4/ " Veyl "

46 8 11
                                    

Selam Aleyküm mübarekler. Yeni bir bölümle karşınızdayım. Sallantılı ve yoğun bir üniversite hayatı geçirdiğimden hikayelerimi uzun zamandır boşlamıştım. Yazmak, gerçekten ilhamla olucak bir iş. Anladım ki, bir gün söylemekle olmuyor bu işler.. Ondandır ki, bölümü şimdi yüklüyorum. Çünkü, bölüm içime sindi ve ilhamla yazdığım bir bölüm oldu. :)
İyi okumalar..

_____________

" Ölçüde ve tartıda hile yapanlara veyl olsun." ( Mutaffifin: 1 )
________________________________

" Geliceksin, değil mi Havin ? " diye bir kez daha sordu kadın.

" Geleceğim dedim ya anne. Kapat hadi, toplantıya gireceğim. " diye bir yandan annesiyle uğraşırken, bir yandan da dosyaları topluyordu.

" Tamam.. Bak inanıyorum sana Havin. O davette yalnız kalırsam.. "

" Anne! " diye sinirle çıkıştığında telefon yüzüne kapanmıştı.

O an içeriye haldur huldur giren Tunaya çatık kaşlarıyla bakmıştı kız.

" Kapıyı çalsan, pantolonsuz mu kalırdınız Tuna bey?! " laf adama değdiğinde anlamazca dönmüştü kıza Tuna.

" Ne alaka Havin? "

" Ne bileyim, bir insan patronun odasına neden kapıyı çalmadan girsin ki? "

Tuna üzerindeki şaşkınlığı üzerinden atamadan Gizem dalmıştı odaya. Havin Tunaya yan bir bakış atıp Gizeme dönmüştü gülerek.

" Al bak, bu da eteksiz kalanlarda bugün."

Olanlardan habersiz olan Gizem, ikili arasında polemiğe bakıp en son konuşmaya başlamıştı.

" Ne oluyor ya sabah sabah? "

" Birşey olduğu yok.. Gizo.. Sağolsun Havin hanım bu günde unutturmadı patron olduğunu. " sitemvari konuşup koltuğa attı kendini adam.

Alındığını düşünüp duruma el koymaya çalışmıştı Havin, yaşadığı kısa çaplı paniği hissettirmese de..

" Bak şimdi, kapıyı çalmadan girecek, üstüne patronluk taslayacağım, bunu yaptığım halde hala koltuğuma yaslanacaksın ha? Yürü be. Bazen çok yanılıyorsunuz Tuna. Hem de çok. Ben, bana ekmek kazanmayı öğretenlere patronluk taslamayı ar bilirim. Hadi toplantıya geç kalmayalım." deyip hızlıca çıktı odadan geride gözleri dolu dolu bir Tuna bırakarak.

" Gıcık ama sevilesi be! " diye Gizem ortamı yumşaltmak istediğinde Tuna küçük çaplı bir kahkaha patlatmıştı.

" Gıcık demek? Ammann.. duymasın yaz yağmurumuz.. "

Tuna kolunu Gizemin omzuna atıp kendine çekerek odadan ayrıldı ikili.

Neydi bu? Büyü mü? Yoksa aşk mı? Aşk böyle birşey miydi ki? Bu duygu muydu böyle insanın nefesini kesen?

Çok görmüştü birbirine aşık insanlar. Mesela, anne ve babasını görmüştü; Aşkla dolu kalplerini, birbirilerine bakışlarını, ellerinin nasıl yirmi altı yıldır kenetli kaldığını. Ancak, şimdi konu kendisiydi. Musa Sidhart Kapor bir çıkmaza girmişti. Gönlünü kaptırmıştı, aşık mıydı yoksa hoşlantı, anlamıyordu. Havin zor kızdı. Gelgitleri, kararsızlıkları ve duyduğu hisse bir isim koyamaması da Havin ve ateşten çizgileri yüzündendi galiba. Hep düşünüyordu; O bir insandı ve zor durumdaydı, buyüzden iki kez hayatını kurtarmıştı. Ya sonra? Sonra güzelliği ve çekiciliği büyülemişti onu. Sonra yavaş yavaş hoşlanmıştı sanki kızdan. Havin ona adım atmadığı halde neden hoşlanmıştıki? Yoksa, kaçan kovalanır taktiği miydi bu? Peki, durup dururken niye kızın şirketini basmıştı? Niye elini tuttuğunda kalbi titremişti? Niye sarılmak istemişti?

Kasım / Payiz serisi 1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin