Yoongi, annesine söylemiş ve geç gelmemesinde söz vererek Jimin'in evine gelmişti. Bayan Park ona kapıyı açmış, Jimin'in odasını bulmasına yardım etmişti. Şimdi ise elinde tuttuğu iki çilekli sütten birini Jimin'e uzatıyordu.
Jimin, ağlamaktan kızarmış gözleriyle Hyung'una bakmış ve gülümsemişti. Ardından ona uzatılan sütü almış, pipeti yerleştirerek içmeye başlamıştı. Bu sırada elbette Yoongi'nin omzuna yatmayı ihmal etmemişti.
Bugün ilk kez bu kadar çok ağlamıştı, Jimin. O kadar çok aşağılanmıştı ki... Kendini dışkı -evet, dışkı- gibi hissediyordu. O her zaman herkesle iyi geçinen, sürekli gülümseyen ve örnek çocuk olan biriydi. Kendisine kötü sözler denmesini kaldıramıyordu, umursamaması gerekirken kafasına takıyordu. Beynini parçalamak istiyordu.
"Hyung?" Dedi, uzatarak tiz bir sesle. Arada burnunu çekiyordu. Yoongi, onun bu halini gördükçe Bogum'u öldürmek istiyordu. Fakat Jimin için bunu yapmamalıydı. "Efendim, bebeğim?"
"Hyung, ben özür dilerim." Burnunu çekti. Gözlerinden akan inci tanelerini ufacık elleri ile sildi ve devam etti. "Böyle olduğum için; ufak elli, kısa boylu, mal gibi sürekli gülümseyen, tombul ve daha nicesi olduğum için."
Yoongi, kaşlarını çaktı. Bebeği ne zırvalıyordu? Jimin'i böyle görmekten nefret etmişti. Parmaklarını küçüğünün saçlarına gönderdi. Nazikçe okşuyordu. Ardından bir-iki öpücük bıraktı, yumuşak saçlara.
"Bir daha senden böyle bir şey duymak istemiyorum. Sen mükemmelsin. Tombul yanaklarınla, kısa boyunla, ufak ellerinle, sürekli gülümseyen yüzünle, akıllı beyninle, bilmişliğinle ve daha nicesiyle. Ben seni böyle seviyorum. Ah, tabi bu seni başka halinle sevmeyeceğim anlamına gelmiyor. Seni her halinle seviyorum. Sen çok tatlısın, Jimin. Çok güzelsin. Sana imreniyorum bile. Şimdi gelmiş, bana neler diyorsun. Yapma, bebeğim. Seni seviyorum."
Yoongi, uzun konuşmasından sonra yumuşak saçları bir kez daha öptü. Jimin'den ses gelmeyince kafasını eğip küçüğüne baktı. Baş parmağını ağzına almış, kızarık yanakları ile uyuyordu. Az önce içiyor olduğu sütün etkisiyle dudakları fazlasıyla ıslaktı. Yoongi dayanamadı, minik dudaklara ıslak bir öpücük bıraktı.
Jimin'i güzelce yatırdıktan sonra arkasına geçmiş. Onu kolları arasına almıştı. Saçlarını tekrar tekrar öptü, belki de bunu yeni alışkanlığı edinmeliydi. Gözlerini kapatmadan önce fısıldadı,
"Seni seviyorum, iyi geceler."