"Herşeyin başladığı an"

694 16 2
                                    

Hızlı adımlarıma karşın ayakkabılarıma sıçrayan çamurları umursamamaya çalışıyordum. Çünkü şuan daha büyük bir sorunum var " okula geç kaldım!!!"

Bu yüzden duyacağım uyarı dolu sözler şimdiden canımı sıkıyor.

Sınıfa girdiğimde Bayan Jones'e yapacağım açıklamayı düşünürken okula geldiğimi fark edip adımlarımı biraz daha hızlandırdım. okulun bahçesinde kimse yoktu ki bu benim için harikaydı.

Sınıfın önüne geldiğimde nefesimi düzene sokmaya çalıştım. İçeri girdiğimde insanların bana olan tuhaf bakışlarına aldırış etmeyeceğime dair kendime söz verdim. Son bir kez kendime bakıp sınıfın kapısını iki kez tıklattım ve içeri ürkek bir adım attım. Sınıfa göz attığımda kimsenin bana çok da dikkat etmediğini fark ettim ve bu beni rahatlattı. Hemen Bayan Jones'e dönerek " geciktiğim için özür dilerim " dedim. Ve o da alaylı bir bakış atarak " ah sorun değil genç bayan eminim uyanamamışsınızdır ve bunun sebebi geç döndüğünüz herhangi bir parti değildir " dedi. Ne diyeceğimi şaşırmıştım bu kadının kesinlikle sorunları vardı.Ben ağzımı açıp cevap verecekken beni durduran sese döndüm ve dudaklarından aynen şu sözcükler döküldü.  " ah hayır bu bebeği partimde görmedim "

O an sadece Bayan Jones'in değil bu çocuğun da sorunları olduğuna kanaat getirmiştim. Gözlerine şaşkınlıkla bakarken onun bal rengi gözlerindeki edepsiz ışıltıyı gördüm. Hemen kendimi toparlayıp ona cevap verdim "bana bebeğim diyemezsin" bu cümleme karşılık ufak bir kahkaha attı "ah öyle mi bir dahakine dikkat ederim bebeğim ah pardon yeni kız" bu çocuk kendini ne sanıyordu böyle? 

Düşüncelerimi bölen Bayan Jones'in cırtlak sesi oldu "kaçırdığınız dersin son 15 dakikasını kavga ederek geçireceksen genç bayan bunu müdürün odasında yapmanı tavsiye ederim" dedi. Ah harika şimdi de suçlu ben olmuştum. Nasıl olurda o çocuğa birşey demezken beni azarlar? Bu okuldan nefret etmeye başladım. Bayan Jones'e bakarak " Özür dilerim bir daha olmayacak "dedim.  Onayladığını anlatan bir mırıltı çıkardıktan sonra hızla yerime geçtim. Joseph 'in yanında oturuyordum. Okula geldiğimde ilk onunla tanışmıştım  ve onu sevmiştim sanırım o da beni sevdi ki bana yanına oturmamı tavsiye etti.  Dersin son 15 dakikasında hiç sesimi çıkarmadan oturmuştum. Duyduğum zil sesiyle derin bir nefes aldım ne kadar sıkıcı bir 15 dakikaydı böyle. Joseph bana dönerek " Allison kantine gitmek ister misin? "  diye sordu. Açıkçası hala ıslak olan saçlarımla hiçbir yere gitmek istemiyordum ve Joseph'i kibarca reddettim.Joseph gülümseyerek ayağa kalkıp sınıftan çıktı. O çıktıktan sonra etrafıma bakmaya başladım ve bilin bakalım hangi kendini beğenmiş ile göz göze geldim? ah tabi ki adını bile  bilmediğim bal rengi gözleri olan çocuk belki de ona bal göz demeliydim ah evet bunu sevdim artık ona bal göz diyecektim en azından kendi içimden. Gözlerime alayla bakarak " dün gece partimde olmadığın için üzülmene gerek yok bebeğim ben her zaman parti veririm mesela bu cuma akşamı kaçırdığın şeyleri yaşayabilirsin" dedi. Söyledikleri sinirimi bozmaya yetmişti "bana bebeğim diyemeyeceğini söylemiştim tabi bunu anlamayacak kadar salaksan bilemiyorum ve eğer bir partiye gideceksem bu kesinlikle senin gibi bir dengesizin partisi olmaz " . Dediklerime karşın yüzünde ki alaylı sırıtma kayboldu ayağa kalkıp yanıma geldi. Bana doğru eğilerek herşeyin başladığı an olarak tabir ettiğim şeyi söyledi.

