylesene arkadaşına çıkarsın şu kulaklığı!” dediğinde onu dürttüm ama tepki vermedi. Bir kez daha dürttüm. Sarstım desem daha doğru olur herhalde. Başını ağır bir şekilde kaldırdı ve ne var dedi ağzını oynatarak. Dudakları bir an onlara kenetlendim, seslice yutkundum ve gözlerimi onlardan ayırmak istemesem de öğretmeni başımla işaret ettim. Kulaklığını çıkardı.

“Efendim hocam?”

“Kızım dersteyiz koy o kulaklığı çantana. Bi daha görürsem alırım bak.” Aslı tısladı ve kulaklığı tekrar taktı. Hoca bu sefer baya kızgın gözüküyordu. Yanıya geldi ve kulaklığı çıkarıp aldı.

“Hocam!” dedi Aslı. Sinirliydi. Bu gözlerinden okunuyordu.

“Yürü müdüre! Öğretmene bağırmak mı? Hah bu devir çok değişti çook.” Dedi ve sınıftan çıktılar. Bazıları derin bir oh çekerek kitapları topları. Bazıları da hemen yanındakiyle konuşmaya başladı. Bense kendimi Aslı hakkında endişelenmekten alamıyordum. Daha ilk günden disiplin cezası alırsa ne olacaktı? Ya okuldan atılırsa? Ya onu bir daha göremezsem? Son soruyla kendime iyi bir şaplak attım. Çıkan sesle önümdeki kız bana döndü soru sorar bakışlarla. Sadece gülmsedim ve önüne döndü. Ah ben ne yapçaktım? Aslı sen bana ne yaptın da senin için endişelenmeye başladım? Sadece seni kurtardı manyak herif. Diye yanıtlayan iç sesime tam cevap verecekken kapıda Aslı göründü.

Tesadüf (ASKIDA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin