Haydi Bismillah..
Arkadaşlar hikayemize başlamadan önce bir not bırakın 🍂
********************************************
Nefesten ;Asiye Ablam ısrarla telefonu arayınca açmaya karar verdim.
"Ula Nefes ne açmaysın telefonu ?!". Telefonu hafif kulağımdan uzaklaştırdım.
(- Asiye abla giyinirken nasıl açabilirim ? Daha saçımı bile kurulayamadım.)
(E gı tamam tamam. Akşam geliysın değil mi ?)
(Geliyorum abla.)
(İyicene süslen gız.)
(Kim için ?)
(Tahir içun) sesinden sırıtması belli oluyordu Asiye Abla'nın.
(Abla daha tanımadığım bir adam için niye süsleniyim. Hem bak saat yaklaşıyor daha hazırlanmam lazım.)
(Tamam tamam hayde. Öptüm.)
Telefonu kapatıp hazırlanmaya başladım. Üstüme beyaz boğazlı bir kazak, altına da bir kot pantolon giydim.
********************************************Konağın kapısını çaldım. Karşımda Tahir vardı. Tahirle çocukluk arkadaşıydık. Ama pekte iyi anlaştığımız söylenemezdi. Zaten beni unutmuştur aradan 16 sene geçmiş.
"Hoşgeldin." dedi gözlerime bakmayarak. "Hoşbulduk" dedim ve içeri geçtim. Ayağımdaki botlarımı çıkarıp Asiye Abla'nın verdiği ev terliklerini giydim. Üstümdeki montumuda askılığa astım. Mutfağa girmemle herkesin tatlı ve sıcak gülümsemesiyle karşılaştım.
"Ha bu Cemal Reis sürekli senden bahsediyi Nefes. Sürekli kreynin tepesine çıkaymışsın.) Mustafa abinin bunları demesiyle Tahir'in bana bakması bir oldu. Ne var yani ? Çıkamaz mıyım ?
"Miçolar sürekli dişliyi taktırıyorlar bir yere. Bozuluyor. Hem merak etme birşey olmaz abi." dedim rahat bir tavırla. "Olmaz Nefes. Cemal Reis'i ziyarete mi geliysın kreynin tepesine mi bilemiyrım.) demesiyle sofrayı kahkahaya boğdu Mustafa abi. Daha hiç kimse yemeğe başlamamıştı. Anlaşılan birini bekliyorduk diyecekken yukarıdan aynı Tahir gibi giyinen bir çocuk indi.
"Baba!" diyip kucağına atladı Tahir'in. Tahirle sıkı sıkı sarıldılar. Sonra bana döndü. Ve babasının kulağına fısıldadı. "Baba bu abla kim ?" Tabi biz duyabiliyorduk. "O Nefes Yiğit'im. Hani sana bahsettiydum ya." dedi Asiye abla Yiğit'e gülümseyerek. Yiğit bana bakıp gülümseyince bende ona bakıp gülümsedim. Saniye Hanım beni pek sevmezdi. Yani aslında severdi de Mercanı gelin almak istiyordu.
"Baban yok mi Nefes?" dedi Saniye Hanım. "Babam Cemil Amcalara gitti. Ordan da Cemal Reis'e geçecekmiş. O gelemedi Saniye Teyze." dedim. Asiye abla kulağıma "Anne diyecesun gız." dedi sırıtarak.
********************************************
"Tahir goçum. Sen Nefes bacımı da al yemeğe çıkın." dedi Mustafa abi. Zaten buraya yemek yemek için gelmemiş miydim ? "Niye abi evde yemek mi yok ?" dedi Tahir. Soğuk birisiydi biraz. "Haydi Tahir haydi!" dedi Mustafa abi kızgın bir ses tonuyla. Tahir kafasını salladı.
Arabaya bindik. Davut Dayının yerine geldik. Nuran benim akrabam hemde çocukluk arkadaşımdı. Küçükken Nuran, İdris, Asiye Abla, Mustafa Abi, Yangazlar ve Tahir az oynamadık.
Arabadan inip cam kenarında bir yere oturduk. İçerisi sıcacıktı. O çıtır çıtır yanan sobanın etrafında az kestane yemedik zamanında. Bir anda beni bir kıkırdama tuttu. Tahir bana baktı. "Noldu niye güldün ?" dedi Tahir. "Yok söylemem, kızarsın" dedim gülerken. Tahir dışarıda baktığım tepeyi görünce bir gülümseme oldu yüzünde.
2002 - Eylül 5
Öldürdüğüm yılanı bir çubukla tuttum.
"Hadi bunu muhtara götürelim hem bize parada verir. Yarın dondurma alırız."İdrisle Nuran kafasını salladı. Arkamda duyduğum sesle çubuğu İdrise verdim. Gözlüklü bir çocuk yere düşmüştü. Arkasından koşturan köpeği kovaladım. Çocuğun yanına varıp yere düşen gözlüğünü aldım. "Al camın bi tanesi kırılmış ama diğeri hala sağlam." diyip gözlüğü çocuğun gözlerine taktım. "Hihh ! Bu çocuğun gözleri amma da güzelmiş." dedim.
Çocuk kalkıp gitmeye yeltenince kolundan tuttum. "Adın ne senin sende bizlen oynısana ?" deyince çocuk kolunu benden kurtardı. "Bırak beni ya!" diyip tekrar ilerleyince yine koluna yapıştım. "Dünyada gördüğüm en güzel gözler seninkiler evlenicem ben seninlen!" diyince çocuk tekrar kolunu benden kurtardı. "Bi çekil ! Vahşi misin nesin ya!" diyip ilerlemeye başladı. Yerden bulduğum taşı çocuğun sırtına attım. "Adın ne senin lan adın !" diyince "Napıyosun sen ya deli midir nedir ?!" diyip gitti.
~Flashback son~
Tahir "tövbe yarabbim" diyip gülmeye devam etti. Biz gülüşmeye devam ederken Davut Dayı yemeklerimizi koydu.
"Ee gençler düğün ne zaman ?" dedi Davut Dayı. Tahir bana baktı sinirliydi biraz. "Bilmiyorum." dedi. Davut Dayı gidince önündeki yemeğe bakarak benimle konuşmaya başladı. "Sen mi söyledin ?" dedi. Ona dönerek "Hı?" dedim. "Diyorum ki sen mi yetiştirdin ?" dedi. "Yetiştirmek? Saçmalama Tahir!" dedim.
"Sen herhalde bana acıyarak evlendin. Yiğit'e bana acıdın herhalde. Bana bak kızım ben acınacak biri değilim. Oğlumu şimdiye kadar ben büyüttüm. Bundan sonrada kendim büyütebilirim. Acıyorsan başka kapıya." dedi.
Sinirimden çatalı sesli bir şekilde masaya koydum. "Sen ne saçmalıyorsun ya ! En çok ben bilirim annesizliğin ne demek olduğunu. Daha ben 6 günlükken tattım bu duyguyu annem vefat etti benim. Yiğit bana benzemesin istedim. Tabi sen merhameti acımak sanıyorsan o senin sorunun. Gelipte beni çocuk gibi azarlayamazsın." diyip masadan kalktım.
********************************************
-Alo baba nerdesin ?- Cemal Reis'ten çiktum. Asiye çaya davet etti ona gidiyrım.
-Tamam baba.
Konağa yürümeye başladım. Bir fren sesi duyunca o yöne baktım.
Merhaba arkadaşlar 🙋🏻♀️
Burda konuşurken diğer hikayelerden bahsetmeyin. Bu hikayeme odaklanın. Birde "yb ne zaman ?" demeyin "Yeni bölüm ne zaman ?" Yb kelimesine çok sinir oliyrım. 🍂 😂Sağlıcakla kalın. ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözlerinde Karadeniz Bulduğum
Teen FictionTahir'in zamanında yanlış kadına sevdalanması üzerine, bir oğlu olur. Yiğit.. Kaleliler bu zamanda Yiğit'e bir anne Tahir'e de bir eş ararlar. Tahir bu işe pek olumlu bakmaz. Köyün imamı olan Osman Hoca'nın kızı daha 6 günlükken annesizlik ne demek...