"benim olduğum heryere  geleceksin sadece bana yakın olmak için  heryere"

Yüzüne anlamsızca bakarken bütün vücudumu saran bu tuhaf duygunun ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.Konuşurken nefesini yüzüme üflemişti ve bu bahsettiğim tuhaf duyguyu ortaya çıkarıyordu. Ona cevap vermeden hala yüzüne bakıyor olmama karşın dudakları alayla yukarı kıvrıldı ,o an ona bir cevap vermem gerektiğini idrak ettim ve hemen harekete geçtim "ah sahi mi görürsem söylerim canım emin ol " dedim. Gülüşünü biraz daha genişleterek  cevap verdi

"canım ha çok iyi yeni kız" ah pislik

"bak benimle uğraşma tamam mı ?" anında cevap verdi bal göz durur mu? "tabi ki canım nasıl istersen" gerizekalı ne olucak "saol şimdi sırana gider misin? bu arada giderken egonu almayı unutma " sanırım birazcık bozabilmiştim onu.

Bana cevap vermek için ağzını açtığı sırada onu durduran zil sesine şükrettim çünkü onunla daha fazla uğraşmak istemiyordum. Bana tuhaf bir bakış atıp sırasına oturdu. Nihayet ondan kurtulmuştum. Önüme konulan kahve ile dikkatimi Joseph'e verdim .Bana kahve getirmiş bu çocuk fazla mı düşünceli? onunla arkadaş olduğum için kendimi tebrik ettim. Joseph'e dönerek teşekkür ettim o da gülümseyerek konuşmaya başladı "okuldan sonra ne yapacaksın?"

" ımmm sanırım hiçbirşey"

"ah buna sevindim baksana hiçbirşey yapmak yerine benimle çalıştığım kitapçıya gelmek ister misin? "

" kitapçıda mı çalışıyorsun? bu harika!! kitaplara bayılırım ve evet gelirim"

"buna çok sevindim okuldan sonra direk oraya gideriz o zaman"

"olur"

Joseph 'le konuşmamı bitirdikten sonra derse odaklanmaya çalıştım.

----------

Bir harika okul gününün daha sonuna gelmiştik!!  Eşyalarımı topladıktan sonra beni bekleyen Joseph'e doğru yürüdüm.Yanına geldiğimde birlikte yürümeye devam ettik. İkimiz de konuşmuyorduk.Bu hoşuma gidiyordu biraz sessizliğe ihtiyacım vardı.Bunun keyfini çıkarıyordum ta ki yanımızdan hızla geçip ayaklarımıza çamur sıçratan araba gelene kadar. Bu insanların sorunu neydi böyle? Ağzımdan çıkan küfürü Joseph'in duymamış olması için dua ettim. Araba hızla yanımızdan uzaklaşırken Joseph'in ağzından dökülen sözcükler kaşlarımın çatılmasına neden oldu çünkü aynen şöyle söylemişti "zengin piç" ben Joseph'in küfür eden biri olduğunu düşünmemiştim ve o an benim küfürümü duymaması için ettiğim duaları boşa harcadığımı farkettim. Joseph'e hafif şaşkınlıkla bakarken merakla sordum "onu tanıyor musun?" bana tuhaf bir şekilde bakıp cevap verdi. " ciddi misin? onu tanımayan yoktur "

"evet ciddiyim onun kim olduğunu bilmiyorum"

"o Justin,Justin Drew Bieber"

THİS İS MEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin