"Böyle işte," diye mırıldanıp elimdeki telefonu önümdeki masaya bıraktım.
Elbette, dün gece ki anonimden bizimkilere bahsetmiştim.
Üçü de sanki komik bir şeymiş gibi tabiri caize anırmaya başladıklarında abartılı bir şekilde gözlerimi deviriyordum. "Dalga geçerseniz, sizi çok kötü yaparım!"
Baran, elindeki yemek tepsisiyle birlikte masaya geldi ve biz de eş zamanlı olarak kafalarımızı ona çevirdik.
Diğerleri hâlâ gülerken dudaklarımı büzmüş, kollarımı bağlamış bir biçimde onları izliyordum.
Bazen çok sinir bozucu olabiliyorlardı.
"Hayırdır?" dedi Baran kaşlarını hafifçe çatarak, büyük ihtimalle yükselen kahkahaların sebebini merak ediyordu. "Bu sefer ne oldu?"
Arkadaşlığımız uzun yıllara dayanıyordu. Olaysız bir günümüz yok denecek kadar azdı, zira başımıza bela almakta üstümüze yoktu.
"Biri," dedi Tuğçe, dudaklarını birbirine bastırıp kendini tutmaya çalışırken. "Sera'ya..." Dudak kenarları, gizlemeye çalıştığı kahkahasının kırıntılarını taşıyordu.
Anlamaya çalışırcasına gözleri kısıldığında Tuğçe'nin tamamlayamadığı cümleleri tamamlamaya giriştim, "Biri aklı sıra oyun oynuyor. Bilinmeyen numaradan yazıyor."
Kafasını aşağı yukarıya salladı, anladığını belirtiyordu.
Şu an bu konuya yoğunlaşmak değil, önümdeki sıcak yemeğe gömülmek istiyordum.
Yaklaşık yirmi dakikalık bir süreçten sonra uyuyacağımı söyleyip sınıfa çıktım.
Dün gece gözüme uyku girmemişti. Geride bıraktığımız derslerde göz kapaklarım bana ihanet etmişlerdi.
Kafamı sıraya koymamla cebimdeki telefonun titremesi bir oldu.
Elimi cebime atıp parmaklarımla telefonumu çevreledim ve bildirim paneline düşen mesajlara şöyle bir göz gezdirdim.
Yine aynı bilinmeyen numaradan mesaj atılmıştı.
BilinmeyenN: Kalp yaralarını kapatan yara bandı var mıdır acaba?
BilinmeyenN: Ya da vazgeçtim.
BilinmeyenN: Senin açtığın yaraları yara bandı kapatamaz.
Sera: Çok boş konuşuyorsun.
Sera: Bir tane vuracağım.
BilinmeyenN: Çare gelmez ağlamaktan
Sera: Kimsin sen?
BilinmeyenN: Kim olmamı istersin?
Sera: Yan sınıfımızdaki sarışın yakışıklı olsan, hiç de fena olmaz aslında.
BilinmeyenN: Sen yakışıklı görmemişsin güzelim.
Sera: Yavaş gel.
BilinmeyenN: Garip kont ve ben bunları hak etmedik.
Telefonumu kapadım ve sıramın üstüne koyup kafamı da kollarımın arasına gömdüm.
****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mavi | texting
Short Story05**: O zaman şöyle diyeyim, sen anla prenses. 05**: Hayatta iki kör tanıyorum; 05**: Birincisi senden başkasını göremeyen ben, 05**: İkincisi beni göremeyen sen.