BraTatan7 ithafen...
iyi okumalar...&&&&
O sözlerden sonra Memo' nun dönmekten başka çaresi yoktu. Bir dönüş bileti ayarladıktan sonra yerinden doğruldu. Hastaneye girip hasta odalarını tek tek son kez dolaşarak durumlarının iyi olduğundan emin oldu. Gerekli prosedürleri de hallettikten sonra kendini hava alanında buldu.
Bir yıldan fazla olmuştu köye gitmeyeli. En son ailesi onu ziyarete gelmişti o da hepsi bir arada gelmemişti.
Diğer gün sabaha karşı hava alanında kendisini karşılayan arabaya binip köyün yolunu tuttu. Başını arabanın camına dayayarak git gide artan neredeyse ilçelerini merkez ilçelerle birleştirecek olan yüksek binaların arasından geçerek nihayet sarı buğday başaklarına ev sahipliği yapan tarlalara vardı. Başını kaldırıp etrafı, uçsuz bucaksız tarlaları, izledi. Koşup oynadığı yerler değilmiş gibiydi buralar. O kadar yabancılık çekti ki buna kendisi bile inanamadı. Ta ki onu dedesinin konağının kapısında karşılayan babası ve amcalarını görene kadar. Öne doğru çıkan Diyar amcasına sarılarak hasret giderdi. Fitliğinden hiç ödün vermemişti. Sonra diğer amcasına sarıldı. O biraz daha salmıştı kendini. Hafif de olsa göbeği yağ bağlamıştı.
Sıra babasına geldiğinde başını eğerek yanına gitti. Elini öpüp başına koydu. Gözleri dolu dolu olan, kırışık alnını daha da kırıştıran babası, kollarını yana doğru açarak onu kucakladı.
''Hoş geldin evine.''
Memo, onun telefonda hissettiği kadar kızmamış olduğunu anlayınca rahat bir nefes aldı ''hoş bulduk baba. ''
''Ölmesek gelmeyeceksin demek, gevad.''
''Öyle deme baba Allah geçinden versin.''
''Öyle öyle bak deden öldü ancak geldin.''
Memo başını geri çekip babasına baktı ''dedemin organlarını bağışladınız mı?''
Bu sorusuna gerilerinde duran amcaları bir anda gülmeye başladı. Diyar, ona doğru bir adım atıp ''lan oğlum, sağlığında hayrı olmayan adamın ölümünde hiç kimseye hayrı dokunur mu?'' dedi.
Babası, kardeşine ters bir bakış atıp susturdu ''Zin, duysa bu dediğini kendini yerden yere vurur. Deden azıcık tasarrufluydu kimseye bir şeyini vermez mümkün olsa yanında bizimkileri götürür. Bırak oğlum bu işin peşini, git üstünü başını değiştir babamı gör de cenazeyi almaya gidelim. Anan tek başıma bıraktınız beni der durur ömür billah. ''
''Halil geldi mi? ''
''Onlar Ahmet' le dayına gittiler. Biz de geç kalmayalım. Git eve hazırlan sonra buraya gel çıkalım. ''
Siyahımsı iri gözlerini ovuşturdu genç adam, başını usulca salladı ve ''tamam baba!'' dedi ve kendi konağına doğru yol aldı.
Öbür köyün büyük konağında ise kapıda duran Hevin, babasının kendisine seslenişiyle gidip yanına oturdu. Kurulan sofraya göz gezdirdi sonra aile bireylerine ve sonunda dayanamadı ''kimmiş ölen baba?'' diye sordu.
Arjen, yanındaki hassas, narin, kırılgan, iyi kalpli kızının elini iki elinin arasına alıp okşadı. Tam ağzını aralarken hacı Avdılla ağa kamburlaşan belini dikleştirerek ''dayının kayınbabası!'' dedi. Hevin biraz düşününce annesi, bir ucu göğsüne düşen krem renkteki şalını arkaya atarak '' ne düşünüyorsun kızım, kaç tane dayının kayınbabası var? Muhtar Fevzi... amca ölen.''
''Memo' nun dedesi yani. Allah rahmet eylesin.''
'' Allah taksiratını bağışlasın o da gitti işte .''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz
General FictionBiraz zor... Biraz eğlenceli...Kendinden emin ne istediğini bilen dört ayrı kalbin hikayesi... Hevi (Umut)- Hevin(Sevda).... idealist ikiz kız kardeşlerin köyde bir yaz geçirmekle cezalandırılmaları ve o süre de hayatlarının aşklarını bulup hayatlar...