1. Bölüm

6.8K 370 279
                                    

Normal şartlarda doğum günümde yayımlayacaktım ilk bölümü fakat bugünün Ariya adlı kurgumuzun birinci yaş günü olduğunu hatırlayınca ona ve okurlarına armağan etmek istedim. görüşlerinizi bekliyorum diye klasik bir giriş yapacağım ve yüzde seksen oranında okur olarak beni takmayacaksınız. en iyisi var olsun sabit yorumcularım:-)

iyi okumalar...

&&&&&

Havaların iyice ısınması hem dersleri hem de şehir hayatını daha katlanılmaz hale getiriyordu. Buna rağmen yılmadan son sınavlarını vermek için uğraşan genç kız, vaktin iyice ilerlediğinin farkında olmadan sabahtan beri kalkamadığı küçük çalışma masasında belini doğrultarak esnedi. Sol el bileğini kaldırıp spor klasik siyah saatine baktı. Saat, gece yarısını çoktan gösterdiğini söylüyordu. İki eliyle yüzünü sıvazlayarak gözlerini ovuşturdu. Uzun dalgalı saçlarını eliyle geriye atıp düzeltti. Ayağa kalkıp odanın içinde gezindi. Çift kanatlı cama yaklaşıp hareketli şehrin parıl parıl parlarken gökteki yıldızları bir bir söndüren ışıklarına baktı. Gelen korna sesleri ile yüzünü buruşturdu. Köyünü özlemişti. Hem de çok! Aslında köyünü bıraktırıp buralara kadar gelmesine sebep olan adamı özlemişti ve maalesef ki şu an nerede olduğunu belki ailesi bile bilmiyordu. Pek aktif olmasa da sosyal medya da takip ettiği kadarıyla herhangi bir anda herhangi bir şehir ya da ülkeden yardıma muhtaç insanlar için yardım talebinde bulunuyordu ve yine kendine ait bir paylaşımı yoktu.

Yaslandığı camdan ayrıldı. Kafasını camdan dışarı çıkarıp derin bir soluk aldı. Elini terleyen ince uzun boynunda gezdirip mutfağa doğru yürüdü. Dolaptan çıkardığı şişedeki soğuk suyu elindeki cam bardağa dökerken kendisine doğru gelen çıplak ayakların parkede yankılanan seslerinin sahibine dönüp baktı. İnce askılı tişört ve şort geceliğini giyinen kardeşinden başkası değildi gelen. Ve muhtemelen kendisinin aksine iyi bir uyku da çekmişe beziyordu.

Hevi, kardeşine yaklaşıp elindeki su şişesini çekip kafasına dikti. ''Lütfen bırakır mısın? Onu kendime almıştım'' diyen Hevin' in şaşkınlıktan gözleri yuvasından fırlamak üzereyken bile naifliğini koruyan konuşması güldürdü kardeşini. Ağzındaki suyu zar zor yutup ''senin benim mi var kardeşiz biz! Bu şişe de hakkım vardı aldım.''

''Sen bir hukukçu adayı olarak bunları yapar, hakkını ararken benimkini gasp edersen dünyanın hali nasıl olur?''

Elindeki su şişesinden kardeşinin elindeki bardağa su döken Hevi ''fena... dünyanın hali fena! Yıkılmıyorsa senin benim gibilerin hatırınaymış .''

''Bizim mi?''

''Emine anne diyordu ya unuttun mu?''

''Yok unutmadım da biz ne yaptık ki? Asıl Memo gibilerin hatırınadır. Bak şimdi de Endonezya' ya gitmiş diye duydum.''

Eğilip açık kaldığı için öten dolaptan elma alan Hevi ''tüm iyi şeyleri de ona yükle hemen. O Zin' in oğlu. Bizi sevmediğini her hareketi ile gösteren Zin yengenin...''

''İyi tarafından bak bir de Agit dayı bizi çok seviyor.''

''Hı hı! Sağ olsun. Lafı döndürdün dolaştırdın yine getirdin platonik aşkına. Ama ben seni dinleyemeyeceğim bu gece. İşim gücüm var. Erken uyanırsan uyandır.''

''Ne işin var? Nasıl veriyorsun o dersleri hiç anlamıyorum Vallahi. ''

''Zeka kızım zeka!''

''Ne işin var diye sordum! Odanın önünden geçilmiyor yapıştırıcı ve boya kokularından. O kokuyla nasıl yaşıyorsan artık?''

''Uydurma! Pankart yapmıyoruz. Bir pankart bir ağaç demek ve öbür türlüsüne paramız yetmiyor. Annemin cimriliği sanırım yoksa babam yollardı biliyorum ben.''

Bir Yaz Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin